Translation of "Gitmek" in Arabic

0.038 sec.

Examples of using "Gitmek" in a sentence and their arabic translations:

Gitmek zorundasın.

- عليك أن تذهب.
- عليك الرحيل.
- عليك أن ترحل.

Gitmek zorundayız.

يجب أن نذهب

Gitmek üzereler.

إنهم على وشك الرحيل

Gitmek üzereydim.

كنت على وشك الرحيل

Gitmek istemiyorum.

لا أريد الرحيل

Gitmek istemedim.

لم أكن أريد الذهاب

Gitmek istiyoruz.

نريد أن نذهب

Gitmek istemeyen insanlar gitmek zorunda değil.

هؤلاء الذين لا يردنا الذهاب، لا ضرورة لهم الذهاب.

- Ben okula gitmek istemiyorum.
- Okula gitmek istemiyorum.

لا أريد أن أذهب إلى المدرسة.

gitmek zorunda kalacaksın."

لهذا يجب عليك أن تغادري."

gitmek istediğin yere.

لأي مكان تريدين.

Eve gitmek zorundayım.

يجب أن أذهب إلى البيت

Paris'e gitmek istedim.

أردت أن أكون في باريس.

Partiye gitmek zorundasın.

يجب عليك الذهاب إلى الحفلة.

Yatmaya gitmek zorundayım.

- عليّ أن أنام.
- عليّ الذهاب إلى النوم.

Okula gitmek istemiyorum.

- لا أريد أن أذهب إلى المدرسة.
- لا أريدُ الذّهابَ الى المدرسة.

Japonya'ya gitmek istiyorum.

أريد الذهاب إلى اليابان.

Törene gitmek istiyorum.

أود أن أذهب إلى الحفل.

Camiye gitmek zorundayım.

عليّ أن أذهب إلى المسجد.

Gitmek için hazırlanalım.

- دعونا نستعد للذهاب.
- دعنا نستعد للذهاب.
- دعينا نستعد للذهاب.

Kyoto'ya gitmek istiyorum.

- أريد الذهاب إلى كيوتو.
- أريد أن أذهب إلى كيوتو.

İtalya'ya gitmek istiyorum.

- أريد الذهاب إلى إيطاليا.
- أود السفر إلى إيطاليا.

Okula gitmek istiyorum.

أريد أن أذهب إلى المدرسة.

Ben gitmek istiyorum.

أود الذهاب.

Eve gitmek istiyorum.

- ارید الذهاب الی المنزل.
- أريد أن أذهب إلى البيت

Şimdi gitmek zorundayım.

- علي الذهاب الآن.
- يجب علي أن أذهب الآن.

Tom gitmek üzeredir.

توم على وشك المغادرة.

Tuvalete gitmek zorundayım.

يجب عليي الذهاب إلى الحمام

- Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
- Seninle beraber gitmek istiyorum.
- Ben seninle gitmek istiyorum.

أريد الذهاب معك.

- Önce nereye gitmek istersin?
- İlk önce nereye gitmek istersin?

إلى أين تفضل أن تذهب أولاً؟

- Postaneye gitmek zorunda mısın?
- Sen postaneye mi gitmek zorundasın?

- هل يجب أن تذهب إلى مكتب البريد؟
- هل يجب أن تذهبي إلى مكتب البريد؟

- Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
- Oraya gitmek zorunda değilsin.

ليس من الضروري أن تذهب.

Tam gitmek için ayaklanmışken...

عندما تأهبت للذهاب -

Tam gitmek için ayaklanmışken

عندما تأهبت، قال:

Sanırım gitmek için hazırız.

‫أعتقد أننا مستعدان للتحرك.‬

Vahaya gitmek istiyorsunuz demek?

‫تريد أن أذهب إلى الواحة؟‬

Ben oraya gitmek istedim.

أردت الذهاب إلى هناك.

Bugün bankaya gitmek zorundayım.

يجب أن أذهب إلى البنك اليوم.

Oraya gitmek istiyor musun?

هل تريد تذهب إلى هناك؟

O, Kanada'ya gitmek üzere.

إنه على وشك المغادرة إلى كندا.

Tom Avustralya'ya gitmek istiyor.

يريد توم الذهاب إلى أستراليا.

Sahillere gitmek güvenli mi?

هل من الآمن الذهاب للشاطئ؟

Ben Tokyo'ya gitmek istiyorum.

- أريد الذهاب إلى طوكيو.
- أريد أن أذهب إلى طوكيو.

Niçin bugün gitmek istiyorsun?

- لِمَ تريد المغادرة اليوم؟
- لم تريدين المغادرة اليوم؟

Tom sinemaya gitmek istemedi.

لم يرد توم الذهاب إلى السينما.

Sinemaya gitmek ister misiniz?

هل تريد الذهاب إلى السينما؟

Alışverişe yalnız gitmek istemiyorum.

لا أريد التّسوّق بمفردي.

Onlarla konuşmaya gitmek zorundasın.

عليك أن تتحدث معهم.

Tom oraya gitmek istemedi.

لم يرد توم الذهاب إلى هناك.

Sadece oraya gitmek zorundasın.

ما عليك إلا أن تذهب.

Gitmek için hazır mıyız?

هل نحن مستعدون للذهاب

Ben cennete gitmek istiyorum ama oraya gitmek için ölmek istemiyorum!

