Translation of "Alabileceğini" in English

Tom cevap alabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he might have the answer.
- Tom thinks that he might have the answer.

Arabayı alabileceğini kim söyledi?

Who said you could take the car?

Tom'un yardım alabileceğini umuyorum.

I hope Tom can get help.

Tom'a istediğini alabileceğini söyledim.

I told Tom he could buy what he wanted.

Bunu açık alabileceğini düşünüyor musun?

Do you think you can get this open?

Tom istediğini sana alabileceğini söylüyor.

Tom says he can get you what you want.

Tom'un gerçeği ele alabileceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom can handle the truth.
- I don't think that Tom can handle the truth.

Arkadaşlığımı satın alabileceğini mi düşünüyorsun?

Do you think you can buy my friendship?

Tom Mary'den haber alabileceğini umuyordu.

Tom hoped he might hear from Mary.

Onu alabileceğini sana kim söyledi?

Who told you you could have that?

Tom Mary'nin işi alabileceğini düşündü.

- Tom thought Mary could get a job.
- Tom thought that Mary could get a job.

Fadıl sütü ücretsiz alabileceğini düşünüyordu.

Fadil thought he could get the milk for free.

Tom, onu ücretsiz alabileceğini düşündü.

- Tom thought he could get that for free.
- Tom thought that he could get that for free.

Tom'a ne isterse alabileceğini söyledim.

I told Tom he could buy whatever he wanted.

Tom, çocuklarını geri alabileceğini umuyordu.

Tom hoped he could get his children back.

O, nasıl kilo alabileceğini bilmek istiyor.

He wants to know how he can gain weight.

O nasıl kilo alabileceğini bilmek istiyor.

She wants to know how she can gain weight.

Tom nasıl kilo alabileceğini bilmek istiyor.

Tom wants to know how he can gain weight.

Gerçekten dostluğumu satın alabileceğini düşünüyor musun?

Do you really think you can buy my friendship?

Tom sana onu alabileceğini söyledi mi?

Did Tom tell you that you could take it?

Tom'a arabanı ödünç alabileceğini söyledin mi?

- Did you tell Tom he could borrow your car?
- Did you tell Tom that he could borrow your car?

Tom'un Mary'yi havaalanından alabileceğini düşünüyor musun?

Do you think Tom would be able to pick Mary up at the airport?

Tom'a istediği her şeyi alabileceğini söyledim.

I told Tom he could buy anything he wanted.

Tom nerede zerdeçal alabileceğini bilmek istedi.

Tom wanted to know where he could buy turmeric.

Parktaki bir yürüyüşün zihnimizi sıkıntılarımızdan alabileceğini düşündüm.

- I thought a walk in the park might take our minds off our troubles.
- I thought that a walk in the park might take our minds off our troubles.

Tom bana istediğimiz şeyleri bize alabileceğini söyledi.

- Tom told me that he could get us what we wanted.
- Tom told me he could get us what we wanted.

Tom ihtiyacın olan şeyleri sana alabileceğini söylüyor.

Tom says he can get you what you need.

Tom ihtiyacımız olan şeyi bize alabileceğini söyledi.

- Tom said he can get us what we need.
- Tom said that he can get us what we need.

Tom ihtiyacımız olan her şeyi alabileceğini söylüyor.

Tom says he can get everything we need.

Bunlardan istediğin kadar çok sayıda alabileceğini umuyorum.

I expect you'll be able to buy as many of those as you want.

Tom bana onun bir süre alabileceğini söyledi.

Tom told me it might take a while.

Tom onu yapmanın birkaç saat alabileceğini söyledi.

- Tom said it could take a few hours to do it.
- Tom said that it could take a few hours to do it.

Bazı insanların ne satın alabileceğini asla söyleyemezsin.

You never can tell what some people might buy.

Tom bana ihtiyacımız olan şeyleri bize alabileceğini söyledi.

- Tom told me that he could get us what we need.
- Tom told me he could get us what we need.

Tom ihtiyacımız olan her şeyi bize alabileceğini söylüyor.

Tom says he can get us everything we need.

O dükkandan elma satın alabileceğini bile biliyor muydun?

- Did you even know that you could buy apples at that store?
- Did you even know you could buy apples at that store?

Tom bizimle hayvanat bahçesine gitmekten zevk alabileceğini öne sürdü.

Tom suggested that you might enjoy going to the zoo with us.

Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.

If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes.

Tom bir ev almayı nasıl göze alabileceğini merak ediyordu.

Tom wondered how he would ever be able to afford to buy a house.

Tom, otuz yaşına kadar bir ev satın alabileceğini düşündü.

- Tom thought he was going to be able to afford to buy a house by the time he was thirty.
- Tom thought that he was going to be able to afford to buy a house by the time he was thirty.

Tom, Mary'ye ihtiyaç duyduğu her şeyi alabileceğini düşünmediğini söyledi.

Tom told Mary that he didn't think he'd be able to buy everything he needed.

Öyle düşük bir fiyata yağ satın alabileceğini asla tahmin etmezdim.

I would never have guessed that you could buy butter for such a low price.

Tom Mary'ye bir saldırı tüfeğini nerede alabileceğini bilip bilmediğini sordu.

Tom asked Mary if she knew where he could buy an assault rifle.

Tom, yaklaşık 300 dolara ihtiyaç duyduğu her şeyi alabileceğini düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought he'd be able to buy everything he needed for about $300.
- Tom said that he thought he'd be able to buy everything he needed for about $300.
- Tom said that he thought that he'd be able to buy everything he needed for about $300.