Translation of "Akşam" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Akşam" in a sentence and their arabic translations:

Akşam yemekleri balık

ويتناولون السمك للغداء،

Akşam yemeğini unutabilirsin.

انسَ أمر العشاء.

Akşam da yemek yiyelim.

‫ومن ثم نأكل الليلة.‬

Biz akşam ezanı okununca

عندما نقرأ الأذان مساء

O, akşam yemeğini yedi.

تناولت عشاءها.

Akşam yemeğini yedin mi?

هل تناولت العشاء؟

Bu akşam ne yapacaksın?

ماذا ستفعلين الليلة؟

Akşam yemeğine geç kalacak.

ستتأخّر على العشاء.

Dün akşam ne yaptın?

ماذا فعلت ليلة الأمس؟

Akşam yemeği hazır mı?

هل العشاء جاهز؟

Akşam yemeğine geç kalacağız.

سنتأخر عن العشاء.

Dün akşam eğlendin mi?

- هل استمتعت بالامس؟
- هل قضيت وقتا طيبا ليلة البارحة؟

Akşam yemeği için kalabilirsin.

بإمكانك البقاء لتناول العشاء.

O, akşam yemeğini yiyor.

إنها تتناول العشاء.

- O, akşam yemeğini yiyor.
- O yemek yiyor.
- O akşam yemeği yiyor.

إنها تتناول العشاء.

Tam bir akşam yemeği yani.

إنها جلسة عشاء حقيقية.

Akşam ezanı okunmadan evde olacaksın

ستكون في المنزل دون قراءة الآذان مساء

Ming dün akşam arkadaşını aradı.

اتصلت مينج بصديقها ليلة البارحة.

Ay bu akşam çok güzel.

القمر جميل الليلة.

Onu bu akşam teslim edebiliriz.

يمكننا أن نوصله الليلة.

Akşam yemeğine davetlim olur musunuz?

أود ان ادعوك إلى العشاء.

Biz akşam yemeği için kalamayız.

نحن لا نستطيع الإنتظار للعشاء.

Akşam yemeğimin odama getirilmesini istiyorum.

أرغب بأن يُحضر عشائي لغرفتي

O, akşam yemeğini kendisi pişirdi.

أعدت العشاء بنفسها.

Ben hoş bir akşam geçirdim.

أمضيت ليلة ممتعة.

Jamal akşam eve geri geldi.

عاد جمال في المساء.

Leyla, Fadıl'a akşam yemeği pişirdi.

طبخت ليلى العشاء لفاضل.

Sanırım bu akşam, insanların bağış toplamayı

أعتقد أن الليلة مناسبة لخطوة البدء

Hoş bir akşam için teşekkür ederim.

- شكراً لكَ على الأمسية الرائعة.
- شكرأ لكِ على الأمسية الممتعة.

Ben akşam yemeğinden sonra piyano çalarım.

أعزف على البيانو بعد العشاء.

Arabanı bu akşam ödünç alabilir miyim?

هل يُمكنني استعارة سيارتك لهذه الليلة؟

Tom Mary'yi akşam yemeğine davet etti.

توم دعا ميري إلى العشاء.

Mary geldiğinde Tom akşam yemeği yiyordu.

كان توم يأكل العشاء عندما وصلت ماري.

Tom akşam yemeğini yatakta yemek istedi.

توم أراد العَشَاء في السرير.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

- قام أصدقائي بدعوتي إلى العشاء.
- دعاني أصحابي على العشاء.

Bu akşam seninle buluşamayacağım için üzgünüm.

آسف لكني لا أستطيع أن أقابلك الليلة.

Biz akşam yemeğini bir restoranda yedik.

تناولنا العشاء في مطعم.

Kız kardeşim bazen akşam yemeğimizi hazırlar.

أحياناً تعد أختي العشاء.

Yaklaşık akşam 11.30'da yatmaya giderim.

أذهب للفراش عند الساعة 23:30

Onu akşam yemeği için davet edeceğim.

سأدعوها للعشاء.

Fadıl akşam saat 9'da geldi.

وصل فاضل على السّاعة التاسعة ليلا.

Fadıl az önce akşam yemeği hazırlamıştı.

