Translation of "öyle" in Arabic

0.782 sec.

Examples of using "öyle" in a sentence and their arabic translations:

- Öyle söyleme.
- Öyle konuşma.

لا تقل ذلك.

- Öyle olduğunu sanmıyorum.
- Öyle düşünmüyorum.

لا أظن ذلك.

- Ben öyle düşünüyorum.
- Sanırım öyle.

- أعتقد ذلك.
- أظن ذلك.

- Öyle düşünmüyorum.
- Bence öyle değil.

- لا أعتقد ذلك.
- لا أظن ذلك.

- Öyle olduğunu umuyorum.
- Öyle umuyorum.

آمل ذلك.

"Aynen öyle!"

قلت: "نعم، بالضبط!"

Öyle değil.

ولكنها ليست كذلك.

Öyle değildi.

لم يكن الأمر كذلك.

Öyle olabilir.

ربما كان كذلك.

Hâlâ öyle.

ولا تزال.

Bence öyle.

فأنا كذلك.

Öyle yapmalıydın.

كان عليك فعل ذلك.

Öyle umuyorum.

آمُلُ ذلك.

Öyle mi?

- أكذلك؟
- أهكذا؟

Öyle olsun!

- فليكن!
- فليكن الأمر كذلك!
- فليكن إذن!

Peki, öyle değil.

حسنا، هذا ليس صحيح.

Sebebi öyle olması.

فالسبب أنه كذلك فعلًا،

Bize öyle gelmiyor

لا يجعلنا نشعر أنه كذلك،

Sadece öyle davranıyordum.

وكنت فقط أتظاهر.

Ama öyle değil.

لم أشعر به أبدًا.

Gerçekten öyle oluyor.

وهذا يحدث تماماً.

öyle mi yani?

هل هذا صحيح؟

Öyle değil midir?

أليس كذلك؟

Öyle umut edelim!

من فمك إلى باب السماء!

Öyle düşünüyor musun?

أتعتقد ذلك؟

öyle heyecanlılar ve geleceğe öyle umutla bakıyorlar ki.

إنهن في غاية الحماسة ولديهن آمال حول المستقبل

- Bu mutlaka öyle değil.
- Öyle olması şart değil.

ليس بالضرورة.

Öyle bir şey yok

لا شيء يُضاهي ذلك

Ben kendimi öyle hissettim.

شعرتُ مثل ذلك.

Hiç de öyle değil.

ليس صحيحًا تمامًا.

Çünkü ben öyle yorumluyorum.

لأنني سأفسرها بتلك.

Ben de öyle yaptım.

وهذا ما فعلته.

Ama ben öyle yapmayacağım.

ولكنني لن أقوم بذلك الأمر.

Alan: Evet öyle (Gülüşme)

الان : أجل إنه كذلك (ضحك)

Öyle büyük bir acı

هذا ألم كبير

Size öyle söylemedim mi?

- ألم أقل لك؟
- ألم أقل لك ذلك؟

Çoğu insan, öyle düşünüyor.

يعتقد الكثيرون ذلك.

- Böyle konuşma.
- Öyle konuşma.

- لا تقل ذلك.
- لا تتكلم هكذا.

Öyle bir şey söylemeyin.

- لا تقل شيئاً مثل ذلك.
- لا تقل شيئاً كهذا.

"Hazır mısın?" "Sanırım öyle."

- «هل أنت جاهز؟» «أعتقد.»
- «هل أنت جاهزة؟» «أعتقد.»

Bana kendiniz öyle söylediniz.

أخبرتني ذلك بنفسك.

Öyle korkmana gerek yok.

عليك عدم الخوف.

Annem öyle olmamı istemedi.

أمي لا تريدني أن أكون هكذا.

Ama bu hiç öyle değil.

لكن الأمر لم يكن كذلك

Fakat bütün kültürler öyle değil.

ولكن ليست كل الثقافات كذلك.

çünkü öğrencilerimle konuşurken öyle giyinirdim.

لأنه ذلك ما كنت أرتدي حين أقابل طلابي.

Belki de öyle olduğunu düşündüm.

أو هذا ما ظننت.

Biz öyle bir vadideyiz ki.

نحن في الوادي.

Oysa kaba olmak öyle değil.

بطريقة ما لا تبدو سوى مجرد وقاحة.

Öyle sanıyorum ki bunun sebebi

اعتقد أن هذا حدث

İnanın ben de öyle düşünüyorum.

صدقوني، أنا أفكر في الأمر ذاته أيضًا.

Hayır, hiç de öyle değil.

لا، ليس على الإطلاق.

Ben ise öyle olduğunu düşünmüyorum.

ولا أعتقد هذا.

