Translation of "Gördüm" in Arabic

0.017 sec.

Examples of using "Gördüm" in a sentence and their arabic translations:

Insanlar gördüm.

و لذا هم حتى لا يحاولون .

Onu gördüm.

- قد رأيته.
- لقد قابلته.

Bunu gördüm.

- سبق و رأيت ذلك.
- لقد رأيت ذلك من قبل.

Babanı gördüm.

رأيت أباك

Dana'yı gördüm.

لقد رأيت دانا.

- Onun koştuğunu gördüm.
- Onu koşarken gördüm.

- رأيته يركض.
- رأيته يجري

Umudu gördüm, o neşeyi, o hayali gördüm.

رأيت الأمل، الفرحة، رأيت هذا الحلم.

- Onu kendi gözlerimle gördüm.
- Göz¨¨ümle gördüm.

رأيت ذلك بأم عيني.

Bu raporu gördüm.

رأيت هذا التقرير.

Sonra seni gördüm.

ثم رأيتك.

Yalnız olmadığımı gördüm,

أدركتُ بأنني لم أكن الوحيد،

Bir köpek gördüm.

أنا رأيت كلباً.

Her şeyi gördüm.

- رأيت كل شئ.
- لقد رأيت كل شئ.

Onu atladığını gördüm.

رأيته يقفز.

Beş adam gördüm.

رأيت خمسة رجال.

Seni dışarıda gördüm.

رأيتك في الخارج.

Onların ağladığını gördüm.

رأيتهم يبكون.

Onun güldüğünü gördüm.

رأيته يبتسم.

Adamın atladığını gördüm.

رأيت الرجل يقفز.

Bir hayalet gördüm.

رأيت شبحا.

Onun resmini gördüm.

رأيت صورتها.

Sami'yi çiftlikte gördüm.

لقد رأيت سامي في المزرعة.

Aynı olayın yaşandığını gördüm.

رأيت الظاهرة نفسها تحدث.

Başından beri bizzat gördüm,

تابعت الأمر وكنت جزءًا منه.

Siyasi bir gösteri gördüm.

لقد رأيت أنها حيلة سياسية.

Çevrede bunlardan çok gördüm.

‫رأيت الكثير منها في الجوار.‬

Onun odaya girdiğini gördüm.

رأيتها تدخل الغرفة.

Onun odayı temizlediğini gördüm.

رأيتها تنظف الغرفة.

Onu daha önce gördüm.

لقد رأيتهُ من قبل.

Onu kendi gözlerimle gördüm.

رأيت ذلك بأم عيني.

Bu sabah Bob'ı gördüm.

- رأيت بوب هذا الصباح.
- قابلت بوب صباح اليوم.

Senin yemek pişirmeni gördüm.

- رأيتك تطبخ.
- رأيتك تطبخين.

Bir zamanlar birini gördüm.

رأيتُ واحدة مرة.

Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.

رأيت شخصا يقبّل توم.

Plajda birçok turist gördüm.

رأيت الكثير من السياح على الشاطئ.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

رأيته يخرج.

Oradayken İngilizce eğitimi gördüm.

درست الإنجليزية عندما كنت هناك.

Ben Tom'u kütüphanede gördüm.

رأيت توم في المكتبة

Tom'un bankaya gittiğini gördüm.

رأيت توم داخلا المصرف.

Ben Tom'la Mary'yi gördüm.

رأيت توم و ماري

Aldığım mesajlarda onu ben gördüm.

رأيت ذلك في الرسائل التي تصلني.

Her şeyi gördüm ve biliyorum.

مررت بالتجربة كلها وأعرف كل شيء‏.

Ben onu beyzbol oynarken gördüm.

رأيته يلعب كرة القاعدة.

Onun mektubu yırtıp attığını gördüm.

- رأيته يقطّع الرسالة.
- رأيته يمزّق الرسالة.

Daha önce Tom'u burada gördüm.

رأيت توم هنا سابقا.

Onu bir an için gördüm.

لمحتها.

Sanki orada bir kakım gördüm.

أظنني رأيت قاقُمًا هناك.

Bunun ekonomik bir gerçeklik olmadığını gördüm.

ومعظمنا أراد أن يتجه للجامعة ولكن المشاكل المالية!

Peşinde koşarak farklı şehirlere taşındığı gördüm.

يطاردون العمل فى المصنع ليجدو أنه غير متاح لهم.

Aşağı doğru uçarken batıda sıradağlar gördüm.

‫أثناء مجيئي بالطائرة شاهدت‬ ‫سلسلة جبال إلى الغرب،‬

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

‫رأيت "بير"، ولكن لا أظنني ‬ ‫أستطيع الوصول له من هنا.‬

Bear'ı gördüm, ama ona ulaşabileceğimi sanmıyorum.

