Translation of "Mayor" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Mayor" in a sentence and their turkish translations:

Su hermana mayor es mayor que mi hermano mayor.

Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.

Visualmente mayor

görsel olarak üst düzey

A mayor cantidad de plata, mayor poder corruptor.

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

La mayor lección

Buradan çıkarılacak büyük ders şu,

Soy suficientemente mayor.

Yeterince yaşlıyım.

Tom es mayor.

Tom daha yaşlıdır.

Tomás era mayor.

Tom yaşlıydı.

Eres el mayor.

Sen en yaşlısın.

- Mi hermano mayor tiene bigote.
- Mi hermana mayor tiene bigote.

Ablamın bir bıyığı var.

Tienen mayor eficacia política.

politik etkinlikleri daha üstün.

Una mayor seguridad financiera,

daha güçlü bir ekonomik güvenlik,

mayor será el riesgo.

...risk o kadar artıyor.

Vino el hermano mayor

ağabey fenalık geldi

Es mi mayor sueño.

Bu benim en büyük hayalim.

Soy mayor que tú.

Ben senden daha büyüğüm.

No soy tan mayor.

O kadar da yaşlı değilim.

¿Eres mayor que Tom?

Sen Tom'dan daha yaşlı mısın?

Tengo un hermano mayor.

Bir abim var.

- Obsérvale: debe ser bastante mayor.
- Míralo: debe de ser bastante mayor.

Ona bak: O oldukça yaşlı olmalı.

- Creía que eras más viejo.
- Creía que eras mayor.
- Creía que serías mayor.
- Creía que serías más mayor.

Daha yaşlı olacağını sanıyordum.

Y el propio Estado Mayor, encabezado por el Primer Asistente Mayor General,

Ve Birinci Binbaşı Général başkanlığındaki genelkurmay

- Tu hermano mayor está verdaderamente enojado.
- Su hermano mayor está muy enojado.

Ağabeyin gerçekten kızgın.

- ¿Qué edad tiene tu hijo mayor?
- ¿Cuántos años tiene tu hijo mayor?

Büyük oğlun kaç yaşında?

- Mamá es mayor que papá.
- Mi madre es mayor que mi padre.

Annem babamdan daha yaşlı.

El mayor triunfo de una persona llega después de su mayor decepción.

İnsanın en iyi başarıları en büyük hayal kırıklıklarından sonra gelir.

"La mayor parte del tiempo

''Çoğu zaman

Esa es mi mayor apuesta.

Bu benim en büyük bahisim.

Durante el mayor tiempo posible,

mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım,

La computadora de mayor rendimiento

En yüksek performansı olan bilgisayar

El mayor signo del apocalipsis

kıyametin en büyük alameti olan

mayor parte de su ejército.

.

Tom es mayor que yo.

Tom benden daha yaşlıdır.

Fue el mayor terremoto registrado.

Şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremdi.

Su hija mayor está casada.

Onun büyük kızı evlidir.

Ella es mayor que Tom.

O, Tom'dan daha yaşlıdır.

Tom es mi hermano mayor.

- Tom, benim ağabeyim.
- Tom benim ağabeyim.
- Tom abim.

Mi hermano mayor es profesor.

Benim ağabeyim bir öğretmendir.

¿Cuál es tu mayor proyecto?

En büyük projen nedir?

Eres demasiado mayor para mí.

Benim için çok yaşlısın.

Él es mayor que Tom.

O, Tom'dan daha yaşlıdır.

Mary es mi hermana mayor.

Mary benim ablam.

Ella es mi hermana mayor.

O, benim ablam.

¿Conoces a su hermano mayor?

Onun ağabeyini tanıyor musun?

Mamá es mayor que papá.

Annem babamdan yaşça daha büyük.

Mi hermano mayor sabe conducir.

Ağabeyim araba sürmeyi bilir.

Ken es mayor que Seiko.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Él es mi hermano mayor.

O benim abim.

Ella tiene un hermano mayor.

Onun bir ağabeyi var.

Este hombre mayor es canoso.

Bu ihtiyarın saçları ağarmış.

Soy mucho mayor que tú.

Ben senden çok daha yaşlıyım.

No soy mayor que él.

Ben ondan daha yaşlı değilim.

Ellos demandaron un salario mayor.

Onlar daha yüksek maaş istediler.

¿Qué harás cuando seas mayor?

Büyüdüğün zaman ne yapacaksın?

Y Tony era el mayor.

Ve Tony en büyüğüydü.

Esta es mi mayor preocupación.

En büyük endişem bu.

Mi mayor temor es ahogarme.

En büyük korkum boğulmaktır.

Soy mayor que tu hermano.

Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.

Tom quería un mayor descuento.

Tom daha büyük bir indirim istedi.

Pero analicemos en mayor profundidad.

Ama şimdi bunu biraz daha derinlemesine düşünelim.

Ella es mayor que él.

- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.

Tom es mayor que Mary.

Tom, Mary'den daha yaşlıdır.

Tom es mi hijo mayor.

Tom benim en yaşlı oğlum.

- Él es dos años mayor que María.
- Es dos años mayor que Mary.

O, Mary'den iki yıl daha yaşlı.

- Él es tres años mayor que yo.
- Es tres años mayor que yo.

O benden üç yaş daha büyüktür.

Hamburgo es el mayor puerto de Alemania y el tercero mayor de Europa.

Hamburg Almanya'nın en büyük limanı ve aynı zamanda Avrupa'nın en büyük üçüncü limanıdır.

- Ella es dos años mayor que tú.
- Él es dos años mayor que tú.

O, senden iki yaş daha büyüktür.

- Mi mamá es mayor que mi papá.
- Mi madre es mayor que mi padre.

- Annem babamdan yaşça daha büyük.
- Annem babamdan daha yaşlı.

- Tengo más faldas que mi hermana mayor.
- Tengo más polleras que mi hermana mayor.

Ablamdan daha fazla eteğim var.

mayor será la aflicción que sientan.

kendini daha sıkıntılı hissedersin.

Es una ventaja de hacerse mayor.

Bu, büyümenin avantajlarından biri.

mayor será el riesgo de mortalidad.

ölüm riskiniz o kadar yüksek olur.

Y en tiempos de mayor complejidad,

Büyük bir karmaşıklık durumunda,

mayor será su poder sobre ti.

üzerinizde daha çok etki yapacaktır.

Y tener un mayor impacto social.

kendi büyük sosyal etkilerini yaratmalarına yardım ediyor.

Solo contribuirán a un mayor calentamiento

bu kötü durumu çok daha kötü

Eres lo suficientemente mayor para saberlo.

Bunu bilmek için yeterince yaşlısın.

Eres igualito a tu hermano mayor.

Sadece büyük erkek kardeşine benziyorsun.

La imprudencia es el mayor enemigo.

Dikkatsizlik en büyük düşmandır.

Mi hermano mayor maneja la compañía.

Şirket ağabeyim tarafından yönetilir.

Mi hermano mayor maneja aquella compañía.

O şirketi ağabeyim yönetiyor.

Mi hermano el mayor es soltero.

En büyük ağabeyim bekardır.

Es tres años mayor que yo.

O benden üç yaş daha büyük.

¿Cuál es mayor, Tokio o Kobe?

Hangisi daha büyüktür, Tokyo mu yoksa Kobe mi?