Translation of "Canını" in English

0.005 sec.

Examples of using "Canını" in a sentence and their english translations:

Canını dişine tak.

- Put your back into it.
- Put your back into it!

Canını yakmayacağımı sanma.

Don't think I won't hurt you.

Senin canını yakacağım.

I'm going to hurt you.

Canını seven kaçsın!

Run for your lives!

Ayrıntılarla canını sıkmayacağım.

I won't bore you with the details.

Artık canını sıkmayacağım.

I won't bother you anymore.

- Endişelenme. Onun canını yakmayacağım.
- Endişelenmeyin. Onun canını yakmayacağım.

Don't worry. I won't hurt her.

Baba kızının canını kurtarmak için kendi canını verdi.

The father gave his own life in order to save his daughter's.

Başarısızlık onun canını sıktı.

The failure depressed him.

Senin canını sıkan nedir?

What's bugging you?

İnsanların söyledikleri canını sıkmasın.

Don't bother about what people say.

Gerçekten canını ne sıkıyor?

What's really bugging you?

O, canını sıkıyor mu?

- Does it bother you?
- Is that bothering you?

Sadece canını sıkmadığımı umuyorum.

I just hope I didn't bore you.

Canını sıkan bu mu?

Is that what's eating you?

O herkesin canını sıktı.

That displeased everyone.

Canını sıkmalarına izin verme.

Don't let them get to you.

Ateş! Canını seven kaçsın!

Fire! Run for your lives!

Ülkesi için canını verdi.

He gave his life for his country.

Umarım senin canını sıkmadım.

I hope I didn't bore you.

Burada hiç kimse canını sıkmayacak.

No one will bother you here.

Tom'un söylediği Mary'nin canını sıktı.

What Tom said bothered Mary.

O sorularla onun canını sıktı.

He bugged her with questions.

Şimdi canını sıkan ne, Tom?

What's the matter now, Tom?

Tom Mary'nin canını sıkmak istemiyordu.

Tom didn't want to bother Mary.

İyi şarap asla canını yakmaz.

Good wine never hurts.

Hepsini öldür. Kimsenin canını bağışlama.

Kill them all. Spare no one.

Bu müzik herkesin canını sıkıyor.

This music's annoying everyone.

Bir şey canını sıkıyor mu?

Is something bugging you?

Eziklenme huyun insanın canını sıkıyor.

Your "poor me" attitude is quite annoying.

Bunun canını sıkmasına izin verme.

Don't let this get you down.

- Canını sıkmak istemem.
- Canınızı sıkmak istemem.
- Canını sıkmak istemiyorum.
- Canınızı sıkmak istemiyorum.

I don't want to bore you.

- Tom'un canını acıtmak istediğimi mi düşünüyorsun?
- Tom'un canını acıtmak istediğimi mi düşünüyorsunuz?

Do you think I want to hurt Tom?

- Sizi ne ısırıyor?
- Canını sıkan ne?

What's biting you?

Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.

He saved the child at the risk of his own life.

Bunun Tom'un canını sıktığını düşünüyor musun?

Do you think that bugged Tom?

Onun Tom'un canını sıktığını düşünüyor musun?

Do you think that bothered Tom?

Onun onların canını sıktığını düşünüyor musun?

Do you think that bugged them?

Onun onun canını sıktığını düşünüyor musun?

Do you think that bugged him?

Senin canını sıkan şey gerçekten ne?

What's really bothering you?

Onların canını sıkan şey gerçekten ne?

What's really bothering them?

Onun canını sıkan şey gerçekten ne?

What's really bothering him?

Onun onların canını sıktığını düşünüyor musun

Do you think that bothered them?

Neyin canını sıktığını bana söyleyebilir misin?

Could you tell me what's bothering you?

- Canını sıktım mı?
- Moralini bozdum mu?

Did I touch a raw nerve?

Ara sıra biraz gülümsersen canını yakmaz.

It wouldn't hurt if you smiled a little once in a while.

