Translation of "Toda" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Toda" in a sentence and their turkish translations:

- Tienes toda la razón.
- Tiene toda la razón.

Kesinlikle haklısın.

Aprovecha toda oportunidad

aynı yönde ilerlediğini

toda mi verdad,

Hepsinin gerçeğini.

- Lloré toda la noche.
- Estuve llorando toda la noche.

- Ben bütün gece boyunca ağladım.
- Bütün gece ağladım.

- Ha nevado toda la noche.
- Ha estado nevando toda la noche.
- Estuvo nevando toda la noche.

Bütün gece kar yağıyordu.

- Ella perdió toda la esperanza.
- Ella ha perdido toda esperanza.

O tüm umudunu kaybetti.

- Siguieron platicando toda la noche.
- Ellos conversaron toda la noche.

Bütün gece konuşmaya devam ettiler.

- ¿Estuviste levantado toda la noche?
- ¿Estuvisteis toda la noche levantadas?

Bütün gece uyumadın mı?

- ¿Llovió toda la noche?
- ¿Ha llovido durante toda la noche?

Yağmur bütün gece mi yağdı?

A toda su vida,

kariyerlerinden, toptan hayatlarından

toda aceitosa, gordita, conspicua.

aşırı kibar, tombul ve göze çarpan bir çocuktum

Llevó toda la tarde.

O bütün akşam sürdü.

Hablamos con toda franqueza.

Biz oldukça samimi olarak konuştuk.

Tiene toda la razón.

Tamamen haklısın.

Trabajé toda la noche.

- Ben bütün gece çalıştım.
- Bütün gece çalıştım.

Festejamos toda la noche.

Bütün gece boyunca kutlama yaptık.

Tienes toda la razón.

Kesinlikle doğrusun.

Bailé toda la noche.

Bütün gece boyunca dans ettim.

Bailamos toda la noche.

Tüm gece boyunca dans ettik.

Lloré toda la noche.

Ben bütün gece boyunca ağladım.

Aprecio toda tu ayuda.

Tüm yardımınızı takdir ediyorum.

Tomamos toda la noche.

Bütün gece içtik.

Trabajé toda esta semana.

Tüm bu hafta çalıştım.

¡Bailemos toda la noche!

Bütün gece dans edelim.

Conduje toda la noche.

Bütün gece araba sürdüm.

Tenías toda la razón.

Tamamen haklıydın.

Llovió toda la noche.

Tüm gece boyunca yağmur yağdı.

Viajé por toda España.

Ben bütün İspanya'yı dolaştım.

Follaron toda la noche.

Bütün gece boyunca düzüştüler.

Tom perdió toda esperanza.

Tom ümidini yitirdi.

Tom exploró toda posibilidad.

Tom her olasılığı araştırdı.

Viajamos por toda Australia.

Biz Avustralya'yı dolaştık.

- Trasnoché.
- Estuve despierto toda la noche.
- Estuve despierta toda la noche.

Ben bütün gece yatmadım.

- Llovió toda la semana pasada.
- Estuvo lloviendo toda la semana pasada.

Bütün geçen hafta yağmur yağdı.

- Hicieron una película de toda la ceremonia.
- Filmaron toda la ceremonia.

Onlar tüm töreni filme çektiler.

- Ha nevado toda la noche.
- Ha estado nevando toda la noche.

Gece boyunca kar yağdı.

- Debes estudiar durante toda la vida.
- Debes estudiar toda tu vida.

Hayatın boyunca çalışmak zorundasın.

- Toda la fruta se puso mala.
- Toda la fruta se estropeó.

Bütün meyveler kötü gitti.

- Ha vivido allí toda su vida.
- Él vivió allí durante toda su vida.
- Él vivió allá toda su vida.

- Bütün ömrü boyunca orada yaşadı.
- Ömrü orada geçti.

- Con toda la emoción, olvidé comer.
- De toda la emoción, olvidé comer.

Tüm heyecanla yemek yemeyi unuttum.

En toda esta franja etaria,

Tüm bu yaş aralıklarından insanlar,

Para descubrir toda su órbita.

tüm yörüngeyi anlamaya koyuldular.

Apagones en toda la ciudad,

şehir genelinde elektrik kesintisi,

Sino de toda la humanidad.

bütün insanlığın atası olarak görmek.

Acabando con toda mi ambición.

azmimi baltalıyor.

Se dispersaron por toda Anatolia.

Anadolu'nun dört bir yanına dağıldılar

toda el agua se evaporará

bütün su buharlaşacak

Toda la tripulación fue salvada.

Tüm mürettebat kurtarıldı.

Tom trabajó toda la noche.

Tom bütün gece çalıştı.

Debo salvarla a toda costa.

Ne pahasına olursa olsun onu kurtarmalıyım.

Se derramó toda la leche.

Sütün hepsi döküldü.

Toda regla tiene su excepción.

Her kuralın bir istisnası vardır.

Toda rosa tiene su espina.

Her gülün dikeni vardır.

El hombre perdió toda esperanza.

- Adam bütün umudunu yitirmişti.
- Adam bütün ümidini kaybetmişti.

Él viajó por toda Europa.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Tom gastó toda su agua.

Tom bütün suyunu tüketti.

Comemos toda clase de comidas.

Biz birçok çeşit yiyecek yeriz.

Toda la Tierra estaba impactada.

Tüm dünya şok oldu.

Tom lloró toda la noche.

Tom bütün gece boyunca bağırdı.

Ella lloró toda la noche.

Bütün gece ağladı.

Permaneció pobre toda su vida.

- O, bütün hayatı boyunca fakir kaldı.
- Ömrü boyunca fakirliği bitmedi.

Llovió durante toda la reunión.

Tüm toplantı boyunca yağmur yağdı.

Ella trabaja toda la noche.

O, bütün gece çalışır.

Él corrió a toda velocidad

O tam hızda koştu.

La habitación estaba toda desorganizada.

Oda tamamen darmadağınıktı.

Ella trabajó toda la noche.

O, gece boyunca çalıştı.

Estuvo lloviendo toda la tarde.

Bütün öğleden sonra boyunca yağmur yağdı.

Ellos bailaron toda la noche.

Onlar bütün gece boyunca dans etti.

Toda regla tiene sus excepciones.

Her kural için istisnalar vardır.

Sí. Tiene toda la razón.

Evet. Çok haklısın.

Toda la nación quiere paz.

Bütün ulus barış istiyor.

¡Vamos, cuéntanos toda la historia!

Hadi, bize bütün hikayeyi anlat.

Vivió aquí toda su vida.

O tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

Él trabaja toda la noche.

O bütün gece çalışır.

No tenemos toda la tarde.

Bütün günü bununla harcayamayız.

Él había perdido toda esperanza.

Tüm ümidini kaybetti.

A toda Cuba le gusta.

Küba'daki herkes onu sever.

Debemos trabajar toda una vida.

Yaşadığımız sürece çalışmak zorundayız.

Toda la banda está aquí.

Çetenin hepsi burada.

Estoy trabajando a toda máquina.

Ben tam gaz çalışıyorum.

Leo toda clase de libros.

- Her tip kitabı okurum.
- Her tür kitabı okudum.

Seguí trabajando toda la mañana.

Bütün sabah çalışmaya devam ettim.

Toda mi tarea está hecha.

Bütün ödevlerim tamam.

Esto está a toda madre.

Bu feci soğuk.

Hemos gastado toda la crema.

Kremimiz bitti.

Toda religión prohíbe el asesinato.

Her din cinayeti yasaklar.

He viajado por toda Europa.

Avrupa'nın her yerinde bulundum.