Translation of "Anlayamadı" in English

Tom anlayamadı.

Tom couldn't understand.

O, şakayı anlayamadı.

He could not see the joke.

O, cümleyi anlayamadı.

He couldn't understand the sentence.

Onların hiçbiri anlayamadı.

None of them could understand.

Tom onu anlayamadı.

- Tom couldn't understand it.
- Tom wasn't able to understand it.

O şakayı anlayamadı.

He didn't get the joke.

Tom bizi anlayamadı.

Tom couldn't understand us.

- Tom, Mary'nin dediğini anlayamadı.
- Tom, Mary'nin dediklerini anlayamadı.

Tom couldn't catch what Mary said.

Onların niçin dövüştüklerini anlayamadı.

She could not understand why they fought.

Tom ne olduğunu anlayamadı.

Tom couldn't understand what was going on.

Tom onu tamamen anlayamadı.

Tom couldn't quite understand it.

Tom, Mary'nin esprisini anlayamadı.

- Tom couldn't understand Mary's joke.
- Tom didn't get Mary's joke.

İlk bakışta Mary'yi anlayamadı.

Tom couldn't understand Mary at first.

Tom, Mary'yi hiç anlayamadı.

Tom couldn't understand Mary at all.

O bütün hikayeyi anlayamadı.

She could not understand the whole story.

Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.

The professor was unable to comprehend what I meant.

Ebeveynler kızlarının ne istediğini anlayamadı.

The parents couldn't make out what their daughter wanted.

Tom Mary'nin ne söylediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand what Mary was saying.

Tom yaptığımı neden yaptığımı anlayamadı.

Tom couldn't understand why I did what I did.

O, onun tavsiyesinin değerini anlayamadı.

He could not comprehend the value of her advice.

O orada ne olduğunu anlayamadı.

She couldn't understand what had happened there.

Dan durumun ciddi olduğunu anlayamadı.

Dan couldn't understand the magnitude of what had taken place.

Tom neyin yanlış olduğunu anlayamadı.

Tom couldn't figure out what was wrong.

Tom onu nasıl yapacağını anlayamadı.

Tom couldn't figure out how to do it.

Tom Mary'nin ne düşündüğünü anlayamadı.

Tom couldn't tell what Mary was thinking.

Tom kapıyı nasıl kilitleyeceğini anlayamadı.

Tom couldn't figure out how to lock the door.

Ve onlar da bu intiharı anlayamadı.

and they didn't understand suicide either.

Onlardan hiçbiri onun ne kastettiğini anlayamadı.

None of them could understand what she was implying.

Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu anlayamadı.

Tom couldn't figure out what Mary was talking about.

Tom Mary'nin ne demek istediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand what Mary meant.

Tom işaretin ne anlama geldiğini anlayamadı.

Tom couldn't understand what the sign meant.

Tom Mary'nin ona niçin güldüğünü anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary laughed at him.

Tom Mary'nin ondan niçin hoşlanmadığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary didn't like him.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.

Tom couldn't figure out what Mary was trying to say.

Tom Mary'nin gerçekten ne istediğini anlayamadı.

Tom couldn't figure out what Mary really wanted.

Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.

Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.

O onların birbirlerine söylediklerinin çoğunu anlayamadı.

He couldn't understand much of what they said to each other.

Tom Mary'nin söylediği hiçbir şeyi anlayamadı.

Tom wasn't able to understand anything Mary said.

Tom, neler olduğunu anlayamadı gibi görünüyordu.

- Tom pretended he couldn't understand what was going on.
- Tom pretended that he couldn't understand what was going on.

Tom Mary'nin neden evde kalmak istediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary wanted to stay at home.

Tom neden onların hepsinin birbirine benzediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why they all looked alike.

Tom Mary'nin niçin gitmek zorunda olduğunu anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary had to leave.

Tom Mary'nin ona kaşını niçin çattığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary frowned at him.

Tom Mary'nin söylediği herhangi bir şeyi anlayamadı.

Tom was unable to understand anything Mary said.

Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why she wanted to learn French.

Tom Mary'nin aşçılıkta niçin iyi olmadığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary wasn't very good at cooking.

Tom Mary'nin niçin o kadar kızdığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary was so angry.

Tom Mary'nin o karar niçin verdiğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary had made that decision.

Tom onu Mary'ye açıklasa bile o hala anlayamadı.

Even though Tom tried to explain it to Mary, she still couldn't understand.

Tom, Mary'nin neden bu kadar garip davrandığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary was acting so strangely.

Tom Mary'nin işini neden bırakmak zorunda kaldığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary had to quit her job.

Tom başka hiç kimsenin niçin mutlu görünmediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why no one else seemed to be happy.

Tom Mary'nin onu dinlemeyi bile niçin reddettiğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary refused to even listen to him.

Tom onun şirketinin ürünlerinin niçin iyi satmadıklarını anlayamadı.

Tom couldn't understand why his company's products weren't selling well.

O, cildinin renginden dolayı insanların onu neden reddettiğini anlayamadı.

She couldn't understand why people rejected her because of the color of her skin.

Tom başka hiç kimsenin neden hayvanat bahçesine gitmek istemediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why no one else wanted to go to the zoo.

Tom Mary'nin onu ziyaret etmek için niçin asla gelmediğini anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary never came to visit him.

- Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu anlayamadı.
- Tom, Mary'nin ne hakkında konuştuğunu çıkaramadı.

Tom couldn't figure out what Mary was talking about.