Translation of "Kız" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Kız" in a sentence and their arabic translations:

Piyano çalan kız kız kardeşimdir.

الفتاة الّتي تعزف البيانو أختي.

Uslu kız!

‫كلبة مطيعة!‬

Uslu kız.

‫كلبة مطيعة!‬

Kız yalnız.

الفتاة تشعر بالوحدة.

Kız güzel.

الفَتاة جَميلة.

Küçük kız kız kardeşim Allison geldi.

ودخلت أختي الصغيرة أليسون

Beyaz elbise giymiş kız, benim kız kardeşimdir.

الفتاة التي ترتدي فستانا أبيضا هي أختي.

Kız: (Ağlayarak) -- Bilmiyorum.

الفتاة باكية : لا أعرف

Kız: On dört.

الفتاة : أربعة عشر

Kız kardeşimi aradım.

اتصلت بأختي.

Radyonun sesini kız.

أخفض صوت المذياع.

Kız erkeği görüyor.

ترى الفتاة الفتى.

O bir kız.

هي بنتٌ.

Kız arkadaşım yok.

ليس لديّ صديقة.

Kız etrafına baktı.

- نظرت الفتاة حولها.
- نظرت البنت حولها.

Kız kardeşim yok.

ليس لدي أخوات.

Kız kardeşlerim var.

لدي أخوات

Kız kardeşin nerede?

أين أختك؟

Bu kız kimdir?

من هذه الفتاة؟

O kız kimdir?

من تلك البنت؟

Bir beyaz bir kız ve bir Arap kız.

هذه فتاة بيضاء وفتاة عربية.

- Kız bir şey söylemedi.
- Kız hiçbir şey söylemedi.

ما قالت البنتُ شيئاً.

- Kız kardeşlerinden öğrenmek zorundasın.
- Kız kardeşlerinizden öğrenmek zorundasınız.

عليكِ أن تتعلّمي من أخواتك.

- George kız kardeşimle evlendi.
- George benim kız kardeşimle evlendi.

تزوج جورج من أختي.

- O senin kız kardeşin mi?
- O, kız kardeşin mi?

هل هي أختك؟

- O kız kardeşimin fotoğrafı.
- Bu, kız kardeşimin bir resmidir.

هذه صورة شقيقتي.

İşte kız kardeşi Makbule.

وأخته مقبولة.

Bu genç kız bendim.

هذه الشابة هي أنا.

Bu küçük kız korktu.

لقد كانت خائفة.

Ben kız olunca da

وعندما علموا أن المولود بنت

Ve kız kardeşim haklıydı.

وكانت أختي على حق.

Kız kardeşine ne oldu.

- ما الذي حصل لأختك؟
- ما حال أختك الآن؟

Kız kendi gölgesinden korkuyordu.

كانت الفتاة خائفة من ظلها.

Emi iyi bir kız.

إيمي فتاة حسنة.

Hiç kız arkadaşı yok.

- ليس لديه صديقة.
- ليس عنده حبيبة.

Kız kardeşin kaç yaşında?

كم عمر أختك ؟

Kız kardeşine vurmayı bırak.

- توقف عن ضرب أختك.
- توقفي عن ضرب أُختك.

Kız kardeşine takılmayı kes!

- توقف عن مضايقة أُختك!
- توقف عن غيظ أختك!
- توقفي عن غيظ أُختِك!

Hasta kız kardeşime baktım.

اعتنيت بأختي المريضة.

Kız kardeşim anneme benzer.

أختي تشبه أمي.

Beni kız kardeşiyle tanıştırdı.

عرّفني بأخته.

Hiç kız kardeşim yok.

ليس لدي أخوات.

Bir kız beni aradı.

اتصلت بي فتاة.

Üç kız kardeşim var.

لي ثلاث أخوات.

Kız bir şey söylemedi.

ما قالت البنتُ شيئاً.

Kız arkadaşın var mı?

هل لديه حبيبة؟

Şurada oturan kız kim?

من تكون تلك الفتاة الجالسة هناك؟

Bu benim kız kardeşim.

هذه أختي.

Kız kardeşim kahvaltı hazırlayacak.

سوف تحضر اختى الإفطار.

Ebeveynlerim kız arkadaşımı onaylamıyorlar.

لا يوافق والديَّ على حبيبتي.

Bu kız görünüşünü değiştirdi.

غيّرت الفتاة شكلها.

O güzel kız kim?

- من تلك الفتاة الجميلة؟
- من تلك الفتاة اللطيفة ؟

Kız kardeşim anneanneme benzer.

