Translation of "Büyümeyi" in English

Büyümeyi bırakmayacak.

won’t stop growing.

İlaçlar büyümeyi hızlandırdı.

The medicine hastened the process of growth.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

The tree stopped growing.

İlaç büyümeyi hızlandırdı.

The medicine hastened the process of growth.

Amacı, ekonomik büyümeyi geliştirdiği gibi

they signed up to the Wellbeing Economy Governments,

Yiyeceklerin büyümeyi nasıl etkilediğini biliyoruz.

We know how food affects growth.

Yüksek vergiler ekonomik büyümeyi engelliyor.

High taxes stifle economic growth.

Eşcinselliğin yasadışı sayıldığı bir eyalette büyümeyi düşündüm.

growing up gay in a state where homosexuality was illegal.

Uruguay ekonomisi 2002'den beri büyümeyi durdurmadı.

Uruguay’s economy hasn’t stopped growing since 2002.

Ama gerçek şu ki, eğer büyümeyi sürdürmek istiyorlarsa

But the truth is, if they

Eğitim için daha fazla para ekonomik büyümeyi teşvik edecek.

More money for education will spur economic growth.

Tümünde üçüncü en büyük figür Latin Amerika ve büyümeyi durduramayacak.

It’s the third largest figure in all of Latin America and it won’t stop growing.

Gayet açıktı; büyümeyi ve yatırımı arttırmak ve milyonlarca iş yaratmak.

It was clear: boost growth, investment, and create millions of jobs.

Şirketler sadece iş üreten makinelerden ya da ekonomik büyümeyi arttıran motorlardan çok daha fazlası.

companies are far more than just job creating machines, or factors that boost economic growth.