Translation of "Aradığı" in English

- Aradığı o kişi kimdi?
- Onun aradığı kimdi?

Who was it that he phoned?

Tom'un aradığı bunlar.

These are what Tom was looking for.

Aradığı şey neydi?

What was it that he was looking for?

- Tom aradığı anahtarları buldu.
- Tom aradığı anahtarı buldu.

- Tom found the key he had been looking for.
- Tom found the key he'd been looking for.
- Tom found the key that he'd been looking for.

- Bu tam aradığı şeydi.
- Aradığı şey tam buydu.

He was looking for this very thing.

Onun aradığı bende değil.

I don't have what he's looking for.

Bu, Tom'un aradığı şey.

That's what Tom was looking for.

Tom'un aradığı şeye sahibim.

I've got what Tom is looking for.

Tom aradığı resmi buldu.

Tom found the picture he was looking for.

Tom'un aradığı resmi buldum.

I found the picture Tom was looking for.

Tom aradığı şeyi bulmadı.

Tom didn't find what he was looking for.

Tom aradığı sayfayı bulamadı.

Tom couldn't find the page he was looking for.

Bu onların aradığı şey.

That's what they're looking for.

Tom aradığı yeri buldu.

Tom found the place he was looking for.

Tom aradığı şeyi buldu.

Tom found what he was looking for.

Polisin aradığı kişi benim.

I'm the one the police are looking for.

Sami aradığı şeyi buldu.

Sami found what he was looking for.

Sami aradığı cevapları almadı.

Sami didn't get the answers he was looking for.

Tom aradığı anahtarları buldu.

- Tom found the key he had been looking for.
- Tom found the key he'd been looking for.

Tom aradığı kişiyi bulmuştu.

Tom found the person he was looking for.

- Tom'un aradığı şey bende değil.
- Tom'un aradığı şeye sahip değilim.

I don't have what Tom is looking for.

Tom aradığı şeyi hâlâ bulamadı.

Tom still hasn't found what he was looking for.

Tom'un aradığı anı bilmek istiyorum.

I want to know the moment Tom calls.

Tom aradığı her şeyi buldu.

Tom found everything he was looking for.

Onun aradığı kitap bu olmalı.

This will be the book he is looking for.

Tom aradığı kişiyi buldu mu?

Did Tom find the person he was looking for?

Amcanın aradığı anahtar bu mudur?

Is this the key your uncle is looking for?

Bu muhtemelen Tom'un aradığı anahtar.

This is probably the key that Tom is looking for.

Belki Tom'un aradığı şey budur.

Maybe this is what Tom was looking for.

Mary aradığı zaman ne söyledi?

What did Mary say when she called?

Tom muhtemelen aradığı şeyi bulmayacak.

Tom isn't likely to find what he's looking for.

Sanırım Tom aradığı şeyi buldu.

I suppose Tom found what he was looking for.

Mary'nin onu aradığı konusunda Tom'u uyar.

Warn Tom that Mary is looking for him.

Tom'u Mary'nin onu aradığı konusunda uyaracağım.

I'm going to warn Tom that Mary is looking for him.

Tom aradığı iş türünü bulamadığını söyledi.

- Tom said he couldn't find the kind of job he was looking for.
- Tom said that he couldn't find the kind of job he was looking for.

Tom aradığı şeyi üst rafta gördü.

Tom saw what he was looking for on the top shelf.

Tom, aradığı şeyi masanın altında buldu.

Tom found what he was looking for under the table.

Tom Mary'nin bodrumda aradığı şapkayı buldu.

Tom found the hat Mary was looking for in the basement.

O tam olarak onun aradığı şey.

That is exactly what he was looking for.

Tom çevrim içi aradığı bilgiyi buldu.

Tom found the information he was looking for online.

Tom, aradığı şeyi üst rafta buldu.

Tom found what he was looking for on the top shelf.

Aradığı şey şurada, leşi görüyorsunuz, değil mi?

That's what it's going for. You see the carcass, just down there.

Tom'un seni aradığı konusunda seni uyarmaya çalıştım.

I tried to warn you that Tom was looking for you.

Tom'un aradığı şey hakkında hiçbir fikrim yok.

I have no idea what Tom was looking for.

Mary çantasına baktı ama aradığı şeyi bulmadı.

Mary looked in her purse, but she didn't find what she was looking for.

O tam da onun aradığı kız türü.

She was just the kind of girl he had been looking for.

Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızlıca taradı.

He quickly scanned the page for the word he was looking for.

Sahibinin uzun süredir aradığı kayıp kediyi buldum.

I found the lost cat that its owner had been looking for for a long time.

Tom Mary'nin aradığı krediyi vermeyi planlamış görünüyor.

It seems that Tom had planned to give Mary the loan she had been looking for.

- Tom aradığını bulamamıştı.
- Tom aradığı şeyi bulamamıştı.

Tom wasn't able to find what he was looking for.

O aradığı genç adamın sesini derhal tanıdı.

She recognized immediately the voice of the young man that she had called.

Tom gece çok geç saatte aradığı için özür diledi.

Tom apologized for calling so late at night.

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

Finally, another white lady huntsman, but not one he was looking for.

Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.

Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.