Translation of "çıkmama" in English

Çıkmama yardım et.

Help me out.

Ebeveynlerim çıkmama izin vermeyecek.

My parents won't let me date.

Dışarı çıkmama izin verin.

- Let me out!
- Let me out.

Odadan çıkmama izin verdi.

He let me leave the room.

- Merdivenleri çıkmama yardım eder misin?
- Basamakları çıkmama yardımcı olur musun?

Can you help me up the stairs?

Doktor dışarı çıkmama izin vermedi.

The doctor didn't allow me to go out.

Öğretmen erken çıkmama izin vermedi.

The teacher didn't permit me to leave early.

Buradan çıkmama yardım edebilir misiniz?

Can you help me get out of here?

Babam Tom'la çıkmama izin vermeyecek.

My father won't let me go out with Tom.

Tom havuzdan çıkmama yardım etti.

Tom helped me get out of the pool.

Matematik zihnimden çıkmama ve gerçek matematikçilerle

and trying to learn a little bit more about things in general

Kuvvetli yağış dışarı çıkmama izin vermedi.

The heavy rain prevented me from going out.

Buradan dışarı çıkmama yardım etmeni istiyorum.

I want you to help me get out of here.

Tom kızıyla çıkmama hiç karşı çıkmadı.

Tom never objected to me dating his daughter.

Kuvvetli yağış dışarı çıkmama engel oldu.

The heavy rain prevented me from going out.

Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.

Tom stopped me from leaving the classroom.

Ebeveynlerim erkeklerle dışarı çıkmama izin vermezdi.

My parents would not let me go out with boys.

Tom kızı ile çıkmama izin vermedi.

Tom wouldn't let me date his daughter.

Babam Bill ile çıkmama izin vermez.

My dad won't let me go out with Bill.

Tekerlekli sandalyemden çıkmama yardım edebilir misin?

Can you help get me out my wheelchair?

Tom üç hafta evden çıkmama cezası aldı.

Tom was grounded for three weeks.

Babam geceleri dışarıya yalnız çıkmama izin vermez.

My father doesn't let me go out alone at night.

Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.

My father doesn't allow me to go out with Bill.

Ebeveynlerim bana çıkmak istediğim kişiyle çıkmama izin vermezdi.

My parents wouldn't let me date who I wanted to date.

Babam senin gibi biriyle çıkmama asla izin vermezdi.

My father would never allow me to go out with someone like you.

- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.

The storm prevented me from leaving.

Ben bir gençken, ebeveynlerim erkek çocuklarla dışarı çıkmama asla izin vermezlerdi bu yüzden her zaman üzgündüm.

When I was a teenager, my parents would never allow me to go out with boys so I was always sad.

- Annem ve babam benim oğlanlarla flört etmeme izin vermez.
- Annem ve babam benim oğlanlarla çıkmama izin vermez.

My parents won't let me go out with boys.