Translation of "Ses" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Ses" in a sentence and their arabic translations:

Ses ötesi dalgada.

‫بموجات فوق صوتية.‬

O ses nedir?

ما ذلك الصوت؟

Çöpteyken bir ses işittim,

وبينما كنت في مكب النفايات، سمعت ذلك الصوت،

TT: (Pes ses çıkarıyor)

توم: (اهتزاز منخفض)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

توم: (صوت عالي)

Ses seviyesini azaltın, lütfen.

أخفض الصوت من فضلك.

Hiç ses çıkarmamamızı istedi.

طلبت منا ألا نصدر صوتاً.

Her zaman aynı ses.

هو دائما نفس الصّوت.

Bu ses de ne? Yarasalar!

‫ما هذا الصوت؟‬ ‫خفافيش!‬

Ağızlık kısmı ses tellerine benzer

لدينا اللسان - هذه هي الطيات الصوتية -

ses tellerine hiçbir zarar vermemiş.

لم يحدث أي ضرر على الإطلاق.

Gürültü, istenmeyen ses olarak tanımlanır

حسنًا، يتم تعريف الضوضاء بالأصوات غير المرغوب فيها،

Adeta ses ile flört ediyor.

إنه يغازلُ الصوت.

Biraz mekanik ses verdiğini biliyorsun.

أنت تعلم بأنك بدوت نوعاً ما كميكانيكي.

Bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

سمع هذا الصوت حتى من اسطنبول

Işte karıncaların çıkardığı ses bu

هذا صوت النمل

Herhangi bir ses duyuyor musunuz?

هل تسمع أي صوت؟

Tom tuhaf bir ses duydu.

سمع توم صوتا غريبا.

Bu duvarların ses yalıtımı yok.

هذه الأقسام ليست عازلة للصوت حقًا

Sessiz olun, lütfen! Ses yapmayın.

أستك من فضلك. لا تحدث أي صوت.

Sen karım gibi ses çıkarıyorsun.

كلامك يذكرني بزوجتي

Leyla tanıdık bir ses işitti.

سمعت ليلى صوتا مألوفا.

Leyla tanıdık bir ses duydu.

سمعت ليلى صوتا مألوفا.

Leyla gürültülü bir ses duydu.

سمعت ليلى ضجّة قويّة.

Sami yüksek bir ses işitti.

- سمع سامي ضجّة قويّة.
- سمع سامي ضجّة صاخبة.

Yine de uyarayım, çıkarttığınız ses miktarı

ولكن، أحذرك من أن كمية الإزعاج التي تصدرها

Kafamdaki cılız ses şöyle deyip durdu:

بقي الصوت الصغير الذي في عقلي يقول،

Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.

يجب أن تشرب بهذا الشكل... يجب أن يبدو من صوتها أنّها فارغة.

MB: Ses aralığı son derece geniş,

ماثو: ما ترونه أن نطاق صوت توم واسع--

Bu konuda bir ses yaklaşımımız var.

حسنًا! لدينا آلية صوتية!

Çağrısının sonuna fazladan bir ses ekliyor.

‫يضيف زغردة في نهاية ندائه.‬

Şu anda ses geliyor olması lazım

يجب أن يكون هناك صوت الآن

Tatoeba cümlelerindeki ses Shtooka tarafından sağlanmıştır.

توفر "شتوكا" الصوتَ لجمل تتويبا.

Duyulan tek ses saatin tik takıydı.

كان الصوت الوحيد المسموع هو تكتكة الساعة .

Bu ses ne? Bir tren mi?

ما هذا الضّجيج؟ أهو قطار؟

Ona sık sık "İç ses Janie" derdim

كنت أضطر كثيرًا لتذكيرها "تكلمي بصوت ينتاسب مع كونك في مكان مغلق، جين"

Onu ses hızından üç kat hızlı koşan

دعونا نقارنها بسرعة بطل خارق في مجلات القصص المصورة

Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.

ولكنني سمعت صوتاً جديداً هذه المرة،

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

تم تصميم داخل هذا المبنى في الواقع عن طريق الصوت، يمكنكم رؤيته.

Benim çalar saatim çok gürültülü ses çıkarıyor.

تكات ساعتي المنبهة عالية جداً.

MB: Ses tellerinin tizden pese doğru değişimine bakın.

ماثيو: لنشاهد الآن كيف تنتقل الأحبال الصوتية من درجة عالية إلى درجة منخفضة.

Dört adet altı dakikalık ses kaydını katılımcılara dinlettim.

التي تم التلاعب بها من أجل لغة التنمية والوقاية،

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

‫يجب على الذكر أن يصرخ بعلو صوته.‬

Bu patlamadan öyle büyük bir ses çıktı ki

كان هناك ضجيج كبير من هذا الانفجار

şu an bir arkadan ses mi geliyor sanki?

هل يبدو من الخلف الآن؟

Fadıl bodrumdan gelen çok büyük bir ses duydu.

سمع فاضل صوتا مكتوما يصدر من القبو.

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

‫ولفقدانها القدرة على السمع بسبب الرياح،‬ ‫عليها الاعتماد على رؤيتها الليلية المميزة.‬

Fransız Devrimi'ne verdiği ses desteği onu derin bir belaya

دعمه الصريح للثورة الفرنسية في وقوعه في مأزق عميق

Her kelimenin ses ile, görüntüler ile, koku ile, tat ile,

كل كلمة يجب أن ترتبط بأصوات وصور

Ve sizi sadece ses telleri titreşen bir gövde olarak bırakırsak

وتُركت كجذع مع اهتزار الطيات الصوتية فقط،

Ve aslında, ikisinin de fiziksel bir ögesi vardır, yani ses

وعلى هذا النحو، جميعها لديها عنصر مادي مشترك، الصوت،

çocuklarla yarışıyorsunuz belli bir yere gelmişsiniz ve arkadan şu ses

تتنافس مع الأطفال ، جئت إلى مكان معين وهذا الصوت من الخلف

- Leyla dışarıda bir ses duydu.
- Leyla dışarıda bir gürültü duydu.

سمعت ليلى ضجّة في الخارج.

Sami garip bir ses duydu ve araştırmak için dışarı çıktı.

سمع سامي ضجّة غريبة و خرج للتّأكّد من الأمر.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

‫هذه الأصوات منخفضة التردد تصدح في الظل‬ ‫وتخترق الأشجار.‬