Translation of "şeydi" in English

0.013 sec.

Examples of using "şeydi" in a sentence and their english translations:

Şöyle bir şeydi:

and it went something like this.

Çünkü o hiçbir şeydi

Because it was nothing

Oldukça büyük bir şeydi.

But it was the big thing.

Yaptığım en çarpıcı şeydi,

that was my mountain

O gerçekten bir şeydi.

That was really something.

Bu yapacak tek şeydi.

It was the only thing to do.

Bu tam düşündüğüm şeydi.

That was just what I was thinking.

Bu Tom'un istediği şeydi.

- It's what Tom would've wanted.
- It's what Tom would have wanted.

O başka bir şeydi.

It was something else.

Dehşet veren bir şeydi.

It was an object of terror.

O istediğim bir şeydi.

That was something I wanted.

İri yarı bir şeydi.

It was bulky.

O, Tom'un istediği şeydi.

That was what Tom wanted.

Bu tam istediğim şeydi.

- That's just what I wanted.
- That is just what I wanted.

Bu farklı bir şeydi.

This was something different.

Bu iyi bir şeydi.

That was a good thing.

Tom başka bir şeydi.

Tom was something else.

O yeni bir şeydi.

It was something new.

- O, yapmak için riskli bir şeydi.
- Yapması riskli bir şeydi.

That was a risky thing to do.

- Yapmak için aptalca bir şeydi.
- O, yapmak için aptalca bir şeydi.

It was a stupid thing to do.

Hızlı iklim değişimi denen şeydi.

It was what we call a rapid climate change.

Biraz buna benzeyen bir şeydi.

that was a little something like this.

En sevdiğim şeydi o çünkü.

Because it was my favorite thing.

O yapacak ahlaki bir şeydi.

It was the moral thing to do.

O üzerinde düşünecek bir şeydi.

- There was something to think over.
- That was something to think over.

O, yapacak değersiz bir şeydi.

That was a vile thing to do.

Yaptığın cesaret isteyen bir şeydi.

What you did took courage.

Tom'a söyleyecek berbat bir şeydi.

That was a horrible thing to say to Tom.

O, Tom'un yapmak istediği şeydi.

That was what Tom wanted to do.

O, yapmak istediğim son şeydi.

That was the last thing I wanted to do.

Bu yapılması yanlış bir şeydi.

It was the wrong thing to do.

Bu yapmak için doğru şeydi.

It was the right thing to do.

O, sahip olduğum her şeydi.

That was everything I had.

Bu açıkça başka bir şeydi.

It was clearly something else.

O benim için her şeydi.

He was everything to me.

Onu yapmak yapacak yanlış şeydi.

Doing that was the wrong thing to do.

Onu yapmak yapacak doğru şeydi.

Doing that was the right thing to do.

- O, yapmak için çok riskli bir şeydi.
- Yapılması çok riskli bir şeydi.

That was a very risky thing to do.

Sorunu çözmek çok kolay bir şeydi!

It was a piece of cake to solve the problem!

O yapmak için aptalca bir şeydi.

- That was a stupid thing to do.
- That was a dumb thing to do.
- That was a crazy thing to do.

O yaptığın aptalca bir şeydi, Tom.

That was a stupid thing you did, Tom.

Bu hayatımda duyduğum en güzel şeydi.

That was the most beautiful thing I've ever heard.

O Tom'un hakkında gördüğüm son şeydi.

That was the last I saw of Tom.

O, Tom'un hakkında gördüğümüz son şeydi.

That was the last we saw of Tom.

O duymayı beklediğim en son şeydi.

That was the last thing I expected to hear.

Bu tam olarak ihtiyacım olan şeydi.

That was just what I needed.

Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.

That was a horrible thing to say about Tom.

O bana olan en iyi şeydi.

- That was the best thing that could've happened to me.
- That was the best thing that could have happened to me.

O söylemek için yanlış bir şeydi.

That was the wrong thing to say.

O söylemek için korkunç bir şeydi.

That was a terrible thing to say.

Bu yapacak çok cesurca bir şeydi.

That was a very brave thing to do.

O yapmak için berbat bir şeydi.

It was a terrible thing to do.

Bu tam olarak görmek istediğim şeydi!

- This is exactly what I wanted to see!
- This is exactly what I wanted to see.

Bana söylemek yapmak için doğru şeydi.

- Telling me was the right thing to do.
- You were right to tell me.

Bu, her yaz olan bir şeydi.

