Translation of "Almak" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Almak" in a sentence and their arabic translations:

Patent almak için

للحصول على براءة اختراع،

İlaç almak zorundayım.

عليّ أن آخذ الدواء.

- Bir ev almak istiyorum.
- Bir ev satın almak istiyorum.

أريد أن أشتري منزلًا

Tamam, zehri almak için

‫حسناً، لاستخراج السم.‬

Ama nefes almak zorundaydım.

‫لكن كان عليّ أن أتنفس.‬

Yeterli uyku almak zorundasın.

عليك أن تحصل على كفايتك من النوم.

Biz sonuç almak zorundayız.

علينا الحصول على نتائج.

Yemek satın almak istiyorum.

أريد أن أشترى غذاء.

Ne satın almak istiyorsun?

ماذا تريد أن تشتري؟

Fadıl ilacı almak istemedi.

لم يرد فاضل أن يتناول ذاك الدّواء.

Fadıl ilacını almak istemedi.

لم يرد فاضل تناول دوائه.

Piyango bileti almak kazanmanı garantilemez

شراء ورقة يانصيب لا يضمن الربح،

“Mario, fabrikayı almak istiyorum,” dedim.

هاتفت ماريو وقلت: "ماريو، أريد شراء هذا المكان".

Ve bu bitkinin sıvısını almak

‫سيكون استخراج السوائل منها أسهل كثيراً‬

Babalarından intikam almak için yaptılar.

لقد فعلوا ذلك للانتقام من والدهم.

Ben üzerinde kan almak istemiyoruz

رأسي ، ثم يمكن أن يستمر قطع الرأس ".

Ahşap masa almak istiyorum.Nereden alabilirim?

أريد شراء طاولة خشبية من أين أحصل عليها؟

Mümkünse, bir cevap almak isterim.

إذا ممكن, أود أن أستلم جواب.

Tom'u kim işe almak ister?

من سيريد أن يستأجر توم؟

Boston'dan bir ev almak istiyoruz.

نحن نريد شراء منزل فى بوسطن.

Bir köpek almak hakkında düşünüyorum.

- كنت أفكر في اتخاذ كلب.
- كنت أفكر في الحصول على كلب.

Tom'dan bir resim almak istedim.

أردت شراء لوحة من توم.

Tom'un resimlerinden birini almak istedim.

أردت شراء إحدى لوحات توم.

Sami Layla'dan intikam almak istedi.

كان سامي يريد أن ينتقم من ليلى.

Leyla yeğenini almak için bekliyordu.

كانت ليلى تنتظر ابنة أخيها كي تصطحبها.

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

لفعل ذلك، يجِبُ أن تُخاطر.

- Sürücü ehliyeti almak için yeterli yaşta değilsin.
- Sürücü ehliyeti almak için yaşınız yeterli değil.
- Sürücü belgesi almak için yaşın yeterli değil.

لست كبيرا بما يكفي لتحصل علي رخصة قيادة.

Şişe suyu almak için alışverişe gittiyseniz

إذا أردتم التسوق من أجل زجاجة ماء،

Ve “Mario, gerçekten almak istiyorum,” dedim.

وقلت: "ماريو، أريد حقًا شراء هذا المكان".

Senden de bir görüş almak istedim,

وأردتُ رأيكَ في هذا:

Yakındaki akarsulardan su almak için yürürdük.

كنا نشق الطريق المضنية لجلب الماء من الجداول المائية القريبة.

Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...

‫نادرًا ما تُرى أو تُصور...‬

Neden bu kitabı satın almak istiyorsunuz?

لماذا تريد شراء هذا الكتاب؟

Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.

لكم أريد الحصول على كاميرا مثل تلك!

Tom bir ev satın almak istiyor.

يودّ توم شراء منزلًا.

Almak istediğin bir şey var mı?

أهناك شيء تريد شراءه؟

Neden sen sürekli yer almak zorundasın?

لم تتدخّل دائما؟

Senin için bir hediye almak istiyorum.

أريد أن أشتري هدية لك.

