Translation of "Bulunur" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Bulunur" in a sentence and their dutch translations:

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

Maar ware kennis is te vinden bij bewijs.

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

...en slechts te vinden op een paar speciale plekken.

Bir kilisede genellikle org bulunur.

Meestal is er in een kerk een orgel.

Amonyak çoğunlukla temizlik ürünlerinde bulunur.

Ammoniak wordt vaak aangetroffen in schoonmaakproducten.

Filler Afrika ve Hindistan'da bulunur.

Olifanten zijn er in Afrika en Indië.

Evim bir tepe üzerinde bulunur.

Mijn huis staat op een heuvel.

Gelen mineralleri çözündüren sıcak su bulunur.

dat mineralen oplost uit de onderliggende rotsen.

Bu kitap sadece bir dükkânda bulunur.

Dit boek is maar in één winkel te krijgen.

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

Maar de vacht van grote katachtigen ruikt vaak helemaal niet.

Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur.

Geen goud zonder schuim.

Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.

- Hemel en hel bestaan enkel in de harten van mensen.
- Hemel en hel bestaan alleen in het menselijk hart.

Uzun otlar Orta Amerika boyunca her yerde bulunur.

Zaaggras is een grassoort die in Centraal-Amerika wordt gevonden.

Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.

De kleine barkschorpioen heeft genoeg kracht om je te doden.

Ve mavi okyanus ve siyah sonsuzluk arasında bulunur,

en bemiddelend tussen de blauwe oceaan en de zwarte eeuwigheid,

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

...dat slangen niet veel angstaanjagender worden dan deze kleine dodelijke val.

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

Een oase betekent water, en er zijn daar altijd beestjes.

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

De cactus bevat een hoop goede vloeistoffen.

Sadece çekirdekte olan DNA'nın aksine, RNA da sitoplazmada bulunur.

In tegenstelling tot DNA, dat alleen in de kern voorkomt, is RNA ook in het cytoplasma te vinden.

- Hokkaido, kuzey Japonya'da bulunur.
- Hokkaido, kuzey Japonya'da yer alır.

Hokkaido ligt in het noorden van Japan.

Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.

Roestig metaal is helemaal slecht. Dat is hoe je tetanus krijgt. Dat voedt op roest.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

Sommige hebben een betoverende roep om hulp. Bioluminescente zwammen maken hun eigen licht.

- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.

Waar een wil is, is een weg.

- Güney Amerika'nın en büyük gölü, Titicaca, Peru'da bulunur.
- Titicaca Gölü, Güney Amerika'da en büyük göl, Peru'dadır.

Het grootste meer van Zuid-Amerika, het Titicacameer, ligt in Peru.