Translation of "Dönemde" in Arabic

0.003 sec.

Examples of using "Dönemde" in a sentence and their arabic translations:

O dönemde tutuklular...

في ذلك الوقت، كان السجناء...

Geçmiş dönemde nenelerimiz, annelerimiz

جداتنا وأمهاتنا في الماضي

Hocam, o dönemde bana

نصحني أستاذي في ذلك الوقت

Menopozdan önceki ve sonraki dönemde.

قبل وبعد انقطاع الطمث.

O dönemde sol kesim küçüktü

بدأ اليساريون، والذي كان عددهم قليلاً،

Fakat yine de o dönemde

ولكن لا يزال في ذلك الوقت

O dönemde özel şirketlerin çalışanların hastanelerin

موظفو الشركات الخاصة في ذلك الوقت

O dönemde boşanmalara çok da fazla rastlanmıyor

الطلاق ليس شائعًا جدًا في ذلك الوقت.

Birçok şehir ve işverenle çalışıyor bu dönemde

العمل مع العديد من المدن وأصحاب العمل في هذه الفترة

çalıştı . Aynı dönemde Körfez topraklarından petrol akıyordu

لتوحيد مدنٍ ساحليةٍ متواضعة بهدف خلق اتحاد قوي واعلانها

O dönemde, haksız HIV ilacı patentlerine yasal olarak

في حين كان الكثير من الناس يموتون،

Bizde o dönemde ise tek başına bile gidebiliyordu

في ذلك الوقت ، يمكننا حتى الذهاب بمفردنا

O dönemde meraklı cesur bir adam ortaya çıktı

ظهر رجل شجاع غريب في ذلك الوقت

Toplam sayısının bu dönemde dramatik bir şekilde arttığı

مئتين وخمسين الف حالة بنسبة ثمانية عشر بالمئة من اجمالي

İntikam ve şiddet uzun dönemde aşırılık sorununda işe yaramaz.

ومع مرور الزمن، لن ينجح الانتقام والعنف في وجه المتطرفين.

Galiba altı tanesini Viking ve Viking öncesi dönemde bulmuşlar.

أعتقد أنهم عثروا الآن على ستة منهم ، كل ذلك خلال عصر الفايكنج وما قبل الفايكنج.

O dönemde TTNET'e gittim, onun öncesinde birçok kişiye gittim

ذهبت في ذلك الوقت إلى شركة تي تي نت، وكنت قد ذهبت قبلها إلى الكثيرين

O dönemde alınan bakanlar kurulu kararıyla müze yapılmasına karar verildi

تقرر بناء متحف بقرار من مجلس الوزراء في ذلك الوقت.

Medeni konuşmayla ilgili o dönemde ve şu anda olan şudur ki

الحديث عن التحضر في الماضي بالمقارنة بالحاضر،

Şimdi sana söylediğim şeylerin çoğu o dönemde, hapishanedeki tecrit sırasında doğdu.

معظم ما أخبرك به اليوم وُلد في ذلك الوقت في وحشة السجن.

Çünkü o dönemde o kadar çok imkansız bir şey görünüyordu ki

لأن شيئًا بدا مستحيلًا في ذلك الوقت

Kurmayı başardı . Aynı dönemde bir ofis binasına asansör kuruldu. Araçlar mevcut ve

بتركيبه في متجر تايلور الجديد في نيويورك وفي نفس الفترة تم

İşin daha da kötüsü o dönemde birde o duvarın arkasına bir geçit açıyorlar

والأسوأ من ذلك ، أنهم فتحوا ممرًا خلف ذلك الجدار في ذلك الوقت

Stratejik bir konum . O dönemde bin dokuz yüz yetmiş dokuz yılda açılışı yapılan

للغاية وبالتحديد بالقرب من الخليج العربي الذي يقابل ايران.