Translation of "Boş" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Boş" in a sentence and their arabic translations:

Boş değilim.

أنا مشغول.

- Gemiler boş görünüyordu.
- Tekneler boş görünüyordu.

بدت تلك السّفن شاغرة.

Boş yere doldurdunuz

لقد ملأته عبثا

Kutu neredeyse boş.

الصندوق فارغ تقريبا

Bugün boş değilim.

أنا مشغول اليوم.

Boş konuşuyorsun, arkadaşım.

إنك تقول كلاما فارغا يا صديقي.

İki koltuk boş.

في محلين فاضيين

Yarın boş musunuz?

هل أنت غير مشغول غداً؟

- Boş zamanında ne yaparsın?
- Boş zamanlarında ne yapıyorsun?

ما الذي تفعله بوقت فراغك؟

Bu boş lafları geçelim

دعنا نراجع هذه الكلمات الفارغة

Bavullardan biri tamamen boş.

إحدى الحقائب فارغة تماماً.

Boş zamanlarında ne yaparsın?

ماذا تفعل بأوقات فراغك؟

Boş zamanımda şiir yazarım.

- أكتب القصائد في وقت فراغي.
- أؤلف أشعاراً في أوقات فراغي.

Boş zamanımda gitar çalarım.

في وقت فراغي أعزف الغيتار.

Çünkü boş proje olarak görüyorlardı

لأنهم رأوه كمشروع فارغ

Boş laflarla bir yere varamayız

لا يمكننا الوصول إلى أي مكان بكلمات فارغة

[''Felsefe bir demet boş fikirdir'']

"الفلسفة عبارة عن أفكار مجردة."

O başka bir boş sözdü.

كان ذلك وعدا كاذبا آخر.

Ve boş boş etrafına bakındığını o birkaç saniyelik sürede bunların olduğunu söylüyor

ويقول أنه ينظر حولها بشكل فارغ في بضع ثوان

Boş bir ofis köşesine kurduğumuz çiftlik.

لزراعة خضر طازجة لموظفي مقاهي قريبة.

Hatırladığım en net şey, boş koridorda

في الأوضح ذكرياتي أقف في رواق فارغ

-Senin gibiler de boş konuşuyor. -Ben...

- والمتنمرون مثلك يتكلّمون بالهراء. - أنا...

- Boş ver!
- Önemli değil!
- Hiç düşünme!

- لا عليك!
- لا داعي للقلق

Tek boş vaktim metroda günde bir saat,

كان لدي ساعة فراغ واحدة في اليوم في قطار الأنفاق،

Benim yas kotam kasıtlı olarak boş kalıyor.

تعمدت إبقاء مخزون الأسى فارغًا.

Boş yere hastane koridorlarını artık işgal etmeyelim

دعونا لا نحتل ممرات المستشفى عبثا بعد الآن

Rahatlamak istediğinde ve boş zamanında ne yapmak istersin?

ماذا تريد أن تفعل بوقتك وفي أي وقت تريد أن تسترخي؟

Daha boş, daha uçarı, daha yüzeysel biri olurdum.

كنت لأصبح أكثر تفاهةً وعبثاً وسطحيةً.

- Tom hep konuşuyor.
- Tom'un ağzı hiç boş durmuyor.

توم دائما يتحدث

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

وحَلُم بعالمٍ خالٍ من كراسي المُقعدين المتحرّكة.

Sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

سترى عددًأ قليلاً من الشوارع والكثير من المساحات الفارغة.

Bizim hastaneye boş yere gitmemiz devletimize çok büyük zarardır

إنه لضرر كبير لحالتنا أن نذهب إلى المستشفى عبثا

İçi boş Suriye, Filistin, Mezopotamya, Babil, hepsi size ait!

سوريا المجوفة ، فلسطين ، بلاد ما بين النهرين ، بابل ، جميعها ملك لك!

Bu bana hapiste de yardımcı oldu çünkü hayal gücün boş durmuyor.

السنوات التي تمضيها في السجن مفيدة لأنّك تطلق العنان لمخيلتك.

- Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor.
- Ona kulak asma; boş konuşuyor.

لا تستمع إليه، ما يقوله هراء.

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

بعض مناوشي العدو ... أطلقوا النار علي من مسافة قريبة ، واشتاقوا إلي ،

Mary geçen hafta bütün boş zamanını doğum günü tebriklerine cevap vererek geçirdi.

قضت ماري وقت فراغها الأسبوع الماضي في إجابة التهاني بعيد ميلادها.

- Boşuna sorma ona. O cevap vermez.
- Ona boş yere sorma, cevap vermeyecek.

لا تسأله بلا جدوى . هو لن يجيب

Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.

أحب دائما أن أستمع للموسيقى الكلاسيكية عندما يكون لدي وقت فارغ.

Bizlere korona virüs sorulduğunda biz korona virüs için abi ya boş ver proje işte dedik.

قلنا عندما سألنا عن فيروس كورونا ، دعنا نذهب لمشروع فيروس كورونا.