Translation of "Etmek" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Etmek" in a sentence and their chinese translations:

- Dans etmek istiyor.
- O dans etmek istiyor.

她想跳舞。

Park etmek yasaktır.

- 禁止停車。
- 禁止停车。

Veda etmek istiyorum.

我想說再見。

Seyahat etmek eğlencelidir.

- 旅行是令人快乐的。
- 旅行是乐事。

- Seninle seyahat etmek istiyorum.
- Seninle yolculuk etmek istiyorum.

我想和你去旅行。

Birbirimize yardım etmek önemlidir.

重要的是要互相幫助。

Ben dans etmek istiyorum.

我想跳舞。

Acele etmek zorunda değilsiniz.

你不必著急。

Herkesi memnun etmek zordur.

众口难调。

Ben veda etmek istiyorum.

我想說再見。

Başkalarını işaret etmek kabalıktır.

指著別人是不禮貌的。

Gönüllü hizmet etmek istiyorum.

我想去做义工。

Tom veda etmek istedi.

汤姆想说声再见。

Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.

我想访问韩国。

Seni terk etmek zorundayım.

我必须离开你。

Onunla sohbet etmek güzeldi.

和她交谈很愉快。

Size yardım etmek istiyorum.

我愿意帮你。

Düşünmeden hareket etmek şeytandır.

冲动是魔鬼。

Ben dans etmek isterim.

我想要跳舞。

Planı terk etmek zorundayız.

我們必須放棄這個計劃。

Seni rahatsız etmek istemedim.

我不是想打扰你。

Şikayet etmek istiyor musun?

你想抱怨嗎?

Ona teşekkür etmek istiyorum.

我想感谢他。

Sana yardım etmek istemiyorum.

我不想帮你。

John'u ikna etmek zordur.

John 這人不容易說服。

Sana yardım etmek istiyorum.

我愿意帮你。

- Her zaman Türkiye'yi ziyaret etmek istedim.
- Her zaman Türkiye'yi ziyaret etmek istemişimdir.
- Hep Türkiye'yi ziyaret etmek istemişimdir.

我一直都想去土耳其。

Şimdi içecekleri şipariş etmek istiyorum.

我現在想點飲料。

Bazı insanları memnun etmek zordur.

有些人很難取悅。

Ben yalnız seyahat etmek istiyorum.

我想一個人去旅行。

Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.

我想访问韩国。

New York'u ziyaret etmek istiyorum.

我想去紐約。

Sana yardım etmek için buradayım.

我來這裡幫你。

Siz çocuklar acele etmek zorundasınız.

你们这些家伙得快点。

Ben buzdolabını tamir etmek zorundayım.

我要修冰箱。

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

要分清是非是困難的。

Onu mutlu etmek oldukça zordur.

取悅他很難。

Bana yardım etmek zorunda değilsin.

你不用帮我。

Benimle dans etmek ister misin?

你愿意和我跳舞吗?

Onu takip etmek zorunda kaldım.

我无奈只得跟随着她。

Devam etmek için hazır mısın?

准备好继续了吗?

Size yardım etmek bizim işimiz.

帮助你是我们的工作。

Ona yardım etmek bizim işimiz.

幫助她是我們的工作。

Neden onlara yardım etmek zorundayım?

我為什麼應該幫助他們?

Jane evi terk etmek üzereydi.

Jane正要离开家。

Bu sözcüğü telaffuz etmek zordur.

這個字很難發音。

Bu makineyi idare etmek kolaydır.

這台機器很容易操作。

Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.

感到惊讶、感到惊奇就是明白的开始。

Sizi partiye davet etmek istiyorum.

我想请你参加派对。

Size yardım etmek benim görevim.

帮助你是我的责任。

İşimizi yapmaya devam etmek zorundayız.

我们要继续我们的工作。

Tom, seninle sohbet etmek istiyorum.

Tom,我想和你談談。

- O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.

她该接受她的命运。

Bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.

是非对错,有时很难分辨。

Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.

重要的是要遵循嚴格的飲食控制。

Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundasınız.

星期一你必須繳交報告。

Saat altıda evi terk etmek zorundasın.

你必須在六點鐘時從家中出發。

Dua etmek için hepimiz diz çöktük.

我們都跪了下來祈禱。

"İcat etmek" demek istediğinde "keşfetmeyi" kullanma.

當你在指「發明」的時候,不要用「發現」這個字。

O, köyü terk etmek zorunda kaldı.

他必須離開村莊。

Senin için sonunu berbat etmek istemiyorum.

我不想把結局提前透露給你。

Patronunla herkesin önünde alay etmek kabalıktır.

在公開場合開你老闆的玩笑是無禮的。

Buraya park etmek için izin aldık.

我們有在這裡停車的許可。

Sadece e postamı kontrol etmek istedim.

我只想查一下我的电子邮件。

Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.

我想打电话给父母。

Bir gün Mısır'ı ziyaret etmek istiyorum.

我希望有一天去埃及。

Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.

我想要订房。

Arkadaşımı yolcu etmek için istasyona gittim.

我去车站为我朋友送行。

Gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.

現實和幻想是很難區分的。

Neden eşlik etmek zorunda olduğumu anlamıyorum.

我不明白为什么我得跟着去。

Biz size yardım etmek için istekliyiz.

我们很乐意帮你。

Çocuğa yardım etmek için kan verdik.

我們捐血來幫助這個孩子。

Siz ona yardım etmek zorunda kalabilirsiniz.

你可能得帮她。

Tom bana teşekkür etmek zorunda değil.

湯姆不需要謝我。

Tom bana teşekkür etmek zorunda değildi.

汤姆不必谢我。

Olayı rapor etmek için zorunlu hissetti.

他觉得必须报道这件事。

Buraya sana teşekkür etmek için geldim.

我來感謝你。

Telefon çaldığında evi terk etmek üzereydim.

我正要离开家的时候电话响了。

Konuşabileceğin dilleri kontrol etmek kolay değil.

控制自己会说的语言太不简单呀!

Size yardım etmek için ne yapabilirim.

我可以做什么来帮你呢?

İyiyi kötüden ayırt etmek kolay değildir.

区分善恶不容易。

- Karısını memnun etmek için elinden geleni yaptı.
- Karısını memnun etmek için her türlü çabayı gösterdi.

他竭尽全力地讨好他老婆。

Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.

如果您同意, 我想給他這份工作。

Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmek pahalı olmalı.

到外國一定很貴。

Telafi etmek için asla çok geç değil.

彌補永遠不會太晚。

Los Angeles ziyaret etmek istediğim yerlerden biridir.

洛杉磯是我想去的其中一個地方。

Havanın yarın nasıl olacağını tahmin etmek zor.

很难说明天的天气将会怎样。

- Yasalara uymak görevimizdir.
- Yasalara riayet etmek görevimizdir.

遵守法律是我們的義務。

Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.

搭飛機是最快的旅行方式。

O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti.

她去车站给她老师送行。

Onun çok verimli olduğunu inkar etmek yok.

无可否认她非常有能力。

- Paris'i terk etmek istiyorum.
- Paris'ten ayrılmak istiyorum.

我想离开巴黎。

O, yalnız seyahat etmek için yeterince yaşlıdır.

他够大了,可以独自旅行了。

Vizen sona ererse Çin'i terk etmek zorundasın.

如果签证过期,你就必须离开中国。