Translation of "Işin" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Işin" in a sentence and their dutch translations:

- İşin bitti mi?
- İşin bitmek üzere mi?

Ben je zo ongeveer klaar?

Bu senin işin.

Dat is je werk.

İşin dörtte üçü bitirildi.

Driekwart van het werk was gedaan.

O, işin bir parçası.

Het hoort bij het werk.

İşin çoğunu Tom yaptı.

Tom heeft het grootste deel van het werk gedaan.

İşin püf noktası burada.

Daar zit 'm de kneep.

İşin hakkında neyi sevmiyorsun?

Wat bevalt je niet aan jouw baan?

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

- Ik wil dat het werk vlug gedaan is.
- Ik wil dat het werk snel wordt gedaan.

Bu senin işin değil.

- Dit zijn uw zaken niet.
- Dat zijn jouw zaken niet.

İşin bitince haber ver.

Laat me maar weten wanneer je klaar bent.

İşin zor kısmı burası.

Dat is het moeilijke deel.

Sonuçta, bence işin sırrı şu:

En ik denk dat dát het geheim is:

Kış, işin zor kısmını halletmiştir.

De winter heeft het zware werk al gedaan.

İşin başında bu kadınlar var.

Deze vrouwen leiden het werk.

Odamda senin ne işin var?

Wat doe jij in mijn kamer?

İyi bir başlangıç, işin yarısıdır.

Een goed begin is het halve werk.

Bırak teknoloji işin çoğunu yapsın.

Laat de technologie het meeste werk maar doen.

İşin ucunda evrendeki yerimizi anlamak var.

Het gaat over het begrijpen van onze plaats in het universum.

Işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak?

de modder om te woelen, om de macht uit te dagen?

Bazı komşularımı da işin içine katacağım,

Ik ga er wat buren bij betrekken...

İşin bittiğinde tuzu bana verebilir misin?

Zou je me het zout kunnen geven wanneer je klaar bent?

Tom'un bu işin üstesinden gelebileceğine eminim.

Ik weet zeker dat Tom dit klusje kan klaren.

Bu işin zamanımın çoğunu alacağından korkuyorum.

Ik vrees dat dit werk het meeste van mijn tijd zal opeisen.

- Bu işte bir şeyler var.
- Bu işin altında bir şeyler yatıyor.
- Bu işin altı yaş.

- Er zit een kink in de kabel.
- Er schuilt een addertje onder het gras.

Bu işin tehlikesi ileride ne olduğunu bilmemektir.

Het gevaar is dat je niet weet wat er voor je is.

Bu işin arkasında Tom'un olduğuna emin misin?

Weet je zeker dat Tom hier achter zit?

Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.

Ik wil met deze zaak niets te maken hebben.

İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.

Open zijn over fouten hoort hier bij.

Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.

Ik heb het gewist. Dat was het moeilijkste.

- Belki Tom ilgiliydi.
- Tom işin içindeydi belki de.

- Misschien was Tom erbij betrokken.
- Misschien had Tom er iets mee te maken.

- Düş yakamdan.
- Huzur ver!
- İşin gücün yok mu senin!

- Doe normaal!
- Doe zelf wat!

- Bu akşam işin hakkında konuşmayalım.
- Bu akşam işinden bahsetmeyelim.

- Laat ons vanavond niet over je werk praten.
- Laten we vanavond niet over je werk praten.

- İşin bitince beni haberdar et.
- Hazır olduğunda bana bildir.

Laat me maar weten wanneer je klaar bent.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

De truc is dat ik het op deze manier kan doen

- Bu işin altında bir iş var.
- Bu işte bir bit yeniği var.

Er is hier iets aan de hand.

- Bunun sonu iyi değil.
- Bu iş iyi bitmeyecek.
- Bu işin sonu iyi değil.

Dit loopt niet goed af.

İşin garibi, geç bir efsane olmasına rağmen, domuzcuklarla ilgili bu hikaye daha önce biliniyordu

Het grappige is dat, hoewel het een late sage is, dit verhaal over de zwijntjes eerder bekend

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

De natuurbeschermer is op een gevaarlijke missie... ...in het spoor van de verborgen jagers. Maar zijn werk is gevaarlijk.