أختي تشبه جدتي.

Mary Tom'un kız kardeşi.

ماري هي أخت توم

Kız arkadaşımı ziyarete geldim.

لقد جئت لزيارة صديقتي.

Kız kardeşim burada Kahire'de.

أختي هنا في القاهرة.

Leyla, Fadıl'ın kız bebeği.

ليلى هي ابنة فاضل المدلّلة.

Leyla, Fadıl'ın kız bebeğiydi.

كانت ليلى ابنة فاضل الصّبيّة.

Tom'la konuşan kız Mary'dir.

الفتاة التي تتحدث مع توم هي ماري

- O, benim kız kardeşim.
- O benim kız kardeşim.
- O benim bacım.

- إنها أختي.
- إنها أختي

On yaşında bir kız çocuğunun

أحَصل بعد الفتاة البالغة من العمر 10 سنوات،

Kız çocuklarına isim dahi vermiyordu

لم يذكر حتى الفتيات

Zamirlerimi bilin -- erkek, kız, onlar.

تعرفوا على شخصيتي، هل أنا هو أو هي أو هم.

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

صرخت الفتاة حين رأت ألسنة اللهب.

Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.

الفتاة حررت الطيور من القفص.

Kız kardeşime bir sözlük verdim.

أعطيت أختي قاموساً.

Kız kardeşim bir üniversiteye gitmektedir.

- ترتاد أختي الجامعة.
- تدرس أختي في الجامعة.

Kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.

ذهبت أختي إلى كوبي بالأمس.

O benim kız kardeşim değil.

هىَ ليست أختي.

Ben senin kız arkadaşın değilim.

أنا لستُ صدبقتك.

Bu benim küçük kız kardeşim.

هذه أختي الصغرى.

O, kız kardeşini benimle tanıştırdı.

عرّفني بأختها.

Kız kardeşim çok hızlı yüzebilir.

أختي تستطيع السباحة بسرعة كثيرة.

O, kız kardeşini yanında götürdü.

- أخذ أخته معه.
- إصطحب أخته.

Sebebi senin bir kız olmandır.

- هذا لأنكِ فتاة.
- ذلك لأنك بنت.

Kız kardeşim Yokohama yakınında yaşar.

- تعيش أختي قرب يوكوهاما.
- أختي تسكن بالقرب من يوكوهاما.

O senin kız kardeşin mi?

هل هذه أختك؟

Onun kız kardeşinden John sorumluydu.

أجاب جون عن أخته.

Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.

ذهبت أختي إلى كوبي بالأمس.

Onların iki kız çocuğu var.

لديهم بنتان.

Böyle aceleyle nereye gidiyorsun, kız?

أين أنتِ ذاهبة في هذه العجالة أيّتها الفتاة؟

Sami'nin kız arkadaşı onu aldatıyordu.

كانت صديقة سامي تخونه.

Sami'nin bir kız kardeşi var.

- لدى سامي أخت.
- سامي لديه أخة.

Benim bir kız kardeşim var.

لديّ أخوةٌ.

Çünkü evlerinde boşanmış bir kız istemiyorlardı,

لأنهم لم يرغبوا باحتواء ابنة مطلَّقة

Bunu kız kardeşlerimize, dostlarımıza, kuzenlerimize yayıyoruz.

فنحبط معنا أخواتنا، وصديقاتنا، وبنات عمومتنا.

Ama genç bir kız olduğumdan beri,

لكن منذ كنت فتاة صغيرة،

Ne kadar tatlı bir kız çocuğu!

يا لها من فتاة جميلة!

O (kız) beni ilk görüşte etkiledi.

لقد جذبتني من النظرة الأولى .

Kız kardeşlerin her ikisi de sarışınlar.

الأختان شقراوتان.

Onun kız kardeşi için kanını verdi.

لقد أعطى دمه لكى يساعد أخته.

Benim kız kardeşim senden daha kısadır.

أختي أقصر منك.

Kız kardeşimi aşağılamaya nasıl cesaret edersin?

كيف تجرأ على شتم أختي!

Diane senin de üvey kız kardeşin.

ديانا أختك غير الشقيقة كذلك.

Onun küçük kız kardeşini çok severim.

أحب أختها الصغرى كثيراً.

Kız kardeşim, erkek kardeşimden daha büyük.

أختي أكبر سنا من أخي.

Kız kardeşim onu kendi gözleriyle gördü.

رأته أختي بأم عينيها.