Examples of using "Perdido" in a sentence and their turkish translations:
Kayıp mı oldunuz?
Kayıp mısın?
Affedersiniz, ben kayboldum.
- Kaybettin.
- Sen kaybettin.
Kayboldum.
Kayboldunuz.
Ben kayboldum!
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
- Anahtarımı kaybettim.
- Benim anahtarımı kaybettim.
- Ben anahtarımı kaybettim.
…ama kaybolmuştum.
Kayıp yavru.
Hepiniz kayıp mısınız?
Tom kaybolmuş görünüyordu.
Kendimi kaybetmiş hissediyorum.
Ne kadar kaybettim?
Tom kayıptı.
Onu kaybettim.
Kayboldun mu?
Zayıfladın mı?
Sen kaybettin.
entonasyonlarını kaybettiler,
Anahtarlarımı kaybettim.
- Son zamanlarda kilo kaybettim.
- Son zamanlarda kilo verdim.
Ben şemsiyemi kaybettim.
Tom kaybolmuş gibi görünüyor.
Kaybolmuş gibi görünüyorum.
Kaybolmuş hissediyorum.
Benim anahtarımı kaybettim.
- Kol saatimi kaybettim.
- Saatimi kaybettim.
Cep telefonumu kaybettim.
Ne kaçırdık?
Bagajımı kaybettim.
Bir diş dolgum düştü.
Motivasyonumu kaybettim.
Dolma kalemimi kaybettim.
Çok kan kaybettin.
Benim gözlüğümü kaybettim.
Trenimi kaçırdım.
Çantamı kaybettim.
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
Onlar çok şey kaybetti.
Onu kaybetmiş olmalıyım.
Dolma kalemimi kaybettim.
Biraz kilo vermiş olmalıyım.
Biz şemsiyelerimizi kaybettik.
Kayboldun, değil mi?
Çok kaybetmedik.
Üç kilo verdim.
Cüzdanımı kaybettim.
Teması kaybettik.
Bir çocuk kayıp.
Tom zayıfladı.
- Delirdin mi?
- Çıldırdın mı sen?
- Aklını mı kaçırdın?
Onun kayıp olduğunu rapor ettik.
Tom çok kan kaybetti, ama bilincini kaybetmedi.
Biletimi kaybettim.
- Cüzdanımı kaybettim.
- Ben cüzdanımı kaybettim.
Sen gerçekten ümitsizsin.
- O, uçağı kaçırmış olabilir.
- Uçağı kaçırmış olabilir.
Biz otobüsü kaçırmış olabiliriz.
Batı her şeyi kaybetti mi?
Bütün paramı kaybettim.
Biz onu gözden kaybettik.
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
- Dereyi görmeden paçaları sıvama.
- Son kozu oynamadan önce her şey bitmiş sayılmaz.
Onurunu kaybetti.
Kalabalıkta kayboldum.
Hiç kilo vermedim.
Ben arkadaşlarımı kaybettim.
- Cep telefonumu bile kaybettim!
- Cep telefonumu bile yitirdim!
Avrupa, ruhunu kaybetti mi?
Tom'un kaybolduğunu sandım.
Ben kaybolduğunu düşündüm.
Tüm ümidini kaybetti.
- O bir sürü şey kaybetti.
- Çok şey kaybetti.
Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
- Üzgünüm sinirlendim.
- Sinirlendiğim için üzgünüm.
Kaybolmadın, değil mi?
O, şemsiyesini kaybetti.
Yeni dolma kalemimi kaybettim.
Kaybolan zamanı telafi ettim.
Dinsel inancımı yitirdim.
Nasıl bu kadar kilo verdin?
Tüm özgüvenimi kaybettim.
Sadece çok kaybolmuş hissediyorum.
Kayboldum. Lütfen bana yardım edebilir miydiniz?
Yolumuzu kaybettik gibi görünüyor.