Translation of "öyle" in Chinese

0.015 sec.

Examples of using "öyle" in a sentence and their chinese translations:

- Öyle söyleme.
- Öyle konuşma.

别说这个。

- Ben öyle düşünüyorum.
- Sanırım öyle.

我想是這樣的。

- Öyle olduğunu umuyorum.
- Öyle umuyorum.

我希望如此。

Öyle konuşma.

不要这样说。

Öyle yapmalıydın.

你本應該這樣做的。

Öyle mi?

是吗?

Öyle olsun!

阿們!

Öyle çalışmam.

我不像那樣工作。

Öyle söylemedin.

你以前不是這樣說的。

Öyle umalım.

咱们希望是这样。

Öyle söyleme.

别说这个。

- Ben de öyle düşünüyorum.
- Bence de öyle.

我也是这样想的。

Herkes öyle düşünüyor.

大家都是這樣認為的。

Niçin öyle ketumlaşıyorsun?

你為什麼這麼神秘?

Öyle demek istemedim.

我沒有那個意思。

Öyle düşünmekte haklısın.

你這樣的想法是對的。

Öyle olduğunu sanmıyordu.

她不這麼想。

Öyle çocuksu olmayın.

不要那么幼稚。

Beni öyle korkutma!

别这样吓我吧!

Öyle yapmaya hazırlanıyoruz.

我们准备去做。

Ona öyle deme.

不要这么叫他!

Öyle düşünmüyor musun?

你不这么认为吗?

Öyle olduğunu düşünmüyoruz.

我们不这样认为。

O öyle değildi.

他以前不是那样。

Eğer öyle olabilseydim...

如果我可以像那樣的話...

Öyle söylemek güvenlidir.

這麼說是安全的。

Tom öyle düşünmüyor.

汤姆可不这么认为。

Öyle yorgunum ki!

我好累啊。

Öyle davranılmayacağını bilecek yaştasın.

你夠大了知道不要那樣做。

Size öyle söylemedim mi?

我不是告訴過你了嗎?

Korkarım ki öyle değil.

恐怕不行。

Ne ona öyle yaptırdı?

为什么她要做这种事情呢?

Sen benimle öyle konuşma.

你別⋯⋯別這樣和我說話。

Çoğu insan, öyle düşünüyor.

大部分的人是這麼想的。

Lütfen bana öyle bakma.

請不要那樣看我。

Birkaç kişi öyle düşünüyor.

很少人这么认为。

Hayır, öyle olduğunu sanmıyorum.

不,我不這麼認為。

Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.

絕對不可能這樣做的。

Kim öyle dediyse yanlış.

- 谁这么说说得不对。
- 不管谁说,这个不对。

Yok öyle bir şey.

他不存在。

- Böyle konuşma.
- Öyle konuşma.

- 別這樣說話。
- 不要这样说。

Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın.

你最好不要和那样的男人们交往。

O asla öyle söylemedi.

他從來沒說過那個。

Tom genellikle öyle giyinmez.

湯姆平時不那樣穿衣服。

Ben öyle olmadığını umuyorum.

我希望事情並非如此。

Büyükannem bana öyle söyledi.

我奶奶也告诉了我这样。

Onun öyle söylemesi gerektiği tuhaf.

他这么说很奇怪。

O da öyle işte, takma.

他就是那种人,别理他。

Öyle haksız bir öneriyi reddetmeliydin.

你本该拒绝一个那么不公平的提议。

Evet, ben de öyle düşünüyorum.

是的,我也那麼認為。

Gerçek bir bilimci öyle düşünmez.

一个正确的科学家不会那样想。

Tom öyle düşünüyor gibi görünmüyor.

汤姆似乎不这么认为。

Evet. Ben de öyle düşünüyorum.

是。我也是这么想的。

O öyle yerlere pek gitmez.

她很少去像那样的地方。

Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?

你們為什麼這麼生氣?

- O olduğu gibidir.
- Aynen öyle.

是这样的。

Tekrar öyle bir şey yapma.

不要再做那樣的事情了。

Öyle bir şey yapmış olamaz.

他不可能做那種事。

- Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.
- Öyle bir insana ödünç para vermemeliydin.

你不應該借錢給這樣的人。

"O haklı mı?" "Ben öyle düşünmüyorum."

"他是對的嗎?" "我不這麼認為。"

"Bunlar senin arabaların mı?" "Evet, öyle."

“这些车是你的吗?”“是的,是我的。”

Gerçek bir bilim adamı öyle düşünmezdi.

一个正确的科学家不会那样想。

Hayır, ben öyle değilim; sensin o!

不,我不是!你才是!

Yanlış değil ama nadiren öyle yazılır.

写的没错,不过很少那么说。

- Patron sensin.
- Sen öyle diyorsan öyledir.

服了你了。

Öyle kaba olduğum için özür dilerim.

對不起,我太無理了。

Onun neden öyle söylediğini öğrenmek istiyorum.

我很想找出她为什么这么说的原因。

O niçin öyle bir şey yaptı?

为什么他会做这样的事呢?

Öyle olsa bile, Dünya hareket ediyor!

就算这样地球也照样转!

- Niçin acele ediyorsun?
- Niçin öyle acele ediyorsun?

- 你怎麼這麼匆匆忙忙的?
- 你怎么这么要紧哪!

Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.

他有充分的理由這樣做。

Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.

真奇怪,他竟然被安排入住這種廉價酒店。

Öyle adamlarla iş birliği yapmasan iyi olur.

你最好不要和那样的男人们交往。

Onunla öyle bir yerde karşılaşmayı asla ummadım.

我想也沒有想過會在這樣的地方踫到她。

O, öyle yaparken hiç vicdan azabı çekmedi.

他这么做,没有任何不安。

Görünen o ki, ekonomik sağlığımız da öyle.

事实证明,我们的经济健康状况也是如此。

- Nasıl istersen öyle yap.
- İstediğiniz gibi yapın.

你想怎么做就怎么做。

"O da geliyor mu?" "Umarım öyle olur."

“她也会来吗?” “我希望是这样。”

Bana öyle geliyor ki tren geç kaldı.

好象火车晚点了。

Carol çok sıkı çalışıyor. Henry de öyle.

卡羅非常用功,亨利也是。

Bob öyle hoş birisidir ki herkes ondan hoşlanır.

鲍勃是个很好的人,大家都很喜欢他。

"Onlar tekrar grev yapacaklar mı?" "Korkarım ki öyle."

「他們又要罷工了嗎?」「恐怕是的。」

Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?

你怎麼這麼晚才來看我們?

Öyle görünüyor ki kızlar bilimle daha da ilgili hâle geliyorlar.

女孩子们似乎对科学表现出越来越大的兴趣。

- Bu benim CD, öyle değil mi?
- Bu CD benim, değil mi?

這是我的CD,不是嗎?

Bence o kadar büyük bir bifteği öyle hızlı yedikten sonra çoktan doymuşsundur.

我觉得吃完那块大牛排你就饱了。

Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.

汤姆总是说话声音太小,我几乎听不懂他在说什么。