كان فاضل قد أعدّ العشاء للتّو.

Sami akşam namazı için abdest aldı.

توضّأ سامي لصلاة المغرب.

O akşam bizi park alanında bulan adamın

كنت مذهولة من طريقة

Akşam yemeğinde, cazda, kokteyllerde veya sohbetlerde değildir.

إنه ليس في طعام غداء، ولا في موسيقى الجاز ولا في عصير الكوكتيل، ولا في الوِصال.

Bu akşam buluşmanın ayrı bir ehemmiyeti var.

‫اجتماع اليوم أكثر تميزًا عن غيره.‬

Bizi bir restoranda akşam yemeğine davet edin.

ادعنا للعشاء في مطعم.

Bu gece akşam yemeği için ne yiyoruz?

ما عشاؤنا الليلة؟

Bu akşam dışarı çıkıp çıkmayacağını Trang'e sor.

اسأل ترانغ إن كان سيخرج هذا المساء.

- Akşam yemeğinde ne var?
- Yemekte ne var?

ماذا للعشاء؟

Kahvaltıdan önce gül, akşam yemeğinden önce ağlayacaksın.

إضحك قبل الإفطار, سوف تبكي قبل العشاء.

Leyla, Sami'yi bir akşam yemeğine davet etti.

دعت ليلى سامي لعشاء.

Hafta içi akşam 5'ten sonra nadiren çalışırım.

نادرًا ما أتجاوز الخامسة مساءً في أيام العمل.

Brighton'da yeni dairemdeyim, bir arkadaşla akşam yemeği yiyoruz,

كنت أتناول العشاء مع صديقي في شقتي الجديدة في برايتون،

Kutlama ve akşam yemeği için binlerce insan toplanır.

ويجتمع الآلاف من أجل العشاء والاحتفال.

Bizim bal kabağına dönüşme saatimiz akşam ezanı idi

وقتنا للتحول اليقطين كان الأذان مساء

O, o kadar kızgındı ki akşam yemeği yemeyi unuttu.

كان غاضباً لدرجة أنّه نسي أن يتناول طعام العشاء.

Onlar lüks bir restoranda akşam yemeği için dışarı çıktılar.

ذهبوا لتناول العشاء في مطعم راق.

Sonra bir akşam, Lagos'ta, Louis ve ben arkadaşlarımızla dışarı çıktık.

في أحد سهراتنا في لاقوز خرجت مع لويس وبعض الأصدقاء

Bir manastırın yemek salonun duvarına resmedilmiş son akşam yemeği tablosu

مائدة العشاء الأخيرة على جدار قاعة طعام الدير

Akşam yemeğinden sonra şogi oynamak bizim için iyi bir düşünce.

فكرة جيدة أن نلعب الشوقي بعد الغداء.

Eğer akşam ezanından sonra dışarı çıkmaya izin aldıysan bunu anlamı şudur

إذا سمح لك بالخروج بعد صلاة العشاء ، فهذا يعني

Bu akşam çok yemek yiyeceğiz, bu yüzden umarım bir diyette değilsin.

سنأكل كثيرًا الليلة، آمل أنك لست على حمية.

Nihayet, bu açmazda geçen iki hafta sonunda Hannibal askerlerine akşam yemeğini iyice yemelerini...

أخيرًا، بعد أسابيع قليلة من حالة الجمود، أمر حنبعل القوات بتناول عشاء حماسي

Ben açım; bu yüzden beni akşam yemeğine kadar idare edecek bir aperitif hazırlayacağım.

إني جائع لذا سأذهب لآكل شيئا يصبّرني حتى الغداء.

Dilde düşmanı suçlaması için defalarca emir gönderdi ve o akşam iki Mareşal neredeyse patlayacaktı.

أوشكت على اتهامه بالجبن ، وفي ذلك المساء كاد المشيران أن يتفارقا.

- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.

أطعم قطتي كل صباح وكل مساء.

Ertesi akşam, tahtın ilahi hakkı, gece gökyüzünde muhteşem bir kuyruklu yıldız tarafından teyit edildiğini iddia eder.

تم تأكيد حقه الإلهي في العرش في الليلة التالية بمذنب مذهل في سماء الليل