Translation of "Salario" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Salario" in a sentence and their turkish translations:

Tiene un buen salario.

- O iyi bir aylık kazanıyor.
- Güzel bir maaş alıyor.

Su salario es alto.

Maaşı yüksek.

Cobra un buen salario.

İyi ücret alıyor.

Tom tiene un salario decente.

Tom'un makul bir maaşı vardır.

Él recibe un gran salario.

O, yüksek bir maaş alır.

¿Cuál es el salario mínimo?

Asgari ücret nedir?

Su salario es muy alto.

Onun maaşı çok yüksek.

Ellos demandaron un salario mayor.

Onlar daha yüksek maaş istediler.

Merecés un aumento de salario.

Sen bir maaş zammını hak ediyorsun.

Mi salario es muy bajo.

Benim maaşım çok düşük.

- ¿Cuál es el salario mínimo en Suecia?
- ¿Cuánto es el salario mínimo en Suecia?

İsveç'te asgari ücret nedir?

- ¿Cuánto es el salario mínimo en Georgia?
- ¿Cuál es el salario mínimo en Georgia?

Gürcistan'da en düşük maaş nedir?

¿Estás satisfecho con tu salario actual?

Şu anki maaşından memnun musun?

Mismo salario por el mismo trabajo.

Eşit işe eşit ücret.

Estoy satisfecho con mi salario actual.

Ben şu anki gelirimden memnunum.

Yo estoy contento con mi salario.

Maaşımdan memnunum.

Tom tiene un muy buen salario.

Tom'un çok yeterli maaşı var.

El salario mínimo debería ser abolido.

Asgari ücretin kaldırılması gerekir.

Y el salario los maestros es inferior.

ve öğretmenlere çok daha az ücret veriyorlar.

Se le paga un salario mensual atractivo.

Ona cömert bir aylık maaş ödenir.

Su elevado salario le permite vivir cómodamente.

Onun yüksek maaşı rahat bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

¿Cuál es el salario mínimo en Italia?

İtalya'da asgari ücret nedir?

¿Cuál es el salario mínimo en Turquía?

- Türkiye'de en düşük maaş nedir?
- Türkiye'deki en düşük maaş nedir?

¿Cuál es el salario mínimo en Argentina?

Arjantin'de en düşük maaş nedir?

¿Cuál es el salario mínimo en Irak?

Irak'ta en düşük maaş nedir?

¿Cuál es el salario mínimo en Australia?

Avustralya'da asgari ücret nedir?

Su elevado salario le permitió vivir cómodamente.

Onun yüksek maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağladı.

Tom se quejaba sobre su mal salario.

Tom düşük maaşı hakkında şikâyette bulundu.

- El salario de este mes fue de 200 000 yenes.
- El salario de este mes fue 200.000 yenes.

Bu ayın maaşı 200.000 yen oldu.

Él siempre está quejándose de su bajo salario.

O hep düşük maaşından yakınıyor.

Su salario le permite llevar una vida confortable.

Maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağlar.

¿Cuál es el salario mínimo en tu país?

Ülkenizdeki asgari ücret nedir?

Ella se quejó acerca de mi pequeño salario.

O, benim düşük maaşımdan şikayetçi oldu.

¿Qué vas a hacer con tu primer salario?

İlk maaşınızla ne yapacaksınız?

Su bajo salario no le permite comprarse la casa.

Onun düşük maaşı onun ev satın almasını engeller.

Con su salario no se va a hacer rico.

Maaşıyla zengin olmayacak.

Trabaja duro en la oficina por un salario pequeño.

O küçük bir maaş için ofiste sıkı çalışıyor.

Me las apaño para vivir con un salario bajo.

Küçük bir gelirle geçinebiliyorum.

No había una práctica llamada salario mínimo en ese momento

O dönemlerde asgari ücret diye bir uygulama yok

Pero el salario promedio era algo así como 700 TL

Fakat ortalama ücret 700 TL gibi bir şeydi

Tom pensó que iba a tener un salario más alto.

Tom daha yüksek maaş alacağını düşünüyordu.

Las empresas deben pagar un salario justo a sus empleados.

İşletmelerin çalışanlarına adil bir ücret ödemeleri gerekir.

- ¿Quién te paga el salario?
- ¿Quién te paga el sueldo?

Maaşını kim ödüyor?

- Al menos él va a tener un salario sin tener que trabajar.
- Al menos va a tener un salario sin tener que trabajar.

En azından iş olmadan bir maaşa sahip olacak.

Está aprendiendo francés para que así pueda obtener un mejor salario.

Daha iyi bir maaş alabilmek için Fransızca öğreniyor.

Su salario es muy bajo como para mantener a su familia.

Onun maaşı ailesine bakamayacak kadar çok düşük.

Aun así, el salario de los directores aumenta una y otra vez.

Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.

Ella dejó su trabajo por el mísero salario y la larga jornada.

Acınacak bir maaş ve uzun çalışma saatlerinden dolayı işini bıraktı.

En la película del maestro, hay un maestro que no tiene suficiente salario

öğretmen filminde ise maaşı yetmeyen bir öğretmen var

No creo que muchas personas puedan decir que estén satisfechas con su salario.

Birçok insanın aylığından tatmin olduğunu söyleyebileceğini sanmıyorum.

- El pago es terrible.
- El salario es pésimo.
- La paga es de lo peor.

Ödeme çok kötü.

Desafortunadamente, fue nombrado de Estambul a Anatolia y su salario no es suficiente para vivir en Estambul.

anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

- El sueldo va en función de la edad y la experiencia.
- El salario está fijado según la edad y la experiencia.

Maaş yaş ve deneyime göre tespit edilir.

- Toda persona tiene derecho, sin discriminación alguna, a igual salario por trabajo igual.
- Todos, sin distinción, tienen el derecho de obtener el mismo sueldo por un mismo trabajo.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.