This was happening every summer.

Peki, bunu söylemek aptalca bir şeydi.

Well, that was a stupid thing to say.

O söylemek için aptalca bir şeydi.

That was a stupid thing to say.

O hayal edebileceğim en kötü şeydi.

That was the worst thing I could imagine.

O benim anlamamın ötesinde bir şeydi.

That was beyond my comprehension.

O yapacak çok aptalca bir şeydi.

That was a very stupid thing to do.

O gerçekten yapacak aptalca bir şeydi.

- That really was a stupid thing to do.
- That was a really stupid thing to do.

Uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi.

It's something I've wanted to do for a long time.

Bir banknot gravürcüsü için güzel bir şeydi.

who spent his lunch hours at the British Museum.

Bu onun kelimelere dökmek istemediği bir şeydi.

It was something she did not want to put into words.

Yeni metot ideal olmanın dışında bir şeydi.

The new method was anything but ideal.

Tom'un gerçekten tüm istediği yiyecek bir şeydi.

All Tom really wanted was something to eat.

Bu bir hayalin gerçekleşmesi gibi bir şeydi.

It was like a dream come true.

O yapmak için oldukça aptal bir şeydi.

That was a pretty stupid thing to do.

O şimdiye kadar yaptığım en zor şeydi.

That was the hardest thing I've ever done.

Sigarayı bırakmak hayatımda yaptığım en zor şeydi.

To give up smoking was the hardest thing I've done in my life.

Bu şimdiye kadar tattığım en iğrenç şeydi.

It was the most disgusting thing I've ever tasted.

O, yapmak için gerçekten aptalca bir şeydi.

That was a really dumb thing to do.

Yapmak için son derece aptalca bir şeydi.

It was an extremely stupid thing to do.

O senin yapman için aptalca bir şeydi.

That was a stupid thing for you to do.

O, Tom'un yapması için aptalca bir şeydi.

That was a stupid thing for Tom to do.

O söylemek için oldukça aptalca bir şeydi.

That was a pretty stupid thing to say.

Bence o yapmak için aptalca bir şeydi.

I think it was a stupid thing to do.

Katolik kilisesi, Fadıl'ın hayatındaki en önemli şeydi.

The Catholic Church was the most important thing in Fadil's life.

Yaptığınız şey tam olarak yapılması gereken şeydi.

What you did was exactly what needed to be done.

O zamanda müzik bizim için her şeydi.

At the time, music was everything to us.

Hiç beklemediğim bir şeydi, bu yüzden çok şaşırmıştım.

But you know, I was stoked because it was completely unexpected.

Bu ters dönüş küresel tarım piyasalarında her şeydi.

This flip was everything to global agricultural markets.

Ne saçma bir şeydi ama çok zevkliydi be

what a ridiculous thing, but it was very enjoyable

Fakat ortalama ücret 700 TL gibi bir şeydi

But the average wage was something like 700 TL

O,tek kelimeyle, bir gazetede okuduğum bir şeydi.

It was just something I read in a newspaper.

Bu şimdiye kadar bana olan en güzel şeydi.

It was the best thing that ever happened to me.

O şu ana kadar gördüğüm en güzel şeydi.

It was the most beautiful thing I'd ever seen.

O yapmak için aptalca ve tehlikeli bir şeydi.

That was a stupid and dangerous thing to do.

Eski günlerde, ayar resmi geceleri TV'de tek şeydi.

I'm freezing cold.

- O gerçekten beklenmiyordu.
- O gerçekten beklenmedik bir şeydi.

That was actually unexpected.

Bu yeni fikirlerin bir akışını getiren bir şeydi.

It was something which brought a stream of new ideas.

- Bu tam aradığı şeydi.
- Aradığı şey tam buydu.

He was looking for this very thing.

Çiçeklerin kokusu Sarah'ın seraya girdiğinde fark ettiği ilk şeydi.

The aroma of the flowers was the first thing Sarah noticed when she entered the greenhouse.

Tom'un istediği sevgi, Mary'nin ona asla veremeyeceği bir şeydi.

The love Tom wanted was something Mary could never give him.

Bu tabloyu satın alman şimdiye kadar yaptığın en akıllıca şeydi.

Buying this painting was the smartest thing you've ever done.

Gerçekten yıkıcı bir şeydi ... o kadar çok ki rekabet başarısızlığını öngörüyordu.

was something really disruptive… so much that even the competition predicted its failure.