Translation of "Taro" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Taro" in a sentence and their turkish translations:

"¿Quién es más joven, Hanako o Taro?" "Taro."

"Kim daha genç, Hanako mu yoksa Taro mu?""Taro."

- Taro, ¿Puedes ayudarme?
- ¿Me echas la mano, Taro?

Bir el atar mısın Taro?

Taro, ¿Puedes ayudarme?

Taro, sen bana yardım edebilir misin?

Por favor, llámame Taro.

- Beni lütfen Taro diye çağır.
- Bana Taro de lütfen.

Taro habla inglés, ¿no?

Taro İngilizce konuşur, değil mi?

Eso lo escribió Taro Akagawa.

O, Taro Akagawa tarafından yazılmış.

¿Cuáles son los de Taro?

Hangileri Taro'nunki?

Me puedes llamar sencillamente Taro.

Bana sadece Taro diyebilirsin.

Taro se enfada muy rápidamente.

Taro, oldukça hızlı bir şekilde kızıyor.

Taro no siempre está aquí.

Taro her zaman burada değil.

Taro murió dos años atrás.

Taro iki yıl önce öldü.

Está más ocupado que Taro.

O Taro'dan daha meşguldür.

Es el hermano de Taro.

- O, Taro'nun erkek kardeşi.
- O,Taro'nun erkek kardeşidir.

Taro murió hace dos años.

Taro iki yıl önce öldü.

Taro, la cena está lista.

Taro, yemek hazır!

Taro, ve a lavarte los dientes.

Taro, git ve dişlerini fırçala.

Él es más famoso que Taro.

O, Taro'dan daha ünlüdür.

Taro habla inglés mejor que yo.

Taro benden daha iyi İngilizce konuşur.

Él está más ocupado que Taro.

O, Taro'dan daha meşguldür.

Ayer jugué al tenis con Taro.

Dün Taro ile tenis oynadım.

- Taro compró un automóvil usado la semana pasada.
- Taro compró un auto usado la semana pasada.

Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.

Taro retiró diez mil yenes del banco.

Taro bankadan 10.000 yen çekti.

Taro lleva viviendo diez años en Obihiro.

Taro, 10 yıldır Obihiro'da yaşıyor.

¿Quién es más alto, Ken o Taro?

- Kim daha uzun boylu, Ken mi yoksa Taro mu?
- Kim daha uzun, Ken mi yoksa Taro mu?

Eligieron a Taro como capitán del equipo.

Taro'yu takımlarının kaptanı seçtiler.

Taro se quedó tres días en Tokio.

- Taro üç gün boyunca Tokyo'da kaldı.
- Taro üç günlüğüne Tokyo'da kaldı.

Conozco a Taro desde hace diez años.

On yıldır Taro'yu tanırım.

Él es el hermano mayor de Taro.

O, Taro'nun ağabeyidir.

¿Por qué Taro puede hablar inglés tan bien?

Taro niçin çok iyi şekilde İngilizce konuşabilmektedir?

Aparte de Taro, Jiro es el más alto.

Taro hariç, Jiro en uzundur.

Taro tenía prisa y se olvidó su cartera.

Taro'nun acelesi vardı ve cüzdanını geride bıraktı.

Taro se concentró en memorizar palabras en inglés.

Taro, İngilizce kelimeleri ezberlemek üzerinde yoğunlaştı.

Nacido en Estados Unidos, Taro habla bien el inglés.

Amerika'da doğduğu için, Taro iyi İngilizce konuşur.