Translation of "Bırakamayız" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bırakamayız" in a sentence and their english translations:

Tom'u bırakamayız.

We can't leave Tom.

Bavullarımızı burada bırakamayız.

We can't leave our suitcases here.

Tom'u yalnız bırakamayız.

We can't leave Tom alone.

Tom'u burada bırakamayız.

We can't leave Tom here.

Tom'u geride bırakamayız.

We can't leave Tom behind.

Tom'u böyle bırakamayız.

We can't leave Tom like this.

Tom'u orada bırakamayız.

We can't leave Tom there.

Bunu buraya bırakamayız.

We can't leave this here.

Bunu öyle bırakamayız.

We can't leave it like that.

Sadece Tom'u arkada bırakamayız.

We can't just leave Tom behind.

Mahkumları bugün serbest bırakamayız.

We can't release the prisoners today.

Sadece onları burada bırakamayız.

We can't just leave them here.

Sadece onu burada bırakamayız.

- We can't just leave it here.
- We can't just leave him here.

Biz onu böyle bırakamayız.

We can't leave her like this.

Biz onu orada bırakamayız.

We can't leave him there.

Biz seni burada bırakamayız.

We can't leave you here.

Biz onları burada bırakamayız.

We can't leave them here.

Biz onu burada bırakamayız.

We can't leave her here.

Biz seni arkada bırakamayız.

We can't leave you behind.

Biz onları geride bırakamayız.

We can't leave them behind.

Biz onu arkada bırakamayız.

We can't leave him behind.

Biz onu geride bırakamayız.

We can't leave her behind.

Biz seni yalnız bırakamayız.

We can't leave you alone.

Biz onları yalnız bırakamayız.

We can't leave them alone.

Biz onu yalnız bırakamayız.

We can't leave him alone.

Biz şimdi onu bırakamayız.

We can't just leave her.

Onu öylece arkamızda bırakamayız.

We can't just leave him behind.

Biz onu bu şekilde bırakamayız.

We can't leave him like this.

Denetim olmadan Tom'u oraya bırakamayız.

We can't leave Tom there without supervision.

Biz onu tek başına bırakamayız.

We can't leave her alone.

Biz sadece onları arkada bırakamayız.

We can't just leave them behind.

Biz sadece onu arkada bırakamayız.

We can't just leave her behind.

Biz sadece onu burada bırakamayız.

We can't just leave him here.

Biz Tom'u burada tek başına bırakamayız.

We can't just leave Tom here by himself.

Biz sadece Tom'u burada yalnız bırakamayız.

We can't just leave Tom here alone.

Tom'u burada bırakamayız. Tek başına hayatta kalamaz.

We can't leave Tom here. He won't survive on his own.

- Çabalamadan vazgeçemeyiz.
- Mücadele etmeden bırakamayız.
- Çabalamadan pes edemeyiz.

We can't give up without a fight.

Biz sade bir dille sadece Tom'u burada tek başına bırakamayız.

We simply can't just leave Tom here by himself.

Çadırlarımızı şimdi oldukları yerde sahilde bırakamayız. Eğer bırakırsak, su yükseldiğinde su altında kalacaklar.

We can't leave our tents on the beach where they are now. If we do, they'll be under water during high tide.