Translation of "Inanılmaz" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Inanılmaz" in a sentence and their dutch translations:

İnanılmaz!

Ongelofelijk!

Bu inanılmaz.

Dit is ongelooflijk.

Bu inanılmaz!

Ongelooflijk.

O inanılmaz.

Ongelooflijk!

Onlar inanılmaz.

- Ze zijn fantastisch.
- Zij zijn fantastisch.

- İnanamıyorum!
- İnanılmaz!

- Niet te geloven!
- Ongelofelijk!
- Ongelooflijk!

Inanılmaz derecede öfkeliydim.

Ik was razend.

İnanılmaz vakit geçirdim.

Ik vond het geweldig.

Senin ülken inanılmaz!

- Jouw land is geweldig!
- Uw land is geweldig!
- Jullie land is geweldig!

Tom inanılmaz biri.

Tom is een geweldig persoon.

O çok inanılmaz.

Dat is zo ongelooflijk.

O inanılmaz sıkıcı.

Dat is ongelofelijk saai.

Ve deneyim gerçekten inanılmaz.

En het moment was geweldig.

Metabolizmaları da inanılmaz yavaş.

Luiaards hebben een bizar trage stofwisseling.

Büyüleyici, inanılmaz bir şey.

Fascinerend, het is geweldig.

Bu inanılmaz bir his.

Het is een fantastisch gevoel.

Inanılmaz bir öz güven...

...een ongelooflijk vertrouwen...

O, inanılmaz bir hikaye.

Dat is een ongelofelijk verhaal.

Bu inanılmaz bir şey.

- Het is ongelofelijk.
- Het is ongelooflijk.

Bu inanılmaz fırsatı kaçırmayın.

Mis deze geweldige kans niet.

Tom inanılmaz şekilde saf.

Tomás is ongelofelijk naïef.

Avustralya inanılmaz bir ülke.

Australië is een geweldig land.

Bu, inanılmaz bir gündü.

Dit is een ongelooflijke dag.

Inanılmaz fedakârlığımız ve ortak çalışmamız.

ons geweldige altruïsme en samenwerking.

Sonra inanılmaz bir hızla uzaklaştı.

en toen schoot het ongelooflijk snel weg.

Bu yolculukta yaşadığım inanılmaz şey,

Het bizarre van deze reis

Dişim bana inanılmaz acı veriyor.

- Mijn tand deed ongelofelijk pijn.
- Mijn tand doet ongelofelijk pijn.

Tom inanılmaz bir iş başardı.

Tom heeft uitstekend werk verricht.

Bu saatte, inanılmaz trafik vardır.

Rond deze tijd is het verkeer ongelooflijk druk.

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.

Ze komen zo veel voor op sommige plekken, echt ongelofelijk.

O laboratuvar deneyleri inanılmaz derecede önemli.

En die labo-experimenten zijn enorm belangrijk.

Ve bazen inanılmaz aptallığa zayıf kaldık.

en soms verbazingwekkend dom.

Fakat avcının inanılmaz bir kabiliyeti var.

Maar de jachtkrabspin heeft een opmerkelijke vaardigheid.

Bunu inanılmaz bir nankörlük olarak görüyorum.

ik vind het niet bepaald dankbaar.

Hayata karşı inanılmaz bir iştahım vardı,

Ik heb mogen genieten van een gezonde eetlust,

O, inanılmaz bir mesafe, değil mi?

Dat is een ongelofelijke afstand, nietwaar?

Avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

terwijl het een enkeling onvoorstelbaar rijk maakt?

İnanılmaz koku duyusu sayesinde onları tespit ediyor.

Met haar ongelooflijke reukvermogen zoekt zij ze op.

Yırtıcıları kandırmak için inanılmaz yöntemler bulması gerekti.

...ongelooflijke methodes bedenken om ze te misleiden.

O an, bu inanılmaz yaratığın gözlerine bakıyordum.

Ik staarde in de ogen van dit ongelooflijke wezen.

Suyun içinde kambur balinaların inanılmaz seslerini duyabiliyorsun.

Die ongelooflijke geluiden van de bultruggen.

Bu o kadar inanılmaz bir ayrıcalıktı ki

Het was een enorm voorrecht

O bana tamamen inanılmaz bir hikaye anlattı.

Hij vertelde mij een heel ongeloofwaardig verhaal.

Bunu inşa ettikten sonra inanılmaz bir korunmanız olur.

Als je klaar bent... ...heb je geweldige bescherming.

Fakat inanılmaz duyuları tek bir göreve odaklıdır. Leşçillik.

Maar haar ongelooflijke zintuigen richten zich op één taak. Aas zoeken.

Usta San izcileriyle yaşadığım o inanılmaz deneyimden sonra

Ik had die geweldige San-spoorvolgers gezien.

Atlayış tulumu ve serbest atlama, inanılmaz heyecan verici şeyler

Het vleugelpak... ...en het skydiven is zo spannend...

Insan ruhunun inanılmaz azminin ve yaratıcılıkla adapte olma yeteneğimizin

een blijk van de enorme vasthoudendheid van de menselijke geest

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

Om dit te gebruiken... ...hebben sommige dieren een geweldig reukvermogen ontwikkeld.

Hareket şekli böyle. Aldatmaya yönelik inanılmaz bir yaratıcılığı var.

En zo werkt ze. Deze ongelooflijke creativiteit om te misleiden.

İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.

Er was een geweldige dag. Een grote school droomvissen.

Imkânsızlıkları aşan bu hayvanla duyduğum inanılmaz bir gurur vardı.

...dat zo veel heeft weten te overleven.

Bu yeni ve inanılmaz beyin deşifre teknolojisi de buna dâhil.

met inbegrip van deze ongelooflijke nieuwe hersendecoderingstechnologie.

Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.

Het was spannend om als kind... ...te leven in de kracht van die enorme Atlantische Oceaan.

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

Alle weekdieren die ze vangt zijn makkelijk te vangen... ...maar ze hebben harde schelpen.

İnanılmaz bir dizi belgesel için bir yıllık erişim için sadece 12 dolar.

Dat is slechts 12 dollar voor een jaar lang toegang tot een ongelooflijke reeks documentaires.

Bu inanılmaz zorluğu aşmıştı. Ve ben de hayatımda yaşadığım zorlukları aştığımı hissettim.

Dat ze dit ongelooflijke probleem kan overwinnen. En het voelde of ik mijn problemen aan het overwinnen was.

O inanılmaz bir kız.  Dana adında, St. Bernard cinsinde bir arama kurtarma köpeği.

Ze is een geweldige meid. Ze heet Dana, een Sint Bernard reddingshond.

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

Op een dag volgde ze me. Dat is zoiets ongelooflijks, gevolgd worden door een octopus.