Translation of "Timbre" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Timbre" in a sentence and their turkish translations:

- Están tocando el timbre.
- Están llamando al timbre.

Onlar kapı zilini çalıyorlar.

Toqué el timbre.

Kapı zilini çaldım.

Suena el timbre.

Kapı zili çalıyor.

Tom tocó el timbre.

Tom kapı zilini çaldı.

Él tocó el timbre.

O, kapı zilini çaldı.

Oí el timbre sonar.

Ben zilin çaldığını duydum.

Están llamando al timbre.

Birisi kapı zilini çalıyor.

¿No escuchaste el timbre?

Kapı zilini duymadın mı?

Toqué el timbre y esperé.

Zili çaldım ve bekledim.

Llamé al timbre seis veces.

Zili altı kez çaldım.

Sonó el timbre de la puerta.

- Kapı çaldı.
- Kapı zili çaldı.

¿Oíste a alguien tocar el timbre?

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

Haz sonar el timbre cuando me requieras.

Beni istediğiniz zaman zili çalın.

Tocó insistentemente el timbre de mi casa.

O ısrarla evimin kapı zilini çaldı.

En cuanto oyó el timbre, contestó el teléfono.

O, zilin çaldığını duyar duymaz telefona cevap verdi.

- ¿Es eso un timbre?
- ¿Es eso un anillo?

O bir yüzük mü?

Abra usted la puerta están llamando el timbre.

Kapıyı aç. Onlar zili çalıyorlar.

Tom tocó el timbre un par de veces más.

Tom kapı zilini birkaç kez daha çaldı.

Vino cinco minutos después de que el timbre sonó.

Zil çaldıktan beş dakika sonra geldi.

Tom llegó a la puerta y tocó el timbre.

Tom kapıya geldi ve zili çaldı.

Justo al terminar el profesor la clase, el timbre sonó.

Öğretmen dersi bitirdikten hemen sonra zil çaldı.

Vino cinco minutos después de que el timbre hubiera sonado.

Zil çaldıktan beş dakika sonra geldi.

- Han llamado a la puerta.
- Sonó el timbre de la puerta.

Kapı çaldı.

Sami estaba a punto de pulsar el timbre de la puerta.

Sami kapı ziline basmak üzereydi.

Tom estaba a punto de tomar un baño cuando sonó el timbre.

Kapı zili çaldığında Tom bir banyo yapmak üzereydi.

El profesor entró en el aula inmediatamente después de que sonara el timbre.

Öğretmen zil çaldıktan hemen sonra sınıfa girdi.