Translation of "Arayarak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Arayarak" in a sentence and their english translations:

Onları arayarak bulun.

Dig them out.

- Oğlunu arayarak caddeleri dolaştı.
- Oğlunu arayarak sokakları dolaştı.

He walked the streets looking for his son.

Oğlunu arayarak caddeleri dolaştı.

He walked the streets looking for his son.

Onu arayarak etrafta gezindi.

She walked around looking for him.

Bu numarayı arayarak ona ulaşabilirsin.

You reach him by calling this number.

Tom bir şey arayarak dolabını karıştırdı.

Tom dug through his closet looking for something.

Tom bütün günü iş arayarak geçirdi.

Tom spent all day looking for a job.

Tom bütün geceyi Mary'yi arayarak geçirdi.

Tom spent the whole night looking for Mary.

Tom bütün sabahı Mary'yi arayarak geçirdi.

Tom spent all morning looking for Mary.

Tom tüm sabahı pasaportunu arayarak geçirdi.

Tom spent all morning looking for his passport.

Fred bütün günü bir iş arayarak geçirdi.

Fred spent all day looking for a job.

Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.

Martin Luther King spent his life seeking justice.

Bütün hayatımı senin gibi birini arayarak geçirdim.

I've spent my whole life looking for someone like you.

şehri batıdan yardım arayarak beklenen uzun kuşatmaya hazırladı.

the city for a long siege, one that would soon come, calling for help from the West.

Güvenlik şefi zayıf noktaları arayarak siteyi kontrol ediyordu.

The security chief monitored the site looking for weak spots.

Tom ve çocukları tüm öğleden sonrayı mükemmel Noel ağacı arayarak geçirdiler.

Tom and his children spent all afternoon looking for the perfect Christmas tree.

Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.

Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.

Carlos adında bir adam o yaşlı adamı arayarak bir dağ köyüne geldi.

A man named Carlos came to a mountain village looking for that old man.

Ve Konstantinopolis'e döndüğünde Osmanlı yönetiminden feragat etti ve şehri batıdan yardım arayarak beklenen uzun kuşatmaya hazırladı.

the Turks, and upon returning to Constantinople he threw off Ottoman suzerainty and prepared

Yeni bir cümle eklemeden önce lütfen cümlelerinizin anahtar kelimeleri arayarak yeni kelime haznesi getirdiğini kontrol edin.

Before adding a new sentence, please check that your sentence brings new vocabulary by searching the keywords.

Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.

The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.

Seninle ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Bir problem varsa, çözülmeli. Pazar gününü az kalsın polisi arayarak ve kapıyı kırarak sonlandırıyorduk. Komşuların bunu kapamayacaktır, bir dahaki sefer polisi arayacaklar. İşlerin böyle kötüye gitmesine izin verme. Ayrıca dediler ki sen deliymişsin ve bir volkanın üzerindeymiş gibi yaşıyorlarmış.

I don't know what to do with you. If there's a problem, it should be resolved. On Sunday we almost ended up calling the police and breaking the door down. Your neighbors aren't going to put up with this. Next time they'll just call the police. Don't let things get that bad. They also said that you're insane and they live as if they were on a volcano.