Translation of "Solas" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Solas" in a sentence and their turkish translations:

Déjanos solas.

Bizi yalnız bırak.

Estaré a solas.

Kendi başıma olacağım.

Nunca estaban solas.

Onlar asla yalnız değildi.

- Déjanos solos.
- Déjanos solas.

Bizi yalnız bırak.

¿Podemos hablar a solas?

Yalnız konuşabilir miyiz?

Prefiero comer a solas.

Yalnız yemeyi tercih ederim.

Por supuesto, hay muchas personas que viven solas que no están solas.

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

Mamá y Priya vivían solas.

Annesi ve Priya yalnız yaşıyorlardı.

Me gusta estar a solas.

Kendi başıma olmayı seviyorum.

¿Puedo hablar a solas contigo?

- Seninle yalnız konuşabilir miyim?
- Sizinle yalnız konuşabilir miyim?

Necesito unos minutos a solas.

Birkaç dakika yalnız kalmam gerekiyor.

Debo hablar contigo a solas.

Seninle yalnız konuşmam gerekiyor.

Las desgracias nunca vienen solas.

Aksilikler asla tek başlarına gelmezler.

Todas las personas que están solas, están solas porque tienen miedo de los demás.

- Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
- Yalnız olan her insan başkalarından korktuğu için yalnızdır.

Mujeres caminando solas en la calle

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Me gustaría hablar contigo a solas.

Ben sizinle özel olarak konuşmak istiyorum.

Déjala, necesita unos minutos a solas.

Onu bırak. Onun yalnız birkaç dakikaya ihtiyacı var.

¿Podemos estar un momento a solas?

Bir dakika yalnız olabilir miyiz?

- No estamos solos.
- No estamos solas.

Biz yalnız değiliz.

Quiero hablar con Tom a solas.

Ben Tom'la yalnız konuşmak istiyorum.

¿Puedo hablar a solas con usted?

Sizinle yalnız konuşabilir miyim?

Tengo que hablar contigo a solas.

Seninle yalnız konuşmam gerekiyor.

Déjame hablar con Tom a solas.

Tom'la yalnız konuşmama izin ver.

Necesito hablar con Tom a solas.

Tom'la yalnız konuşmalıyım.

No puedes entrar ahí a solas.

Oraya yalnız giremezsin.

¿Puedo quedarme unos minutos a solas?

Birkaç dakika yalnız kalabilir miyim?

¿Podemos hablar un segundo a solas?

Seninle bir saniye yalnız konuşabilir miyim?

Me gustaría hablar a solas contigo.

Seninle yalnız konuşmak istiyorum.

- Quisiera estar unos minutos a solas con Tom.
- Quisiera quedarme unos minutos a solas con Tom.

Tom ile birkaç dakika yalnız geçirmek istiyorum.

Tom necesita algo de tiempo a solas.

Tom'un yalnız başına zamana ihtiyacı var.

Quisiera un tiempo a solas, por favor.

Ben yalnız biraz zaman istiyorum, lütfen.

Quiero pasar más tiempo a solas contigo.

Seninle daha fazla yalnız zaman geçirmek istiyorum.

¿Puedo hablar contigo a solas un segundo?

Seninle biraz yalnız konuşabilir miyim?

Voy a hablar con él a solas.

Onunla yalnız konuşacağım.

No quiero estar a solas con Tom.

Tom'la yalnız olmak istemiyorum.

Tom y María ahora están a solas.

Tom ve Mary şimdi yalnızlar.

Necesitamos un poco de tiempo a solas.

Yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.

Déjame hablar a solas con Tom, ¿vale?

Tom'la yalnız konuşmama izin ver, tamam mı?

Necesito un poco de tiempo a solas.

Benim yalnız biraz zamana ihtiyacım var.

- ¿Puedo hablar contigo a solas?
- ¿Puedo hablar con vos en privado?
- ¿Puedo hablar con vos a solas?

Sizinle özel olarak konuşabilir miyim?

Solo necesito un minuto a solas con Tom.

