Translation of "Bireysel" in English

0.010 sec.

Examples of using "Bireysel" in a sentence and their english translations:

Bireysel adaylara birden fazla

Multiple votes may be given to individual candidates

Bireysel özgürlük, demokrasinin ruhudur.

Individual freedom is the soul of democracy.

Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.

Individual liberty is the essence of democracy.

Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.

We must respect individual liberty.

Bireysel sonuçlar farklı olabilir.

Individual results may vary.

Oylar artık bireysel adaylara verilebilir

The votes can now be given to individual candidates

Her durum bireysel analiz gerektirir.

Every situation requires individual analysis.

Mary çok bireysel bir kız.

Mary is a very individualistic girl.

Bu oda, bireysel kullanım içindir.

This room is for individual use.

Mutluluk güzeldir, bireysel bir açılım gibi.

And happiness is good, it's the expansion of self.

Hem bireysel hem de toplu olarak,

both individually and collectively,

Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.

Individual sacrifice ensures the colony's survival.

bireysel ayrıcalığımıza bir tehdit olarak değil de

a necessity for our global survival,

Çünkü onları bireysel potansiyellerini tanıyacak şekilde yetiştiriyoruz,

Because we'll be bringing them up to recognize their individual potential,

Bireysel faturalarımız düşer miydi? Sağlık sigorta primlerimiz?

Would our individual bills go down? Our health premiums?

Hem bireysel olarak hem de toplum olarak,

both individually and as a society,

Bireysel suçların sonucunun ortak cezalandırma olması gerekir.

The consequence of individual crimes should be collective punishment.

Bu bireysel kalıpları, bu değişkenleri ve değişiklikleri anlamak;

these individual patterns, this variability and change

Yaşlı doktor her bir hastaya bireysel ilgi gösterdi.

The old doctor gave individual attention to each patient.

Dünya genelinde ve zaman içerisinde bireysel seviyede neler oluyor?

What happens at the individual level adds up across the world and over time.

Bireysel suçlar için toplu ceza, tavsiye edilemez bir stratejidir.

Collective punishment for individual crimes is an inadvisable strategy.

- Tom'un çok değişik bir bireysel dili var.
- Tom'un çok kendine has bir konuşma üslubu var.

Tom has a very distinct idiolect.

Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.

The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.

İçerik ve düşüncenin çoğu herhangi bir dile bağımlı olmasına rağmen, Japoncaya odaklanırken, cümle yapısındaki farklar ya da bireysel kelimelerin ayrı ve açıkça yazılmamaları gerçeği o zaman düşünce hakkında birkaç nokta gerektirir.

Although most of the content and thought has not been dependent on any language, when focusing on Japanese, differences in syntactic structures or the fact that individual words are not written separately and distinctly then requires several points of consideration.

"Geçmişi ve geleceği bırak, gününü yaşa", "nasıl hissediyorsan öyle davran", "başkaları için değil kendin için yaşa", "sen de herkes kadar değerlisin, düşüncelerin ve duyguların da onlar kadar değerlidir" gibi aslında hiç de yanlış olmayan felsefi yargılar, köşe yazarlarının ve sunucuların elinde ve dilinde, toplumsal geleneklere, göreneklere, kültüre ve dile aykırı bireysel davranışların, nezaketsizliklerin, terbiyesizliklerin ve kültürsüzlüklerin yani "öğrenilmiş cehaletin" gerekçeleri olmaktadır.

Despite their truth, sayings like "carpe diem", "live for yourself" and "know your worth" have degenerated into cliches for justifying rudeness, oddness, and apathy, at the hands of TV personalities and columnists. That is what is called "educated ignorance".