Translation of "Sessiz" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Sessiz" in a sentence and their arabic translations:

- Daha sessiz!
- Sessiz!

اهدأ

Hşşt! Sessiz...

مهلاً‏، التزم بالهدوء‏.‏.‏.

Sessiz olun.

هدوء!

- Lütfen sessiz olun.
- Lütfen sessiz olalım.

ابقَ هادئاً من فضلك.

Ve sessiz kalıyoruz.

وفي المقابل نبقى صامتين.

Sessiz bir evren

وكون صامت

sessiz sedasız oldu

كانت هادئة

Hşşt! Sessiz olun!

مهلاً! التزم بالهدوء!

Sessiz olmak zorundasın.

يجب ان تلتزم الصمت

Çocuk sessiz kaldı.

- ظل الولد ساكناً.
- بقِيَ الولد هادئاً.

Lütfen sessiz olun.

- لطفاً، اخفض الضجيج.
- لطفا، كن أهدأ.

- Sessiz ol.
- Şıst!

- هدوء!
- صه!

Sessiz, öldürücü ve görünmez.

صامت، ومميت، وخفي.

Lütfen daha sessiz konuşun.

لطفاً، تكلم بشكل أهدأ.

Çocuklar sessiz kalmayı sürdürdü.

بقي الأولاد هادئين.

Sessiz ol, seni aptal!

اسكت يا غبي!

O sessiz bir kişi.

إنها هادئة.

Biz onları sessiz tuttuk.

- أبقيناهم صامتين.
- أسكتناهم.

Sessiz kedi fareyi yakaladı.

القِطُّ الصَّامِتُ اِلتَقَطَ الفَأرَ.

Hayvanlar sessiz, sakin ve güvenilirdir

أن الحيوانات آمنة وهادئة وأهلٌ للثقة

Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.

‫إنها يائسة لإيجاد منطقة هادئة.‬

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

‫إنها تبحث عن رقعة مظلمة هادئة.‬

Işık olmadığı zamanlar sessiz kalacaktı.

عندما لا يكون هناك ضوء، فإنه صامت.

Tom sessiz bir mahallede yaşıyor.

طوم عايش بمنطقة هادية

Sessiz olun, lütfen! Ses yapmayın.

أستك من فضلك. لا تحدث أي صوت.

Kendimle gizli ve sessiz bir yazışma.

التواصل السري الصامت مع ذاتي.

- Ayrılıkçılar neden sessiz?
- Ayrılıkçılar neden suskun?

ما سبب صمت الانفصاليين؟

Bu sessiz, görünüşte soyut resme denk geldim

مررت بهذه اللوحة التي تبدو تجريدية هادئة،

Bunun, benim üç sessiz devrim dediğim şeye

واستطيع القول أن هذا أدى إلى

Onun üzüntüsü sessiz gözyaşları içinde ifadesini buldu.

عَبّرتْ عن حزنها بالدموع الصامتة.

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

‫بهدوء وسكون.‬ ‫الجثة شيء جيد لمن يريد البقاء،‬

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

Aynı nöronlara ihtiyaç duyulmaz bu yüzden sessiz kalırlar.

فاِنه ليس بحاجة الى الخلايا العصبية نفسها، لذا ستكون في حالة سكون.

Merkezdeki birliklerin çoğu piyade olduğundan ve sessiz kalamadığından,

بما أن معظم قواته في الوسط كانت من المشاة ولم تستطع مواكبة الإفرنجيين،

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

ومع ذلك، فإن صُعوبة العثور على مساحات هادئة في ازدياد

Sessiz olun, ya da işitmeye değer bir şey konuşun.

قل خيرًا أو اصمت.

Başkenti Londra sessiz doğan Asma el-Esad ailesi uygun fiyatlı

البريطانية لندن الهادئة ولدت اسماء الاخرس لعائلةٍ ميسورة

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.

‫وفاز الذكر الصغير على خصمه.‬ ‫في عالم مليء بالضجيج، أحيانًا يفيد الصمت.‬

"Ne demek istiyorsun?" Dima sordu fakat geğirdi, zira o sessiz kalırsa, bu cümle çok basit olur.

سأل ديما: "ماذا تقصد؟"، لكنه تجشأ، لأنه لو بقي صامتًا لكانت هذه الجملة بسيطةً جدا.