Translation of "Bırakmayacak" in English

0.011 sec.

Examples of using "Bırakmayacak" in a sentence and their english translations:

Büyümeyi bırakmayacak.

won’t stop growing.

Onlar Tom'u bırakmayacak.

They won't let Tom out.

Tom asla bırakmayacak.

Tom will never quit.

O bizi yalnız bırakmayacak.

He won't leave us alone.

Tom bizi yalnız bırakmayacak.

Tom won't leave us alone.

Tom köpeğini seninle bırakmayacak.

Tom won't leave his dog with you.

Tom Mary'yi seninle bırakmayacak.

Tom won't leave Mary with you.

Tom beni yalnız bırakmayacak.

Tom won't leave me alone.

Onlar bizi yalnız bırakmayacak.

They're not going to leave us alone.

O beni yalnız bırakmayacak.

She won't leave me alone.

Dan beni yalnız bırakmayacak.

Dan won't leave me alone.

Tom bunu yapmayı bırakmayacak.

Tom won't stop doing that.

Tom seni burada bırakmayacak.

Tom won't leave you here.

Kapıyı açık bırakmayacak kadar dikkatliydi.

She was careful not to leave the door unlocked.

Dan asla bu okulu bırakmayacak.

Dan will never leave this school.

Dan asla seni yalnız bırakmayacak.

Dan will never leave you alone.

Tom seni asla yalnız bırakmayacak.

Tom will never leave you alone.

Bana hiç kurabiye bırakmayacak mısın?

Aren't you going to leave me any cookies?

Tom onu yapmayı muhtemelen bırakmayacak.

Tom isn't likely to stop doing that.

Tom muhtemelen bunu yapmayı bırakmayacak.

Tom won't likely stop doing that.

Tom asla Mary'yi sevmeyi bırakmayacak.

Tom is never going to stop loving Mary.

Sanırım Tom, yakında bunu yapmayı bırakmayacak.

- I think Tom won't stop doing that anytime soon.
- I think that Tom won't stop doing that anytime soon.

Sanırım Tom kısa zamanda ağlamayı bırakmayacak.

- I think Tom won't stop crying anytime soon.
- I think that Tom won't stop crying anytime soon.

- Sami, Leyla'yı bulana kadar aramayı bırakmayacak.
- Sami, Leyla'yı bulana kadar aramayı durdurmayacak.

Sami won't stop looking until he finds Layla.