Canını sıkanın ne olduğunu bana anlat.

Tell me what's the matter.

Sami masum bir adamın canını aldı.

Sami took the life of an innocent man.

Tom kimsenin canını yakmadı, değil mi?

- Tom didn't hurt anyone, did he?
- Tom didn't hurt anybody, did he?

- Moralini bozma Tom.
- Sıkma canını Tom.

Tom, don't feel down.

Sami canını mankenlik sektörüne feda etti.

Sami sold his soul to the modeling industry.

O, sınavı geçmek için canını dişine taktı.

She made great efforts to pass the examination.

Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.

The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.

- Seni ne rahatsız ediyor?
- Ne canını sıkıyor?

What's bothering you?

Tom bir şeyin Mary'nin canını sıktığını söyleyebilir.

Tom could tell something was bothering Mary.

Sami masum bir genç adamın canını aldı.

Sami took the life of an innocent young man.

Tom'un canını gerçekten sıkan şeyin o olduğuna inanamıyorum.

- I can't believe that's what's really bothering Tom.
- I can't believe that that's what's really bothering Tom.

Tom hakkında canını sıkan şey tam olarak ne?

What exactly bothered you about Tom?

Bir insanın canını almak her zaman mı yanlış?

Is it always wrong to take a human life?

İnsanlardan önce gelmek zorunda olmak onun canını sıkıyordu.

He was annoyed at having to show up before the public.

- Ülkesi için hayatını verdi.
- Ülkesi için canını verdi.

He gave his life for his country.

- O can sıkıcı değil mi?
- Canını sıkmıyor mu?

Isn't that annoying?

- Tom canını dişine takarak çalışıyor.
- Tom kıçını yırtıyor.

Tom works his butt off.

- Meg bazen Ken'i sıkıyor.
- Meg bazen Ken'in canını sıkar.

Meg sometimes annoys Ken.

Canını bu kadar sıkan şeyin ne olduğunu neden söylemiyorsun?

Why don't you tell me what's really bothering you?

- Tom hep başa bela oluyor.
- Tom hep insanın canını sıkıyor.

Tom is always being a nuisance.

- Ölüm ve onurdan birini seçmeli.
- Ya canını ya onurunu seçmeli.

He must choose between honor and death.

- O yüzden Tom intihar etti.
- Tom o nedenle kendi canını aldı.

That's why Tom took his own life.

Eğer biri sana sövüp saymak isterse, bırak istediklerini desinler. Canını sıktığına değmez.

If somebody wants to bad-mouth you, you should just let them say whatever they want. It's a waste of time to get bothered by it.

Son elli senedir canını dişine takıp çalışıyor! Kendini tükenmiş hissetmesi çok normal!

She's been working her butt off for the last 50 years! Of course, she feels burnt out!

- Sami bu yüzden kendi canını aldı.
- Sami bu yüzden kendi canına kıydı.

That's why Sami took his own life.

Yaşlı bir adama "bugün canını sıkan ne?" yi sormak yerine "Nasılsın?" diye sorma.

Don't ask the old man "How are you?", instead ask him "What's bothering you today?".

- Arkadaşımı taciz etmeyi kesin.
- Arkadaşımı rahatsız etmeyi kesin.
- Arkadaşımın canını sıkmayı kesin.
- Arkadaşıma sıkıntı vermeyi kesin.

Stop bothering my friend.

Burada merhamet yok, Pinokyo. Senin canını bağışlıyorum. Harlequin senin yerine yanmalı. Ben acıktım ve akşam yemeğim pişirilmeli.

There is no mercy here, Pinocchio. I have spared you. Harlequin must burn in your place. I am hungry and my dinner must be cooked.

- Karımı taciz etmeyi kesin.
- Karımı üzmeyi kesin.
- Karımı rahatsız etmeyi kesin.
- Karımın canını sıkmayı kesin.
- Karıma sıkıntı vermeyi kesin.

Stop bothering my wife.