Sadece Tom'la yalnız bir dakikaya ihtiyacım var.

Tom dejó a Mary a solas con John.

Tom Mary'yi John ile yalnız bıraktı.

Dile a Tom que me deje a solas.

Tom'a beni yalnız bırakmasını söyle.

- ¿Por qué estáis solas?
- ¿Por qué estás sola?

Niçin yalnızsın?

Y tal vez hacerlas sentir un poco menos solas.

yalnız hissettirmemle ilgili şeylerdir.

- Nunca estaban solos.
- Nunca estaban solas.
- Nunca estuvieron solos.

Onlar asla yalnız değildi.

Ella abrió la carta tan pronto se encontró a solas.

Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.

No creo que pueda pasar seis horas a solas contigo.

Seninle tek başıma altı saat zaman geçireceğimi sanmıyorum.

A veces es genial para pasar un tiempo a solas.

Bazen tek başına biraz zaman harcamak harikadır.

Esas dos cosas solas no llevarán a una igualdad de género.

Fakat bu iki şey bizi cinsiyet eşitliğine ulaştırmazdı.

Donde hay niños, madres solas de pronto para criar los hijos.

Çocuklarla, çocuklarını büyütmek için çalışan bekâr annelerle.

Tom y yo queremos hablar a solas con Mary unos minutos.

Tom ve ben birkaç dakika Mary ile yalnız konuşmak istiyoruz.

Me gustaría estar a solas un momento, si no te importa.

Eğer sakıncası yoksa bir süre yalnız bırakılmak istiyorum.

¿Te importaría si hablo a solas con Tom por un segundo?

Tom'la bir saniye yalnız konuşmamın bir sakıncası var mı?

No creo que pudiera soportar pasar seis horas contigo a solas.

Seninle altı saat yalnız geçirmeye katlanabileceğimi sanmıyorum.

- Me siento sola sin Tom.
- Me siento a solas sin Tom.

- Tom olmadan kendimi yalnız hissediyorum.
- Tomsuz kendimi yalnız hissediyorum.

Cuando consiguió estar a solas con ella, él le pidió una cita.

Onunla bir anlığına yalnız kaldığında, ona çıkma teklif etti.

- No los dejéis solos.
- No los deje solos.
- No las deje solas.

Onları yalnız bırakmayın.

¿Qué te hace pensar que quiero que se me deje a solas?

Yalnız bırakılmak istediğimi sana düşündüren ne?

No he tenido la oportunidad de estar a solas con Tom aún.

Henüz Tom'la yalnız başıma olmak için bir fırsatım olmadı.

A él le gusta pasar un tiempo a solas todos los días.

Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.

El porcentaje de personas que dicen sentirse solas se ha duplicado al 40 %.

yalnız olduğu bilgisini veren insanların oranı iki kat artarak %40'a çıktı.

Tan pronto como Tom estuvo con Mary a solas, le dijo las malas noticias.

Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, ona kötü haberi söyledi.

- ¿Te gusta estar solo?
- ¿Te gusta estar sola?
- ¿Os gusta estar solos?
- ¿Os gusta estar solas?
- ¿Le gusta estar solo?
- ¿Le gusta estar sola?
- ¿Les gusta estar solos?
- ¿Les gusta estar solas?

Yalnız olmayı sever misin?

- ¿No te aburres cuando estás solo?
- ¿No te aburres cuando estás sola?
- ¿No os aburrís cuando estáis solos?
- ¿No os aburrís cuando estáis solas?
- ¿No se aburren cuando están solos?
- ¿No se aburren cuando están solas?
- ¿No se aburre cuando está solo?
- ¿No se aburre cuando está sola?

- Yalnız olduğun zaman sıkılmadın mı?
- Yalnız olduğunda sıkılmaz mısın?

- No volveré a dejarle solo.
- No volveré a dejaros solas.
- No volveré a dejaros solos.
- No volveré a dejarlos solos.
- No volveré a dejarte solo.
- No volveré a dejarte sola.
- No volveré a dejarla sola.

Ben seni asla tekrar yalnız bırakmayacağım.