أنا أريد أن أذهب إلي الجنة, ولكن لا أريد أن أموت للوصول إلى هناك!

Hepimiz üniversiteye gitmek istesek de

والناس تبحث عن تعويض مادي والمساعدة،

"Paulie, sinemaya gitmek ister misin?"

"باولي، هل تودين الذهاب للسينما؟

Mahallelere kendim gitmek zorunda kaldım.

كان علي الذهاب للأحياء الفقيرة بنفسي.

"Üniversiteye gitmek ve seyahat etmek,

أريد أن ألتحق بالجامعة وأخوض الرحلات

Batum'a önce arabayla gitmek istedi

أراد أن يقود إلى باتومي أولاً

Evine gitmek isterken tecavüze uğruyor

يتم اغتصابها عندما تريد العودة إلى المنزل

Ama hepiniz gitmek istediğiniz için,

ولكن بما أنك تتمنى أن تذهب ،

Bizden biri gitmek zorunda kalacak.

واحد منّا سيضطر للرحيل.

Yurt dışına gitmek ister misin?

هل ترغب في السفر إلى الخارج؟

Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

- أريد الذهاب إلى أمريكا يوماً من الأيام.
- أريد أن أذهب إلى أمريكا في يوم من الأيام.

Hiç kimse oraya gitmek istemiyor.

لا أحد يريد الذهاب إلى هناك.

Şimdi gitmek zorundayım. Güle güle!

أنا يجب أن أذهب الآن. وداعا!

Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?

- تريد عبور النفق؟
- تريد الذهاب عبر النفق؟

İstasyona gitmek ne kadar sürer?

كم من الوقت يلزم للوصول إلى المحطّة.

- Yatmaya gitmek zorundayım.
- Uyumam lazım.

- عليّ أن أنام.
- عليّ الذهاب إلى النوم.
- لازم أنام.

Ben Boston'a geri gitmek isterim.

أودّ العودة إلى بوسطن.

Tom artık okula gitmek istemiyor.

لا يريد توم الذهاب الي المدرسه بعد الان

- Hastaneye gitmek zorundayım.
- Hastaneye gitmeliyim.

يجب ان اذهب للمستشفى.

Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.

أريد أن أزور إنجلترا يوما.

Oraya gitmek istediğinden emin misin?

هل أنت واثق أنك تريد الذهاب إلى هناك؟

Jamal şimdi eve gitmek zorunda.

على جمال أن يعود للمنزل الآن.

Leyla arkadaşını almaya gitmek istedi.

- أرادت ليلى أن تذهب و تصطحب صديقتها.
- أرادت ليلى أن تذهب و تقلّ صديقتها.

Sen postaneye mi gitmek zorundasın?

هل يجب أن تذهبي إلى مكتب البريد؟

Tom bizimle sahile gitmek istedi.

أراد توم أن يذهب إلى الشاطئ معنا.

Sami eve gitmek için ayrıldı.

غادر سامي إلى منزله.

- Okinava'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?
- Okinava'ya uçakla gitmek kaç saat alır?

كم هي عدد الساعات المستغرقة للذهاب إلى أوكيناوا بالطائرة؟

Pekâlâ, enkaza doğru mu gitmek istiyorsunuz?

‫حسناً، تريد أن نتابع السير نحو الحطام؟‬

Hindistan'da bir film festivaline gitmek için

للذهاب إلى مهرجان سينمائي في الهند

Niçin oraya gitmek istediğini bana söyle.

قل لي لماذا تريد الذهاب الى هناك.

İkinizden biri oraya gitmek zorunda olacak.

على واحد منكما أن يذهب إلى هناك.

- Şehre inmek istiyorum.
- Şehre gitmek istiyorum.

أريد أن أذهب إلى المدينة.

Öğrenciler bugün okula gitmek zorunda değil.

الطلبة لن يذهبوا إلى المدرسة اليوم.

- O gitmek üzere.
- O ayrılmak üzere.

هي على وشك المغادرة.

Üçüncü seçenek, tam Hollywood'a gitmek olacaktı

الخيار الثالث هو الذهاب الكامل هوليوود

Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.

بعثت بهدية عوضاً عن الذهاب بنفسي.

Kendim gitmek yerine bir mektup gönderdim.

بعثت برسالة بدلاً من الذهاب بنفسي.

Onun niçin gitmek zorunda olduğunu bilmiyoruz.

لا نعلم لم اضطرّ للمغادرة.

Okiwana'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?

كم هي عدد الساعات المستغرقة للذهاب إلى أوكيناوا بالطائرة؟

Ben aslında asla oraya gitmek istemedim.

لم أرغب ابدا في الواقع أن أذهب إلى هناك.

Şimdi gitmek zorunda olduğumu anlamak zorundasın.

ينبغي أن تفهم أنه عليّ الذهاب الآن.

Bir partiye gitmek için hazırlandığınızı hayal edin.

تخيّل أنك تستعدُّ للذهاب إلى حفلةٍ.

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

حتى القرارات التي كانت بسيطة

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

بدلاً من الذهاب إلى أوروبا, أنا قررت الذهاب إلى أمريكا.

- İkisinden biri gitmeli.
- İkisinden biri gitmek zorunda.

يجب على أحدهما أن يذهب.