Translation of "Balık" in Arabic

0.021 sec.

Examples of using "Balık" in a sentence and their arabic translations:

Balık, lütfen.

سمك من فضلك.

- Bir balık değil.
- O, balık değil.

هذه ليست سمكة.

Balık zamanı! Evet.

‫حان وقت أكل السمك!‬ ‫نعم!‬

Akşam yemekleri balık

ويتناولون السمك للغداء،

Kayıp Balık Nemo

العثور على نيمو

Ya balık izlerinin?

‫وآثار السمك...‬

Balık bugün ucuz.

السمك رخيص اليوم.

Balık ister misin?

هل تريد سمكاً؟

Balık lezzetli değil.

ليس السمك لذيذاً.

- Et veya balık?
- Et mi yoksa balık mı?

لحم أو سمك؟

Bulabileceğiniz en taze balık.

‫هذا أفضل سمك طازج.‬

Balık hâlâ canlı mı?

ألا تزال السمكة حية؟

Bu bir balık değil.

هذه ليست سمكة.

Balık yemekten hoşlanır mısın?

هل تحب أكل السمك؟

O balık tutmayı seviyor.

- إنه يحب الصيد.
- إنه يحب صيد الأسماك.

Balık kayaların altında saklanıyor.

- السمكة تختفي تحت الصخور.
- السمكة تختبىء تحت الصخور.

Uzun zamandır balık tutmuyorum.

لم أقم بصيد السمك منذ وقت طويل

- Onlar balık ve et satarlar.
- Onlar balık ve et satıyorlar.

يبيعون السمك واللحم.

Tamam, zıpkınla balık avlamak istiyorsunuz.

‫حسناً، تريد أن تذهب للصيد بالرمح.‬

Bir balık avlama deliğimiz oldu!

‫لدينا ثقب للصيد.‬

Bir balık avlama deliğimiz oldu.

‫لدينا ثقب للصيد.‬

-yemek, çiçekler, balık bıçağı gibi-

الطعام، والأزهار، وسكاكين المائدة

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

‫في البداية، ظننت...‬ ‫أنها تصطاد السمك.‬

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.

تسبح السمكة بتحريك ذيلها.

Bu balık hâlâ canlı mı?

هل هذه السمكة لازالت حيّه ؟

"Suda yayılır, karada bayılır." "Balık."

ينتشر في الماء , ويغمى عليه في اليابسة . "" السمك "" .

O bir balık gibi yüzer.

هي تسبح مثل السمكة

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

‫ورأيتها تصطاد 3 أسماك بهذه الطريقة.‬ ‫لم أرها تصطاد سمكة قط في أثناء النهار.‬

Zıpkınla balık avlamanın anahtarı, balıkları şaşırtmaktır.

‫السر في الصيد بالرمح‬ ‫هو أن تفاجئ السمكة.‬

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

‫السمك ملئ بالبروتينات الجيدة والطاقة،‬

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

‫سمك طازج، إنه طعام رائع للناجين.‬

Balık stoklarında çöküşü önlemeye yardımcı oluyor

كما يساعد على منع تدهور المخزون السمكي

Bu gece herkese yetecek balık var.

‫الليلة، يوجد ما يكفي الجميع.‬

Bir çocukken, onunla balık tutmaya giderdim.

عندما كنت طفلا، اعتدت أن أذهب لصيد السمك معه.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

منعنا المطر الغزير من الذهاب للصيد.

Ağzındaki berbat tat, yanık kokusu, çürümüş balık

كذلك الطعم السيء في الفم، أو رائحة الحريق أو السمكة الفاسدة،

Botanik bahçelerde derin akıntılarda balık tutmaya giderdik.

والذهاب للصيد في الجداول في أعماق الحدائق النباتية.

Bir balık avlama deliğimiz oldu. Şuna bakın!

‫لدينا ثقب للصيد.‬ ‫انظر!‬

Mezgit avcılığı ülkedeki en büyük balık avcılığıdır,

ومصائد البلوق من أكبر المصائد في البلاد،

Her yıl 1,4 milyar kg balık yakalanır.

حوالي 1,4 مليون طن من السمك يتم صيده سنويًا.

Yüzmeyi ve balık yakalamayı öğrenme vakitleri geldi.

‫حان الوقت لها لتتعلم السباحة وصيد السمك.‬

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

أُفضِّلُ أن أكون عصفورًا على أن أكون سمكة.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.

- عادة ما كنا نذهب معا لصيد السمك.
- عادة ما كنت أصاحبه لصيد السمك.

Yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?

‫أم نحاول صيد الأسماك‬ ‫من البحيرة المتجمدة باستخدام بعض اليرقات؟‬

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

‫عليها الدفاع عن نفسها‬ ‫أثناء انشغال أمها بالصيد.‬

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

‫نظر الزقة متكيف مع صيد السمك تحت الماء.‬

Trol tekneleri tek seferde yüzlerce ton balık çekebilir.

‫تستطيع سفن الصيد الإمساك بمئات الأطنان‬ ‫في رحلة واحدة.‬

Ne balık, ne balinalar, ne zürafalar, ne filler

من الحيوانات ايضاً نفتقدها حيث لا اسماك ولا حيتان ولا زرافات

Ya da sürünerek karaya çıkan bir balık hayal ederiz.

أو سمكة تزحف على الأرض.

Yoksa larvaları alıp donmuş bir gölde balık mı avlayalım?

‫أم نحاول صيد الأسماك‬ ‫من البحيرة المتجمدة باستخدام بعض اليرقات؟‬

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

‫أسد البحر الضخم هذا‬ ‫لم يبلغ هذا الحجم بمجرد تناول الأسماك.‬

Hangisini daha çok seversin, et mi yoksa balık mı?

أيهما تفضل اللحم أم السمك؟

Ancak bu balığı eğer balık çubukları veya surimi yedinizse tatmışsınızdır.

لكنكم على الأرجح قد تذوقتموها إن كنتم تفضلون عصي الأسماك أو ال(سوريمي).

Bir gider tesisi ve balık pazarı arasında Doğu Gölü'nde yüzen

سجن طافٍ على هيئة قارب في النهر الشرقي،

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

‫تعلّم هذا الدب أنه يمكن لفرص نجاحه‬ ‫في صيد السمك أن تتضاعف في الظلام.‬

Ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

‫وأذهب إلى البحيرة المتجمدة هنا،‬ ‫وأحفر حفرة وأحاول صيد بعض الأسماك؟‬

Balık tutmaya ve inci satmaya dayanan bir ülkeden önemli bir küresel merkeze.

من بلدٍ يعتمد على الصيد وبيع اللؤلؤ الى مركزٍ عالميٍ مهم.

Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.

‫إذن بيض الضفادع أم صيد الأسماك بالرمح؟‬ ‫الطعام هو جزء حيوي من أي مهمة.‬