Translation of "Hatta" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Hatta" in a sentence and their dutch translations:

hatta finansal işlemler.

zelfs financiële transacties.

Hatta var olmayabilirsiniz."

Je kan evengoed niet bestaan."

Hatta oraya gitme.

- Ga er niet eens heen.
- Ga er zelfs niet heen.

Hatta biliyor musunuz?

Sterker nog, weet je wat?

Acı çekiyor hatta ölüyorlar.

omdat ze de medicijnen niet kunnen betalen.

Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.

Hij leeft nog, kijk.

Ve hatta hayat kurtarabilir.

en zelfs levens redden.

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

In feite kun je zelfs beweren

hatta kuru bez yok,

hij is niet afgedroogd,

hatta bazen açıkça yapıyorum.

en soms zelfs zo dat iedereen het kan zien.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

of nemen zelfs de wapens op.

Hatta gerçek insanlara konser verdik.

We speelden zelfs concerten voor echte mensen.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Ze kunnen slapen, eten en zelfs bevallen in die houding.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

misschien zelfs door een medische bril.

Hatta bunu biraz daha açalım,

Om dat in de juiste context te zien:

Ve hatta Alzheimer riskinizin artması

of zelfs de ziekte van Alzheimer

hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum.

en nog dichterbij.

Hatta George Washington Carver tarafından

In feite werd ze al gebruikt door George Washington Carver

Hatta biraz meraklı değil misin?

Ben je zelfs niet nieuwsgierig?

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

en soms zelfs geweld.

hatta finansal bilgilerimiz bile bu yerde.

Vaak zit onze financiële informatie ook op die plaats.

hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

en zelfs glasvezelkabels zoals deze,

Ve hatta devin kendisi hakkında bile.

en zelfs over de Reus zelf.

hatta bir adım daha ileri gitmeliyiz.

en zelfs een stap verdergaan.

Boyama yapamam, çizemem, yontamam hatta dikemem.

Ik kan niet schilderen, tekenen, beeldhouwen of zelfs knutselen.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

om te begrijpen waarom het zo diep resoneerde.

Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.

Zoveel dat hij ermee gestopt is.

Hatta aileler de resimlerdeki renk eksikliklerine bakarak

Ook ouders kunnen kijken naar de afwezigheid van kleur in schilderijen

Kişilik, kültür hatta anlık duygu durumuna göre

We verschillen van karakter, van cultuur,

Kablo, internet veya hatta telefon olmadan çok önce

Lang voordat kabeltelevisie bestond, of internet, of zelfs de telefoon,

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

Ik was er zelfs zo gewend aan geraakt

Ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

en zelfs politieke crises die leiden tot vluchtelingcrises --

Hatta iklim biliminin kendisinden şüphe etmek bile isteyebilirim.

Of ik kan de hele klimaatwetenschap in twijfel gaan trekken.

Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri

Ze zwierven diep Rusland en de Middellandse Zee in en durfden zelfs aan te vallen wat ze Miklagard noemden,

Ancak 12, hatta 14 güne kadar da sürebilir.

Maar het kan ook wel 12-14 dagen duren voordat je symptomen krijgt.

Hatta kalın lütfen. Ben sizi onun ofisine bağlayacağım.

Blijf aan de lijn alstublieft. Ik verbind u door met zijn bureau.

Ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

en in een geval zelfs doden van politieke tegenstanders.

Riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

potentieel het al kwetsbare brein van een tiener kan veranderen

- Hatta onu düşünme.
- Onu düşünme bile!
- Aklına bile getirme!

Denk er zelfs niet aan.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

In feite kan je veel politiek zien als een poging ergens bij te horen.

Hastalığı kapmış ve birkaç gündür hatta 2 haftadır yayıyor olabilirsiniz,

Je kunt geïnfecteerd zijn en dus voor een lange tijd onbewust anderen besmetten,

Restoranlarda sigara içmeyi yasaklamak çok popüler, hatta sigara içenler ile!

Het rookverbod in restaurants is erg populair, zelfs bij rokers!

Hatta belki de okyanusun kalan kısmındaki tüm canlıların toplamından daha fazla.

Misschien wel meer dan de rest van de oceaan samen.

Zararlı böceklerle ve hatta zehirli akreplerle besleniyor. Ama özrü kabahatinden büyük mü?

Hij eet schadelijke kevers, insecten en zelfs giftige schorpioenen. Maar weegt het goede op tegen het slechte?

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

Mogelijk gebruiken ze het licht om te jagen. Of misschien genieten ze gewoon van de show.

Zekâ seviyesi, bir kedi ya da bir köpekle, hatta nemli burunlu primatlardan biriyle karşılaştırılabilir.

Ze is even slim als een kat of hond... ...of zelfs als een van de lagere primaten.

- O, onun oğlan mı yoksa kız mı olduğunu bilmiyor bile.
- Hatta, onun oğlan mı yoksa kız mı olduğunu bilmiyor.

Hij weet zelfs niet of hij een jongen is of een meisje;