Hediye almak istediğim zaman hediye alacağım,

سأبتاع الهدايا فقط عندما أشعر بالرغبة في ذلك

Fadıl, Leyla'dan biraz para almak istedi.

أراد فاضل الحصول على بعض المال من ليلى.

Sami, Leyla'ya kıyafet satın almak istedi.

كان سامي يريد أن يشتري ملابسا لليلى.

Sami, Leyla'yı almak için oraya gitti.

- ذهب سامي إلى هناك لإقلال ليلى.
- ذهب سامي إلى هناك لاصطحاب ليلى.

Kimlik kartımızı almak için bizzat bulunmamız gerekiyor.

يجب علينا القدوم للحصول على وثائق الهُوية،

Şirkette karar almak ve kaynakları paylaştırmak için

نفحصُ كل القوانين والعمليات، والأنظمة في الشركة،

Sigortada indirim veya para iadesi almak için

مقابل خصومات على التأمين،

Bu büyük gizemi ele almak için buradayım.

انا هنا لحل هذه الاحجية العظيمة

Size uyacak doğru dozları ve kombinasyonları almak?

للحصول على الجرعة والتركيبة الصحيحة التي تلائمك؟

Nefes almak için ventilatörlere ihtiyacı olanlar için

بالنسبة لهؤلاء الذين يعتمدون على جهاز التهوية لكي يتنفسوا،

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

ذهبت الأم إلى المدينة لجلب بعض الخبز.

Ben resim eğitimi almak için Fransa'ya gideceğim.

سأذهب إلى فرنسا لأدرس الرسم.

Büyükanne, ailesine yiyecek almak için markete gitti.

الجدة ذهبت الي السوق لشراء طعام للأسرة.

Ben el çantamı almak için geri döneceğim.

سأعود لآخذ حقيبة يدي.

O, İngilizce eğitimi almak amacıyla yurtdışına gitti.

سافر خارج البلد ليتعلم الإنجليزية.

Et almak için en iyi yer nerededir?

ما هو أفضل مكان يمكن شراء اللّحم منه؟

Sami, Leyla'yı okuldan almak için acele etti.

- أسرع سامي كي يقلّ ليلى من المدرسة.
- أسرع سامي كي يصطحب ليلى من المدرسة.

Sürücü belgesi almak için yeterince yaşlı değil.

لم تبلغ من العمر ما يكفي للحصول على رخصة قيادة.

İlk neden, bir arkadaşı erkek arkadaşının evinden almak

الأول أنه أمر غريب بالنسبة لي

Bence yapmamız gereken şey bu iki sözü almak

و أنا أظن أنّ ما يجب علينا فعله هو الأخذ بتلك الكلمتين،

Bakın bunların hepsi kendi popolarını sağlama almak için

انظروا، هؤلاء الأشخاص خلقوا منطقة راحة لأنفسهم

Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için

ليس لدينا سبب للاعتماد على المساعدة

Ama geri dönüp su almak çok zaman alacak.

‫ولكن العودة وإحضار هذا الماء ‬ ‫سيحتاج لبعض الوقت.‬

çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu

لأنه كان لديه مصلحة أراد أن يأخذ زوجة الرجل الآخر

1975 yılına IBM 5100 almak için geldiğini iletiyor

ينقل أنه جاء إلى 1975 لشراء IBM 5100

Rektör, Project '87'deki sorunları ele almak için

ولذلك، أنشأ فريق عمل

Ilk iş olarak bir otel satın almak istiyor

يريد شراء فندق أول شيء

Erkek arkadaşı için bir hediye satın almak istiyor.

إنها تريد شراء هدية لصديقها.

Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.

أضعت ساعتي فعليّ الآن أن أشتري واحدة أخرى.

Zor iş kimseyi öldürmedi. Ama risk almak neden?!

لم يقتل العمل الشاق أحدًا. لكن لم المخاطرة؟!

Oğluma florür tedavileri için bir randevu almak istiyorum.

أود حجز موعد للمعالجة بالفلورايد لابني.

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

ليس الهدف أن توظف أشخاصاً يحتاجون لوظيفة،

Bisikletimi ödünç almak için Tom'a kim izin verdi?

