Translation of "Yere" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yere" in a sentence and their spanish translations:

Yere saplayın.

clavarla en el suelo

Yere oturma.

No te sientes en el suelo.

Yere uzanın.

Túmbate en el suelo.

- Her yere baktık.
- Biz her yere baktık.

- Buscamos por todos lados.
- Hemos buscado por todas partes.

Gitmek istediğin yere.

a donde quieras ir.

Boş yere doldurdunuz

Lo llenaste en vano

İstediğiniz yere gidebilirsiniz.

- Puedes ir a cualquier parte.
- Tú puedes ir a donde sea.

İstediğin yere oturabilirsin.

- Puede sentarse donde quiera.
- Puedes sentarte donde quieras.

Onu yere koy.

Bájalo.

Adam yere düştü.

El hombre se cayó al suelo.

Her yere gidebilirsiniz.

- Podés ir a todos lados.
- Puedes ir a todas partes.

O, yere düştü.

Se cayó al suelo.

Silahlarınızı yere bırakın!

¡Bajen las armas!

Tom yere baktı.

Tom miró al piso.

Hiçbir yere gidemiyorum.

No puedo ir a ningún lugar.

Kitap yere düştü.

Se cayó el libro al suelo.

Hiçbir yere gitmiyorum.

No voy a ninguna parte.

Silahlarınızı yere koyun.

¡Bajen las armas!

Bavulumu yere koydum.

Bajé mi maleta.

Yumurtayı yere döktüm.

Derramé huevo en el piso.

Gözlüğün yere düştü.

Tus lentes se cayeron al suelo.

İstediğin yere otur.

Siéntate donde quieras.

Hoşlandığım yere giderim.

Yo voy adonde yo quiera.

Tom yere oturdu.

Tom se sentó en el piso.

Küreği yere koy.

Poné la pala abajo.

Çekici yere koy.

Baja el martillo.

İstediğin yere gidebilirsin.

Podéis ir donde queráis.

O yere tükürdü.

Él escupió en el piso.

Hiçbir yere gitmiyorsun.

No vas a ir a ningún sitio.

Her yere baktım.

Miré en todos lados.

Durduk yere üzüldüm.

Me sentí triste sin más ni más.

İstediğiniz yere oturun.

Siéntate donde quieras.

Gazeteyi yere fırlattım.

Tiré el periódico.

Halıyı yere serdi.

Ellos colocaron la alfombra en el suelo.

Silahını yere at.

Tira tu pistola al suelo.

Hiçbir yere gitmeyeceğim.

No voy a ninguna parte.

- Yere bir daire yap.
- Yere bir daire çizin.

Hagan un círculo en el suelo.

- Onu bir yere saklayacağım.
- Onu bir yere gizleyeceğim.

Lo esconderé en cualquier lugar.

- Başka bir yere gitmeliyiz.
- Başka bir yere gitmek zorundayız.
- Başka bir yere gitmemiz gerekiyor.

Tenemos que ir a otro sitio.

- Bir yere gitmek istemiyorum.
- Herhangi bir yere gitmek istemiyorum.

- No quiero ir a ninguna parte.
- No quiero ir a ningún lado.

Bir yere gittiği yok.

no vayan a ningún lado por ahora.

Bulunduğu yere uygun olmayanlar.

las clavijas redondas en los agujeros cuadrados".

Ve birçok yere ulaştı.

y trajo consigo muchas cosas.

Bir yere dönüştürmek için

donde las personas sean el centro

Artık bir yere gidemez.

Ahora no irá a ningún lado.

İşte hiçbir yere gelemezler

Aquí no pueden venir a ninguna parte

Gereksiz yere hastaneleri doldurmayalım

No llenemos hospitales innecesariamente

Gereksiz yere kurumlara gönderilen

de que lo que contribuye a este auge

Beni bir yere bırakmadı.

Vivía con Tenzing.

İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.

- Usted puede ir a cualquier lugar que desee.
- Podéis iros adonde queráis.

Elmalardan biri yere düştü.

Una de las manzanas se cayó al suelo.

Bir yere gidiyor musun?

- ¿Vas a alguna parte?
- ¿Vas a algún lado?
- ¿Vas a algún sitio?

Dennis yere uzanıp yattı.

Dennis estaba estirado en el suelo.

Sonunda gideceğimiz yere vardık.

Por fin llegamos a nuestro destino.

Çocukların alamayacağı yere koyun.

Ponerlo donde los niños no puedan cogerlo.

Onu bulduğun yere bırak.

Déjalo donde lo encontraste.

Yaşlı adam yere düştü.

El anciano se cayó al suelo.

Kitabı bulduğun yere koy.

- Ponga el libro donde lo encontró.
- Poné el libro donde lo encontraste.

Efsane yere adını verdi.

La leyenda dio nombre al lugar.

Adam aniden yere düştü.

El hombre se derrumbó sobre el suelo.

O silahı yere bıraktı.

Depuso el arma.

Yere bir elma düştü.

Una manzana cayó al suelo.

Bazen sebepsiz yere sinirleniyor.

A veces se enfada por nada.

Çalışabileceğim yere, odama gidiyorum.

Voy a mi cuarto, donde puedo estudiar.

Tom gittiği yere bakmıyordu.

- Tom no miró adónde iba.
- Tom no miró hacia donde iba.

Biz bir yere gitmedik.

No fuimos a ningún lado.

Bir yere gitmemem gerekir.

No tengo adónde ir.

Tom kaşığını yere bıraktı.

Tom bajó la cuchara.

Onu istediğiniz yere bırakın.

- Ponlo donde quieras.
- Ponedlo donde queráis.
- Póngalo donde quiera.
- Pónganlo donde quieran.

Gitmek istediğim yere giderim.

Voy a donde quiero ir.

Gitmem söylenilen yere giderim.

Voy adonde me dicen que vaya.

Tom'un olduğu yere gittim.

Fui hacia donde estaba Tom.

Asla bir yere gitmem.

Nunca voy a ningún lado.

Kartal yere inmek üzere.

- El águila está por aterrizar.
- El águila está a punto de aterrizar.

Sadece magandalar yere tükürür.

Solo los patanes escupen en el piso.

Tom ansızın yere yığıldı.

Tom se desplomó sobre el suelo.

Yere bir şey atma.

No tires nada al suelo.

Bir yere ihtiyacım var.

Necesito espacio.

Başka bir yere bak.

Búscalo en otro lugar.

Onu ulaşılabilir yere koy.

Póngalo usted a mano.

Kavanoz yere çarptığında paramparçaydı.

El jarrón al caerse al suelo se hizo migas.

Onu yere koy, Tom.

Bájalo, Tom.

Beni haksız yere suçluyorsun.

Me acusas injustamente.

Başladığın yere geri dön.

Regresa hacia donde comenzaste.

O yere sosis düşürdü.

- Se le cayó el chorizo al suelo.
- Se le cayó la salchicha al suelo.

Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.

Creía que íbamos a alguna parte.

Başka hiçbir yere gidemedim.

No podía ir a ningún otro sitio.

Çalıştığım yere yakın yaşıyorum.

- Vivo cerca del trabajo.
- Vivo cerca de donde trabajo.