Translation of "Tüm" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Tüm" in a sentence and their arabic translations:

Tüm şifrelerimizin,

نحن نحمل أجهزة تحتوي كل كلمات السر الخاصة بنا،

Tüm ağırlığımı veriyorum.

‫ها أنا أضع كل حمل جسدي عليه.‬

Tüm bunların sonucunda,

اليوم،

Dünyadaki tüm topluluklarda,

هناك أشخاص وأماكن في جميع أنحاء العالم

Tüm seçenekler normal.

وكل هذه الاحتمالات طبيعيّة.

Tüm ciddiyetimle söylüyorum,

لذا بجدية،

Tüm kişisel değerlerimi

قد جعلني أرى كيف كان من الحماقة

Dünya'nın tüm habitatlarında...

‫في كل موطن أصلي على الأرض،‬

"Tüm sistemler hazır!"

"جميع الأنظمة تعمل!"

Tüm vücudun canlanıyor.

‫جسدك كله ينبض بالحياة.‬

Tüm kuşlar uçamaz.

ليس بإمكان جميع الطيور أن تطير.

Tüm köpekler sadıktır.

كل الكلاب وفية.

'Tüm ajanlar gitti.'

"كل الوكلاء يذهبون".

Tüm dünya bi haber.

العالم كله غافل عما حدث.

Günün tüm bilgilerini dosyalıyorsunuz.

وتؤرشف كل المعلومات من اليوم.

Tüm kadınların sesi olmak.

مما جعلهن ينغلقن على أنفسهنّ.

Içimdeki tüm cesareti topladım.

كي لا أدع الخوف يسيطر علي.

Tüm yörüngeyi anlamaya koyuldular.

من أجل رصد كامل مداره.

Kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.

جميع علامات الأزمة القلبية.

Fotoğraflar tüm dünyaya yayıldı,

انتشرت الصور حول العالم،

Kadınlarla olan tüm etkileşimlerinizde,

إذا كنتم في كل تعاملاتكم مع النساء،

İlgili durumların tüm bağlantıları.

جميع الترابط في الظروف ذات الصلة.

Tüm bebek kurbağalar çıtırdıyor.

‫الضفادع الصغيرة تصدر صوتاً عند مضغها.‬

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

كطريقة للوجود بالعالم

Tüm etnik kökenleri etkiler,

وهو مرض يصيب كل الأعراق،

Kısacası tüm flört geçmişiniz

وبشكل أساسي فإن هذا يعني أن كل تاريخ علاقاتك السابقة

Tüm seçeneklerinizi dikkate almayı

عدم التمكن من دراسة كل الخيارات على سبيل المثال،

Tüm farkı özgürlük yaratıyor.

الحرية تصنع الفارق كله.

Tüm kaynaklarını seferber ediyorlar.

طالما وُجدت العبودية وزنزانات السجون.

Tüm farkı özgürlük yaratıyor

تصنع الحرية الفارق كله،

Tüm yollar açık olacaktı.

مضيق جبل طارق، كان سيفتح

Günümüzde tüm dünyada kullanılıyor.

وتستخدم تلك التقنية الآن في أنحاء العالم.

Rüzgâr tüm sesleri boğuyor.

‫تخفي الرياح أي صوت.‬

Tüm o hareketler üzerinde

وبدأت أعمال القمع تصيب

Ülkemizin tüm hapishanelerini biliriz.

نعرف كلّ السجون في البلاد.

Tüm teknolojik zorlukları aşıyor.

فهي تتجاوز كل الصعوبات التكنولوجية.

Tüm cevapların her zaman

إذهب الى الداخل،

Çünkü tüm gezegeni etkiliyorlar.

لأنها تأثر على كل الكوكب نوعا ما عند مستوى محدد.

Tüm kalpleri canlandırırken görebiliyorum.

بالثقة التي تومض من نظراته.

Tüm dünyaya meydan okuyor

يتحدى العالم

Tüm yavrular yumurtadan çıktı.

‫فقس كل هذا البيض.‬

Bana tüm ayrıntıları ver.

اعطني معلومات دقيقة.

Neredeyse tüm öğrenciler sınıftaydı.

كل التلاميذ تقريبا كانوا في القسم.

Tüm gün tenis oynadım.

لعبت التنس طوال اليوم.

Tüm insanlar doğuştan eşittir.

جميع الأشخاص خلقوا متساويين.

Tüm bu filmler sıkıcı.

كل هذه الافلام مملة

Tüm yollar Roma'ya çıkar.

كل الطرق تؤدي إلى روما.

Bebek tüm gece ağladı.

- بكى الطفل طوال اليل.
- بقي الرضيع يبكي طول الليل.
- أخذ الصغير يبكي طيلة الليل.

O, tüm dünyayı gezdi.

سافرت حول العالم.

Tüm girişimlerimiz başarısız oldu.

باءت كل محاولاتنا بالفشل.

Tüm sahip olduğum budur.

هذا كل ما لدي

Tüm yaşamını bilime adadı.

كرّسَ حياته كلّها للعلم.

Tüm arkadaşlarım Fransızca konuşabilir.

يستطيع كل أصدقائي التحدث بالفرنسية.

