Translation of "Bırakmayacağını" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bırakmayacağını" in a sentence and their english translations:

O, sigarayı bırakmayacağını söylüyor.

He says that he won't give up smoking.

Sigara içmeyi bırakmayacağını söylüyor.

She says she will not give up smoking.

O, sigara içmeyi bırakmayacağını söylüyor.

- He says he will not give up smoking.
- He says that he won't give up smoking.

Tom'un konuşmayı asla bırakmayacağını düşündüm.

- I thought Tom would never stop talking.
- I thought that Tom would never stop talking.

O onun sigarayı bırakmayacağını söylüyor.

She says he will not give up smoking.

Beni asla yalnız bırakmayacağını söyledin.

You said you'd never leave me alone.

Beni yarı yolda bırakmayacağını biliyordum.

I knew you wouldn't leave me in the lurch.

Tom Mary'nin onu aşağıya bırakmayacağını biliyordu.

Tom knew Mary wouldn't let him down.

Tom Mary'ye onu hiç bırakmayacağını söyledi.

- Tom told Mary he would never leave her.
- Tom told Mary he wouldn't ever leave her.

Tom muhtemelen Mary'ye onu bırakmayacağını söyleyecektir.

Tom will probably tell Mary he won't leave her.

Tom bana beni asla yüzüstü bırakmayacağını söyledi.

- Tom told me that he'd never let me down.
- Tom told me he'd never let me down.

- Karısını asla bırakmayacağını söyledi.
- Eşinden asla ayrılmayacağını söyledi.

He said he'd never leave his wife.