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

ولكن هكذا رأتني هوليوود،

Günümüzde de sanki hala öyle

لا يزال مثل اليوم

Hayat da öyle değil mi

الحياة ليست هكذا

Olur mu hiç öyle şey

حسنا لا يوجد شيء من هذا القبيل

Dans edebilirsin, öyle değil mi?

أنتَ يمكنك الرقص, أليس كذلك؟

Öyle bir şeyi nasıl unutabilirim?

كيف لي أن أنسى شيئا كهذا؟

Ama orada öyle biri olmayacak.

لكن لن يكون هناك شخص بهذا الاسم.

Onun arkadaşıyım ve öyle kalacağım.

أنا صديقه و سأبقى كذلك.

Evet. Ben de öyle düşünüyorum.

نعم، أظن ذلك أيضاً.

- Öyle mi?
- Hem de nasıl?

فعلاً!

O her zaman öyle değildi.

- لم يكُن دوما هكذا.
- هو لم يكن دائما هكذا.

İşler yine de iyiydi, öyle sanıyordum.

ظننتُ أن كل شيء على ما يرام بالرغم من ذلك.

Eğer öyle yapacaksanız, soru almaya hazırsınız.

لو ستقوم بذلك، فأنت جاهز لطرح طلبك.

Ve ben hiç bilmiyorum öyle işler.

ولكني لا أعرف تلك الأعمال أبداً.

Ama hiç öyle toplantı gibi değil,

لكنه ليس مثل الاجتماع على الإطلاق،

Olanları anlattım ve bana: "Demek öyle.

أخبرتها فقالت: "أجل.

Sonra öyle bir an var ki,

في لحظة تتحول تلك الطيور

Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...

‫يعج بالمخلوقات العجيبة...‬

Birleşik Devletler istemiyor. İngiltere de öyle.

لكنّ "الولايات المتحدة" و"بريطانيا" لا تريدان ذلك.

Ama bu adam için öyle diyemeyiz.

‫ولكن ليس هذا الرجل.‬

Ama haklı öyle bir kandırıyor ki

لكنه يخدع بحق

Neden! hala daha öyle değil mi

لماذا ا! لا يزال أليس كذلك؟

Hala daha öyle değil mi sanki

أليس الأمر كذلك؟

öyle programlara falan para vermeyiz yani

نحن لا نعطي المال لمثل هذه البرامج أو شيء من هذا

Yav he he sen öyle san

Yav انه يعتقد ذلك

Virüs gelince nasılda koşarak kaçtılar öyle

كيف تم تشغيلها وتشغيلها عندما جاء الفيروس

Ciğerlere öyle bir etki yapıyor ki

له مثل هذا التأثير على الرئتين

Çünkü öyle görünüyor ki bence değil.

لأنه ووفقاً لما هو قائم، لا أعتقد في إمكانية حدوث ذلك.

Öyle büyük ekonomik sıkıntım da yok.

وليست لدي ضغوط مالية كبيرة.

Ona öyle bir şeyi yaptıran nedir?

- ما الذي حملها على فعل شيء كهذا؟
- ما الذي جعلها تفعل ذلك؟

Niçin öyle bir şey hakkında kızgın?

- لماذا هو غاضب بسبب شيء مثل ذلك؟
- لمَ هو غاضب على شيء مثل هذا؟

Bu yer geniş, öyle değil mi?

هذا المكان كبير، أليس كذلك؟

Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.

مممم...أظن ذلك أيضاً.

Ve hayatımı değiştiren olaylar öyle başladı.

وهكذا بدأت الأحداث التي غيرت حياتي.

Ne kadar da mutlu gözüküyorsun öyle.

كم تبدو سعيدا هكذا

Öyle ya da böyle, Tom'u bulacağız.

بطريقة أو بأخرى سنجد توم.

Tom'un öyle bir şey yapmayacağından eminim.

متأكد أن توم لن يفعل شيئا كهذا.

Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir diyenler olacak.

سيقولون لا يُزرع الورد هكذا بل هكذا،

Geçmiş nasılsa geleceğin de öyle olmasını bekliyoruz,

نحن نتوقع أن يكون المستقبل كما كان الماضي.

çünkü hepimiz cevabını biliyoruz, öyle değil mi?

لأننا نعرف الأجابة عن هذا السؤال أليس كذلك؟

Şimdi de galiba öyle zorunluluk tam bilmiyorum.

الآن أعتقد أنني لا أعرف بالضبط ما يجب القيام به.

Bana öyle geliyor ki nerede boy gösteriyorsak

أعتقد أنه أينما نكون

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri

‫عندما تُرجع رأسها للخلف هكذا وتتلوى،‬