Umarım tüm hayallerin gerçekleşir.

آمل أن تتحقّق كلّ أحلامك.

Bana tüm ayrıntıları verin.

أعطني كل التفاصيل.

O tüm ayrıntıları yazdı.

كتب جميع التفاصيل.

Polis tüm olasılıkları düşündü.

فكّرت الشّرطة في جميع الاحتمالات.

Serildi ve tahmin edebileceğiniz gibi, tüm seçilmiş arkadaşları, tüm korumaları

والفأس ، وكما تتوقع ، قُتل جميع رفاقه المختارين ، وكل حراسه الشخصيين

Tüm bu yaş aralıklarından insanlar,

في كل تلك الفئات العمرية،

Tüm bildiğim diğer şeyler sıkıcıydı.

كل ما عرفته هو أنّ الأمر الآر ممل.

Tüm selfilerimiz hepsi bir yerde;

كل صورنا الشخصية في مكانٍ واحد،

Tüm zamanların en iğrenç logosu.

يعد الشعار الأكثر شناعة على مر العصور.

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

يعد كبار السن من جميع السكان في خطر،

Baştan ayağa tüm kasları etkiliyor.

يصيب عضلات الجسم جميعها.

Tüm plan ve yolculuğun kendi,

كل ذلك التخطيط والرحلة بحد ذاتها،

Tüm gruplardaki gelişime açık direktörlere

أقوم بتعليم قادة التنمية أيًا كانت نوعية فرق العمل

Bu durumda, tüm güce sahipler.

لديهم كل القوة في ذلك الموقف.

Tüm o sesler ve yazım,

كل تلك الأصوات وتلك التهجئة،

Tüm iç savaşların ilk kurbanları

وهم الضحايا الرئيسيون في كل الحروب الأهلية:

Sahipliğindeki diğer tüm nesneler gibi,

كما تفعل جميع الأشياء الأخرى من ملكيته،

Tüm bebekler kare olmak istiyor.

يريدُ جميع الأطفال المربع.

Su, tüm canlılar için hayatidir.

‫الترطيب أمر حيوي لجميع الكائنات الحية.‬

Evet, bakın, tüm aletler burada.

‫نعم، انظر، جميع أدواتهم.‬

Tüm bunlar ne anlama geliyor?

ظللت أتساءل فقط: ما الهدف من كل هذا؟

Tüm ailem palindromik isimlere sahip.

ان كامل عائلتي لها أسماء متقلبة

Tüm saçmalıklar ve gülüşmeleri çıkarırsak

حسنا، بصرف النظر عن الهراء والضحك،

Tüm bunlar, davranışsal bağımlılığın belirtileri.

وهذه علامات تَدل على تصرفات شخص مدمن.

Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde,

حسنا، في عملية التحدث لكل هؤلاء المستثمرين

Dalgalar tekneyi tüm gücüyle sallıyordu.

كنوع من التذكير المستمرّ لطاقتها التي يعجز عنها الوصف.

Tüm zamanların en düşük seviyesinde.

هو في أدنى مستوى على الإطلاق.

Tüm materyaller doğaya geri dönüyor.

ويعاد امتصاص جميع المواد.

Sergio tüm intikam önerilerini reddetti

رفض سيرجوت كل اقتراحات الانتقام

çünkü tüm kırmızı ışığı filtreliyoruz.

حيث يتم تصفية كل الضوء الأحمر.

Tüm konsept yerle bir olabilir.

سينهار المفهوم بأكمله.

Aradığım tipin tüm özelliklerini yazdım;

والتخلص من أي إحساس بالنوع المفضل لدي،

Tüm bu engeller geride kaldı.

كل تلك العوائق هي ورائنا.

ABD, dünyadaki diğer tüm milletlerden

تسجن الولايات المتحدة معدل أفراد يفوق

Bunu tüm yönleriyle düşünmenizi istiyorum.

أي جانب حيث تصنعون شيئًا،

Içimizdeki tüm nefret dolu düşüncelerle.

وبأفكار كريهة بجميع أشكالها

Tüm insanlığın faydası için yapılmalıdır.''

يجب أن يتم لصالح جميع الشعوب،

Tüm iş kategorisini hayal edebilirsiniz.

و ملايين من الناس التي باستطاعتها أن تنجزها.

Tüm bu fikirlerde ödün veriliyor.

كل هذه الأفكار تأتي مع مفاضلات.

Tüm gün sahne arkasında oturdum,

مع بعض أشهر المصارعين المحترفين في العالم،

Bu tüm proje özgün oldu--

وأصبح هذا المشروع فريد من نوعه،

Tüm insanlar aynı şeyleri istiyor,

كل البشر يريدون نفس الأشياء

Bir anda tüm dünyayı sarıverdi

فجأة جعل العالم كله

Apollo 7 tüm hedeflerine ulaştı.

لقد أنجزت أبولو 7 جميع أهدافها.

Mısır ve Cyrene'nin tüm zenginlikleri,

كل ثروات مصر وسيرين ،

Tüm çalışanlar, arkadaşlar ve aileler,

موظفو الدعم والأصدقاء والعائلة،