Translation of "İkide" in English

Yaklaşık ikide geldi.

He came at about two o'clock.

İkide açılışımız var.

We have an opening at two o'clock.

Saat ikide gel.

- Come at two o'clock.
- Come at two.

Olay ikide başlar.

The event starts at 2 a.m.

O yaklaşık ikide geldi.

- He came about two.
- He came at about two o'clock.

Saat ikide mutlaka orada olacağım.

I'll be there at two o'clock without fail.

Bu öğleden sonra ikide görüşürüz.

See you at two this afternoon.

Olay ÖS saat ikide başlar.

The event starts at 2pm.

Sabah ikide benim kapıya vurmanı istemiyorum.

I don't want you knocking on my door at two in the morning.

Saat ikide ana girişin önünde buluşalım.

Let's meet in front of the main entrance at two-thirty.

Uçağımız tam on ikide kalkış yaptı.

Our plane took off at exactly twelve o'clock.

Dün gece saat on ikide yatmaya gittim.

I went to bed at twelve last night.

Onlar saat on ikide öğle yemeği yer.

They eat dinner at twelve o'clock.

Biz saat ikide geç bir öğle yemeği yedik.

We had a late lunch at two.

Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.

I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.

Tom ve Mary sabah saat ikide dışarıda balkondaydı.

Tom and Mary were out on the balcony at two in the morning.

Ben her zaman saat ikide öğle yemeği yeriz.

I always eat lunch at two.

Tom öğle yemeğini genellikle saat on ikide yiyor.

Tom usually eats lunch at twelve o'clock.

O zamana kadar yağmur durursa biz saat ikide başlayacağız.

We will start at two o'clock if it has stopped raining by that time.

Tom Mary ile yarın saat ikide parkta buluşmak zorunda.

Tom has to meet Mary in the park tomorrow at 2:30.

George Washington yirmi iki şubat bin yedi yüz otuz ikide doğdu.

George Washington was born on the twenty-second of February seventeen thirty-two.

Saat sekizde bir rapor yazmaya başladı, saat on ikide onu bitirdi.

She began writing a report at eight, finishing it at twelve.

Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeği yerler.

They usually have breakfast at half past seven o'clock and eat their lunch at twelve.

Onlar genellikle yedi buçukta kahvaltı yaparlar ve on ikide öğle yemeklerini yerler.

They usually have breakfast at half past seven o'clock and eat their lunch at twelve.

İşçinin öğle on ikide gelmesi bekleniyordu fakat birkaç saattir bir trafik sıkışıklığında sıkıştı.

The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours.

Perşembe günü öğleden sonra saat ikide, ona katılmak için zamanı olup olmadığını soruyor musun?

Are you asking him if he has time to attend, Thursday at two in the afternoon?