Translation of "çabuk" in Dutch

0.021 sec.

Examples of using "çabuk" in a sentence and their dutch translations:

Çabuk!

Schiet op!

Haydi! Çabuk!

Kom op! Snel!

Çabuk gel!

- Kom vlug!
- Kom snel.
- Kom spoedig.

Çabuk gelin.

- Kom snel!
- Kom onmiddellijk.
- Kom vlug!
- Kom snel.
- Kom spoedig.

Çabuk gel.

- Kom snel.
- Kom spoedig.

Ne kadar çabuk!

Dat was snel!

Zaman çabuk geçer.

- Tijd verstrijkt snel.
- De tijd vliegt voorbij.

Buraya gel, çabuk!

- Kom snel.
- Kom spoedig.

Çabuk hareket etmeliyiz.

We moeten snel handelen.

Tom çabuk alınır.

Tom is snel beledigd.

- Taro oldukça çabuk öfkelenir.
- Taro çok çabuk sinirlenir.

Taro is snel aangebrand.

- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.

Tom verloor al snel de interesse.

Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Snel, nu de arend weg is.

Çabuk karar verin. Hadi.

Snel beslissen. Kom op.

O, çabuk karar verdi.

Hij trof vlug een beslissing.

Johnny, çabuk buraya gel!

Johnny, kom snel hier!

Zaman çok çabuk geçti.

- De tijd vloog snel.
- De tijd vloog voorbij.

Yeni duruma çabuk alıştı.

Hij is de nieuwe situatie rap gewoon geworden.

Yazın, yumurta çabuk bozulur.

In de zomer worden eieren rap slecht.

Çabuk ol! Bacağım yanıyor!

Schiet op! Mijn been staat in brand!

Sincaplar çabuk hareket ederler.

Eekhoorns bewegen snel.

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

- Ik wil dat het werk vlug gedaan is.
- Ik wil dat het werk snel wordt gedaan.

- Acele etmeliyiz.
- Çabuk olmalıyız.

We moeten vlug zijn.

Çabuk buradan dışarı çık!

Weg hier!

- Hemen dön.
- Çabuk dön.

Kom snel terug.

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

Dat is haar, kom snel.

Bitkiler yağmurdan sonra çabuk büyür.

Planten groeien snel na regen.

Bazen çabuk karar almak önemlidir.

Soms is het belangrijk om snel een beslissing te nemen.

Buraya çabuk vardık, değil mi?

We zijn hier snel aangekomen, niet?

Vah ya, umarım çabuk iyileşir.

Tsjonge, hopelijk gaat het snel beter.

- Hızlı hareket etmeliyiz.
- Hızlı hareket etmek zorundayız.
- Çabuk davranmalıyız.
- Çabuk davranmak zorundayız.

We moeten snel handelen.

- Senin böyle çabuk pes edeceğini düşünmemiştim.
- Senin bu kadar çabuk vazgeçeceğini düşünmemiştim.

Ik had niet gedacht dat je het zo snel zou opgeven.

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

Het is jouw beslissing, maar neem hem snel.

Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.

Kom alsjeblieft zo snel mogelijk naar huis.

O, küçük şeylere çabuk sinirlenen birisi.

- Hij is een aansteller.
- Hij is een drama queen.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.

Ik heb het zo vlug mogelijk nodig.

- Zaman çok çabuk geçti.
- Zaman uçtu.

De tijd vloog voorbij.

- Çabuk olmak zorundayız.
- Hızlı davranmak zorundayız.

We moeten snel handelen.

Tom buraya mümkün olduğunca çabuk geliyor.

Tom komt hier zo snel mogelijk als hij kan terug.

Yağmur yağacak. Çabuk eve gitmemiz lazım.

Het gaat regenen. We moeten snel naar huis.

Bu yaratıkları ne kadar çabuk bulursak hayat kurtarıcı panzehri o kadar çabuk şekilde yerine koyabiliriz.

Hoe eerder we deze wezens vinden... ...hoe sneller we de levensreddende antistoffen kunnen vervangen.

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

Ze zijn te snel gegaan, beste mensen.

Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!

Jij beslist, maar schiet op, het is koud.

Pekâlâ, hadi deneyelim! Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Kom op, probeer dit. Snel, nu de arend weg is.

Pekâlâ, hadi, deneyelim. Çabuk, hazır kartal gitmişken!

Kom op, probeer dit. Snel, nu de arend weg is.

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

Ik zag net iets, kijk. Kijk. Snel.

Bir şey okuduğunda zaman oldukça çabuk geçecektir.

De tijd zal wel vlug genoeg voorbij gaan als ge iets leest.

Bu çabuk karar verebileceğim bir şey değil.

Het is niet iets wat ik snel kan beslissen.

O çabuk bir cevap için beni zorladı.

Hij drong aan op een snel antwoord.

Hiçbir şey bir gözyaşından daha çabuk kurumaz.

Er droogt niets sneller dan een traan.

Buradan mümkün olduğu kadar çabuk uzaklaşmak istiyorum.

Ik wil hier zo snel mogelijk weg.

Çabuk gel!! Tren on dakika içinde kalkıyor.

Kom snel!! De trein vertrekt over tien minuten.

- Tom çok kolay sinirlenir.
- Tom çok çabuk sinirlenir.

Tom heeft een kort lontje.

Onlar size mümkün olduğu kadar çabuk yardım edecekler.

U wordt zo snel mogelijk door hen verder geholpen.

Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.

Tom zal proberen het werk zo vroeg mogelijk af te krijgen.

Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.

- Maak uw vliegtuigreserveringen vroeg, want rond Kerstmis raken de vliegtuigen snel volgeboekt.
- Maak je vliegtuigreserveringen vroeg, want rond Kerstmis raken de vliegtuigen snel volgeboekt.

Bu sizin kararınız. Ama çabuk olun ve bir karar verin.

Het is aan jou. Maar schiet op en besluit.

- Çabuk cevabın için teşekkür ederim.
- Hızlı cevabınız için teşekkür ederim.

Bedankt voor uw snelle antwoord.

Çabuk olun ve oraya en hızlı şekilde nasıl gideceğimize karar verin.

Dus schiet op en beslis... ...op welke manier we er het snelste komen.

Bu kadar çabuk düşünebilmesi ve böyle ölüm kalım kararlarını alabilmesi gerçekten olağanüstü.

Hoe ze zo snel kan denken en die beslissingen kan nemen... Het is ongelooflijk.

- Zaman çabuk geçiyor.
- Zaman uçar.
- Zaman su gibi akıp gidiyor.
- Zaman geçip gidiyor.

De tijd vliegt.

- O, öfkesine sahip olamaz.
- O çabuk öfkelenir.
- O kolayca sinirlenir.
- O kolay öfkelenir.

Hij heeft een kort lontje.

Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.

Omdat bij een zaagschubadder het zo snel op het bloed inwerkt... ...kan het gif in minder dan een uur iemand doden.