من أذن لتوم باستعارة سيارتي?

Tom, Mary için bir kürk palto almak istedi.

أراد توم شراء معطفٍ من الفروِ لماري.

Bu bakımdan diyet, östrojen almak için iyi bir yol

لذا فالنظام الغذائي يمكنه منح الإستروجين،

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

لذلك نحتاج أن يحاول الطلاب بجهد كاف في الأجزاء الصعبة

Aşıları almak için benimle buluşacak olan  kabile üyesini arıyoruz.

‫نبحث عن شيخ قبيلة‬ ‫يُفترض به أن يقابلني لأخذ اللقاحات.‬

Ne var ki bunu anlamak için yaş almak gerekiyor.

لكن لتتعلّم ذلك، يجب أن تكبر.

İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.

ذهبت إلى المسرح في وقت مبكر جدا كي أجد مقعدا جيدا.

Ziyafetten önce yeni bir kravat almak için zamanım yok.

ليس لدي الوقت لشراء ربطة عنق جديدة قبل الوليمة.

O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.

يريد شراء عقد لؤلؤ لزوجته.

İhtiyacımız olan her şeyi almak için yeterli paramız yok.

لا نملك من المال ما يكفي لشراء كل ما نحتاج.

Fadıl, Leyla'nın parasını bir ev satın almak için kullandı.

استعمل فاضل مال ليلى لشراء منزل.

Kendi can güvenliğini garantiye almak için bunları kasıtlı olarak yapar.

‫قد تكون هذه حركة متعمدة في سبيل‬ ‫أمانهم ونجاتهم.‬

Herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

ولا يتقبل الجميع تناول أدوية لعلاج أمراضهم النفسية.

İlk yaptığım iş eski 55 çalışandan dördünü işe almak oldu.

كان أول ما فعلته هو أن عينت أربعة أشخاص من الخمسة وخمسين شخصًا الأصليين.

Bu da her gece 20.000'den fazla kalori almak demek.

‫هذا يعني أكل أكثر‬ ‫من 20 ألف سعرة حرارية كل ليلة.‬

Panzehiri güvenli şekilde almak için doğuya gitmeli ve hızlıca ilerlemeliyiz.

‫لذا سنحتاج للتوجه نحو الشرق ‬ ‫والتحرك بسرعة للوصول إلى الترياق،‬ ‫واستخراجه بسلام.‬

O ve takipçileri ertesi yıl tahtı geri almak için döndüklerinde,

عندما عاد هو وأتباعه في العام التالي لاستعادة العرش ،

ön taraftan parçalanmak ve basınç altına almak Kuşatılmış Rus müttefikleri.

لسحق من خلال الجبهة، وتخفيف الضغط من الحليف الروسي المحاصر بهم.

Kimse bu insanları yasa dışı uyuşturucu ticaretinde rol almak için zorlamadı

لم يجبر أحد هذه المناطق أن تلعب دورا في بيع المخدرات غير الشرعي،

Yüreklendirici sözler ediyor ve askerleri savaş pozisyonu almak üzere hazırlamalarını emrediyor.

دعمهم معنويا وأمرهم بإعداد الرجال للمعركة

3) Ve ordusu dinlenir dinlenmez, Galyalı birliklerin bağlılığını güvence altına almak.

3) وبمجرد إراحة قواته تحرك بسرعة لتأمين ولاء القبائل الغالية

Soult'un Napolyon ile ilişkisi mükemmeldi ve İmparator sık ​​sık tavsiye almak

كانت علاقة سولت مع نابليون ممتازة ، وكثيرًا ما لجأ الإمبراطور إليه لطلب

- Bunu almalısın.
- Bunu almak zorundasın.
- Bunu alman gerekiyor.
- Bunu alman lazım.

عليك أن تأخذ هذا.

Ama bu seviyede tedbir almak her zaman hepimiz için mümkün olmuyor.

لكن المواصلة على هذا المستوى من الحذر طوال الوقت ليس ممكنًا فعلًا لأغلبنا.