‫رأيت "بير"، ولكن لا أظنني ‬ ‫أستطيع الوصول له من هنا.‬

''Dün gece bir uçan daire gördüm.

"رأيت ليلة أمس صحنًا طائرًا.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

لكنني قد رأيت ماذا يحدث عندما تكون هناك مساحة للألم.

Tren istasyonundan ayrıldığımda bir adam gördüm.

عندما غادرت محطة القطار، رأيت رجلاً.

Türkçe konuşan bir turist grubu gördüm.

لقد رأيت مجموعة من السياح الذين يتكلمون التركية .

Az önce bir keseli sıçan gördüm.

لقد رأيت للتو حيوان الأبوسوم.

Çatısı kırmızı olan bir ev gördüm.

رأيت بيتاً سطحه أحمر.

Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.

حلمت بحلم غريب ليلة الأمس.

Dün gece kötü bir rüya gördüm.

حلمت بكابوس ليلة البارحة.

Bana doğru gelen bir adam gördüm.

رأيت رجلاً يتّجه نحوي.

Ama hayatımın geri kalanında birçok faydasını gördüm.

لكنني جنيت ثماره لبقية حياتي.

Gördüm ki bunları anlatmak inanılmaz bir cesaretti

رأيت ما أخبرني به شجاعة كبيرة.

Bir karton kutu gördüm, ıslanmıştı, içini açtım

ورأيت صندوقاً ورقياً، مبللاً بالماء، وفتحته

Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm

لقد رأيت نصب واشنطن آلاف المرات،

Bu programların nasıl bir fark yarattığını gördüm.

ولقد شاهدت كيف أن هذه البرامج يمكن أن تحدث تغييراً.

Kendi araştırmalarımda, sözcüklerin çok önemli olduğunu gördüm.

في أبحاثي الخاصة، وجدت أن الكلمات جوهرية.

Koçluk sayesinde bir ekibin dönüşüm geçirdiğini gördüm.

لقد رأيت فريقاً قد تحول بسبب التدريب.

Bir kedinin bir köpeğin peşinden koştuğunu gördüm.

رأيت قطة تركض عقب الكلب.

Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm.

رأيتُ طائراً يُحلّقُ فوقَ شجرةٍ.

Gördüm ki bizim muhteşem bir beynimiz var

ووجدت أن لدينا دماغًا رائعًا

Az önce yolda koşan bir tilki gördüm.

رأيت ثعلبًا يقطع الطريق للتو.

Tom'u başka bir kızla dans ederken gördüm.

رأيت توم يرقص مع فتاة أخرى.

Bu sabah sahilde Sami ve Leyla'yı gördüm.

رأيت سامي و ليلى في الشّاطئ هذا الصّباح.

- Daha önce seni bir yerde gördüm.
- Seni daha önce bir yerde gördüm.
- Sizi bir yerde görmüştüm.

لقد رأيتك بمكان ما من قبل

En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.

ولقد رأيت حياة واحدة على الأقل قد أٌنقذت بسببه.

Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.

التقيت بأحد أصدقائك القدامى هذا المساء.

Dedim ki bunların hepsini ben uyguladım, faydasını gördüm,

قلت أني قد جربت كل هذه الأشياء، ورأيت فائدتها،

- Onun bütün filmlerini gördüm.
- Onun bütün filmlerini seyrettim.

لقد شاهدت كل أفلامه

Ormanda en küçük şeylerin genelde en ölümcül olduklarını gördüm.

‫تعلمت في الغابة‬ ‫أنه عادة ما تكون الأشياء الصغيرة‬ ‫هي الأكثر فتكاً.‬

Tebdil-i kıyafet hayatımda bir sürü farklı karakter gördüm,

ولكن عندما ذهبت متخفيا وجدت بعض من الأشخاص

Kapıyı açtım ve yan yana duran iki erkek çocuk gördüm.

فتحتُ الباب ورأيتُ صبيين قائمين جنبا بجنب.

Ama bu sözleri gördüğüm an bunlarda paylaşmaya değer bir şey gördüm.

لكن هذه المرة عند رؤيتي لتلك الكلمات وجدت ما يستحق المشاركة.

Neredeyse iki ay kadar sonra, bir başka siyasi gösteri daha gördüm.

بعد شهرين تقريبًا، رأيت حيلة سياسية أخرى.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

‫ورأيتها تصطاد 3 أسماك بهذه الطريقة.‬ ‫لم أرها تصطاد سمكة قط في أثناء النهار.‬

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."

‫ثم رأيت سمكة القرش‬ ‫تسبح على السطح الخارج وتتبع رائحتها.‬ ‫وقلت لنفسي: "لا، ذلك الكابوس بأكمله...‬