Translation of "Başladık" in English

0.054 sec.

Examples of using "Başladık" in a sentence and their english translations:

Savaşmaya başladık

we began to fight,

Çorbayla başladık.

We began with the soup.

Sıfırdan başladık.

We started from scratch.

Konuşmaya başladık.

- We started talking.
- We began to talk.

- Hep birlikte başladık.
- Hepimiz birden başladık.

We started all at once.

- Tekrar buradayız.
- İşte yine başladık.
- Yine başladık.

Here we are again.

- Zar zor başladık.
- Biz zar zor başladık.

We barely started.

Dolayısıyla çalışmaya başladık.

And, well, we started working.

Ama artık başladık.

But we're committed now.

Konuşma oyununa başladık.

when we talk and listen to the boys.

Az önce başladık.

We just got started.

Biz sadece başladık.

- We've only just started.
- We've only just begun.

İşimize öğleyin başladık.

We began our work at noon.

Biz zaten başladık.

- We've already started.
- We've already begun.

Biz yürümeye başladık.

We started to walk.

Biz çözmeye başladık.

We started making out.

Biz henüz başladık.

We've just started.

Zar zor başladık.

We've barely begun.

Biz öpüşmeye başladık.

We began to kiss.

Biz ona başladık.

We started that.

Saat altıda başladık.

We started at six.

Gerçekten yavaş başladık.

We started really slow.

Oturup yemeğe başladık.

We sat down and started eating.

Sonra ağlamaya başladık.

Then, we started crying.

Bunları inşa etmeye başladık.

in one of the poorest areas.

Liman yönünde gitmeye başladık.

We began to sail in the direction of the port.

Biz şarkı söylemeye başladık.

We started singing.

Ciddi bir konuşmaya başladık.

We entered into a serious conversation.

Nisan ayında çalışmaya başladık.

We began the work in April.

Gazeteleri geri dönüştürmeye başladık.

- We have started to recycle newspapers.
- We've started to recycle newspapers.

Biz Facebook'ta konuşmaya başladık.

We started talking on Facebook.

Sadece az önce başladık.

We've only just begun.

Biz 2013'te başladık.

We started in 2013.

Onlara doğru yürümeye başladık.

We began walking toward them.

Birbirimizi çok kızdırmaya başladık.

We started to get on each other's nerves.

Hemen balık tutmaya başladık.

We began catching fish immediately.

Her şeye yeniden başladık.

We started all over again.

Son derece yavaş başladık.

We started awfully slow.

- Konuşmaya başladık.
- Sohbet ettik.

We got to talking.

Sarılmaya ve öpüşmeye başladık.

- We started making out.
- We started hugging and kissing each other.

Ne zaman dikkat etmeye başladık?

When did we start paying attention?

Ve kapı kapı bankacılığa başladık.

and we started doorstep banking.

Son zamanlarda, dijital bankacılığa başladık.

Recently, we starting digital banking.

Biz güneş doğmadan önce başladık.

We started before sunrise.

Gazetelerimizin geri dönüşümünü sağlamaya başladık.

We have started to recycle our newspapers.

Tom gelir gelmez kutlamaya başladık.

We started celebrating as soon as Tom showed up.

Arkadaş olduk ve çıkmaya başladık.

We became friends and started dating.

Tom gittikten sonra tartışmaya başladık.

After Tom left, we started arguing.

Biz de aynı şekilde başladık.

We, too, have started in the same way.

O, fıkra anlatınca gülmeye başladık.

We started laughing when he told the joke.

Çay içtikten sonra konuşmaya başladık.

After we had tea, we began the discussion.

Ve bu ağlamayı ölçmeye başladık

and we started measuring this crying

Tom ve ben çıkmaya başladık.

- Tom and I have started dating.
- Tom and I've started dating.

Tom ve ben yürümeye başladık.

Tom and I started walking.

Tom ve ben konuşmaya başladık.

Tom and I started talking.

Tom ve ben öpüşmeye başladık.

