Translation of "Yere" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Yere" in a sentence and their chinese translations:

Yere yatın!

趴在地上!

Yere oturma.

別坐在地上。

İstediğiniz yere gidebilirsiniz.

- 您可以随便去哪儿。
- 你可以随便去哪儿。

İstediğin yere oturabilirsin.

你喜欢坐哪儿就坐哪儿。

Onu yere koy.

放下。

O, yere düştü.

- 他摔倒在地。
- 他倒在地上。

Kitaplarını yere düşürdü.

他的書掉在地板上了。

Silahlarınızı yere koyun.

放下你们的武器。

Gözlüğün yere düştü.

你的眼镜掉在地上了。

O yere düştü.

- 他摔倒在地。
- 他倒在地上。

Silahını yere koy.

把你的武器放下。

Kutuyu yere koy.

把箱子放下。

İstediğin yere gidebilirsin.

你想去哪里都可以。

Her yere giderim.

我去哪里都开车。

O yere çöktü.

他倒在地上。

Hiçbir yere gitmiyorum.

我哪也不去。

İstediğin yere otur.

随便坐。

İstediğiniz yere oturun.

- 你愛坐哪裡就坐哪裡。
- 随便坐。

İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.

你喜欢去哪儿就可以去哪儿。

Sonunda gideceğimiz yere vardık.

我们终于达到了我们的目标。

Kitabı bulduğun yere koy.

把書放在你找到的地方。

Yere bir elma düştü.

一個蘋果落到了地上。

Çalışabileceğim yere, odama gidiyorum.

我要回房间了,在那儿我可以学习。

Sanırım istediğimiz yere gidebilmeliyiz.

我認為我們應該能去我們想去的地方。

Bir yere gidiyor musun?

你打算去什么地方吗?

Gidecekleri yere doğru yöneldiler.

他們直奔目的地。

Tom ona vurup yere yıktı.

汤姆把他揍得满地找牙。

Şu paketleri bir yere koyuver.

只要把那些包包放在任何地方都行。

Gittiğim her yere kameramı götürürüm.

我無論去甚麼地方也帶著相機。

Kitabı olduğu yere geri koy.

把書放回它原來的地方。

Kitabı bulduğun yere geri koy.

把書放回原來的地方。

Gittiğin her yere gitmek istiyorum.

我想去你要去的地方。

Pazar günü bir yere gitmiyorum.

我週日哪裡也不去。

Bir yere kadar seni anlayabilirim.

在某種程度上我能了解你。

Şimdi olduğumuz yere geri gidelim.

现在,再把话拉回来说。

Daha fazla yere ihtiyacım var.

我需要更多空間。

Tom boya fırçasını yere koydu.

湯姆放下了他的畫筆。

Bir yere gitmek ister misin?

你打算去什么地方吗?

Avrupa'da bir yere gitmek istiyorum.

我想去歐洲的某個地方。

Tom'un yere uzanmasına izin verme.

别让汤姆躺在地板上。

Kuru bir yaprak yere düştü.

一片枯葉落到了地上。

Pazar günü hiçbir yere gitmem.

我週日哪裡也不去。

Yaz için bir yere gittin mi?

你夏天去了任何地方嗎?

Ders çalışabileceğim bir yere ihtiyacım var.

我需要個可以讀書的地方。

Daha güvenli bir yere taşınmamızı öneriyorum.

我建議我們去個更安全的地方。

Biz bir yere gidip konuşabilir miyiz?

我们能去别的地方谈谈吗?

Biz başka bir yere gidebilir miyiz?

我们能去别的地方吗?

Zengin olsam, her yere seyahate giderim.

要是我很有钱的话,我就会到处去旅游。

Tatil için bir yere gidiyor musun?

你放假的時候有要去哪裡嗎?

Bu ceketi bir yere koyar mısın?

您能把這件大衣放在某個地方?

O, boş yere onu bana verdi.

他免費把它給了我。

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

我的狗總是跟著我。

Yaz tatili sırasında bir yere gittin mi?

这个暑假你有去哪儿玩吗?

Ellerimin avuç içlerini dizlerimi bükmeden yere değdirebilirim.

- 我不彎膝也能把手掌平放在地上。
- 我不用曲膝就能把我的手掌放到地上。

Kiralık ev çalıştığım yere biraz yakın olmalı.

租的房屋要离我工作地方近一点。

Son zamanlarda bir yere seyahat ettiniz mi?

你最近去哪裡旅遊了嗎?

O çiçekleri onları iyice görebileceğimiz bir yere koy.

這些花放在哪裏也沒關係,顯眼就行了。

Nereye olduğunu sormak istemediğin uzak bir yere gidiyorum.

我回去很遥远的地方,不要问我那里。

Fransa'nın kalecisi yere daldı ve Ronaldo'nun atışını kurtardı.

法国队守门员扑到地上截住了罗纳尔多的射门。

Bu otel 1000 tane misafir için yatacak yere sahiptir.

這家酒店可以容納一千人。

Burada çok sayıda insan var. Başka bir yere gidelim.

这里人太多了。咱们换个地方吧。

- Evlenip Boston yakınlarında bir yere yerleştiler.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.

他們結了婚並定居在波士頓附近。

İblis efendisi sonunda bilincini kaybetti ve pat diye yere düştü.

大魔王終於失去知覺,砰的一聲倒在了地上。

Bir şeyin olmadığında, amaç düşük; Bir yere gittiğinde, amaç yüksek.

无事掘小,小事掘大。

Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir.

电子词典的好处就是便于携带。

- Her yere baktım, ama kitabımı bulamıyorum.
- Her yana baktım, ama kitabım yok.

我什麼地方都找過了, 但卻找不到我的書。

- Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
- Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

貝克小姐知道那個年輕男子很快就要離開了,所以決定請求他將車稍微移開,如此一來她就能在夜間入睡前將她的車停到正確的位置。