Examples of using "Voluntad" in a sentence and their turkish translations:
ve iyi bir siyasi azimle
Benim güçlü bir iradem var.
Cesaretim ve güçlü bir iradem var.
O, güçlü bir iradeye sahiptir.
Çok iraden var.
Senin güçlü bir iraden var.
Tom, onu onun iradesine karşı yaptı.
sürpriz unsuru ile vurma yeteneği verdi .
O, onu iradesine karşı yaptı.
Tom yaşama isteğini kaybetti.
Oraya kendi irademle gittim.
Maria istemeyerek evlendi.
Onunla kendi isteğiyle evlenmedi.
Onu kendi irademe karşı yaptım.
Güçlü bir adam yolsuzluğa tabi olamaz.
- İşi rızası olmadan yaptı.
- İşi zorlamayla yaptı.
İşi rızam olmadan yaptım.
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
O demir iradeli bir adam.
Qutuz gururlu ve iradeli bir liderdi
Biz tiranın isteğine boyun eğmeyeceğiz.
İstemeyerek uyuşturucuyu almak zorunda kaldım.
Onunla zorla evlendim.
Hiç kimse seni iradene karşı bir şey yapman için zorlayamaz.
- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.
Önyargılarımızı irade gücü ile etkin bir şekilde azaltabiliriz.
Tereddütten uzak, isteyerek bana yardım etmeyi önerdi.
Babasının rızası dışında evlendi.
Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Hangisi daha önemli, irade mi yoksa bir hedefe ulaşmak için yol mu?
Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.
Yasalarda yazanlar, insanların kafalarına göre hareket etmelerine engel olamıyor.
Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.
Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.