Tom and I started kissing.

Tom ve ben tartışmaya başladık.

Tom and I started arguing.

Biz zaten bunu yapmaya başladık.

- We've already started doing that.
- We've already started to do that.

Bir hafta önce yapmaya başladık.

We started doing that a week ago.

Ona bir şeyler yapmaya başladık.

We started to make some things for him.

Onlara yardımcı olacak mesajlar göndermeye başladık,

We then set about sending helpful messages,

Biz yeni bir proje üzerinde başladık.

We began on a new project.

Bugün yeni bir Esperanto kursuna başladık.

Today I started a new Esperanto course.

O, fıkrayı anlattığında biz gülmeye başladık.

We began to laugh when he told the joke.

Tom ve ben aynı anda başladık.

Tom and I started at the same time.

Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.

We got up early and set about cleaning our house.

Düşman mevzilerini top ateşiyle dövmeye başladık.

We began to pound the enemy positions with cannon fire.

Bu fikri diğer okullara da götürmeye başladık.

We began to take this idea to other schools,

On dakikalık moladan sonra provamıza yeniden başladık.

After a ten-minute break, we resumed our rehearsal.

Akşam yemeğinden hemen sonra ona tekrar başladık.

We started it again right after dinner.

Hemen başladık, aksi halde onu kaybetmiş oluruz.

We started at once, otherwise we would have missed him.

Tom bana gülümsedi ve biz konuşmaya başladık.

Tom smiled at me and we began to talk.

Tom ve ben birbirimizin sinirini bozmaya başladık.

Tom and I have started to get on each other's nerves.

Rüzgar bizim çatının parçasını uçurduğunda endişelenmeye başladık.

When the wind blew part of our roof off, we started worrying.

Tom ve ben yine kavga etmeye başladık

Tom and I've started fighting again.

Biz Minneapolis'da çalışmaya beş yıl kadar önce başladık.

We started working in Minneapolis about five years ago.

Orada burada bir kenara bırakılmış şeyleri toplamaya başladık.

We started collecting unused things from here and there,

- Nisan ayında çalışmaya başladık.
- Nisan ayında çalışmaya başlıyoruz.

We start to work in the month of April.

Biz 1994 yılı başında, Windows 3.1 kullanmaya başladık.

We started to use Windows 3.1 in the beginning of 1994.

20 öğrenciyle başladık. Şimdi 200'den fazla var.

We started with 20 students. Now we have more than 200.

Tom da ben de aynı anda gülmeye başladık.

- Tom and I both started laughing at the same time.
- Both Tom and I started laughing at the same time.

Bunun bazı endişe verici yan sonuçlarını çoktan görmeye başladık.

Already, we're seeing some rather worrying by-products to all of this,

Mekanıma geri döndük ve sonra resimleri beraber boyamaya başladık.

We went back to my place and then we started coloring pictures together.

Her ikimiz de hemen hemen aynı anda gülümsemeye başladık.

Both of us began to smile almost at the same time.

Kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.

and making laughter commonplace in non-common places.

Türk Tarih Kurumu sayesinde ise biz artık tarihimizi öğrenmeye başladık

Thanks to the Turkish Historical Society, we have started to learn our history.

Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.

The radio warned us of the coming earthquake and we started gathering our things.

Küçük kız kardeşimin elini yakaladım ve ardından ikimiz koşmaya başladık.

- I grabbed my little sister's hand, and the two of us started running.
- I grabbed my little sister's hand, and the two of us started to run.

Ben küçük kız kardeşimin elini tuttum ve ikimiz koşmaya başladık.

I grabbed my little sister's hand, and the two of us started running.

Tom'la konuşmaya başladık ve ona hiçbir belirsizliğe yer bırakmaksızın nasıl davranacağını söyledik.

We gave Tom a talking to, and told him, in no uncertain terms, how to behave.

Biz evi iki ay önce inşa etmeye başladık ve bir yıl içinde bitireceğiz.

We began to build the house two months ago and we'll end it within a year.