Translation of "Bajo" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Bajo" in a sentence and their turkish translations:

Más bajo.

- Daha sessiz!
- Sessiz!

- Yo soy demasiado bajo.
- Soy muy bajo.

Ben çok kısayım.

- Está bajo juramento.
- Tú estás bajo juramento.

Yeminlisin.

Bajo este cielo

Bu gökyüzü altında

No soy bajo.

Ben kısa değilim.

¿Estoy bajo sospecha?

- Ben şüphe altında mıyım?
- Zan altında mıyım?

Bajo las escaleras.

Ben merdivenlerden aşağıya iniyorum.

Estamos bajo investigación.

Biz soruşturma altındayız.

Tom es bajo.

Tom kısa.

Toco el bajo.

Bas çalıyorum.

- Lo tengo todo bajo control.
- Tengo todo bajo control.

Her şey kontrolüm altında.

- Estoy muy bajo.
- Soy muy baja.
- Soy muy bajo.

Çok kısayım.

- Yo soy demasiado bajo.
- Soy demasiado bajo.
- Soy demasiado pequeño.

Ben çok kısayım.

- Recuerde que está bajo juramento.
- Recuerda que estás bajo juramento.

Yemin altında olduğunuzu unutmayın.

Bajo esta lógica económica

Bu ekonomik düşünüşe göre

Y guardándolo bajo tierra.

ve yer altına kilitliyorlardı.

Muchos más bajo tierra

Daha birçoğu toprağın altında

bajo una amnistía política.

siyasi af kapsamında Fransa'ya döndü

Usted está bajo arresto.

Tutuklusunuz.

Estamos bajo sus órdenes.

Biz onun emrindeyiz.

Está bajo la mesa.

O, masanın altındadır.

Mi pulso está bajo.

Benim nabzım yavaş.

Tenemos todo bajo control.

Her şey kontrolümüz altında.

Todo está bajo control.

Her şey kontrol altında.

Es bajo y gordo.

O kısa ve şişman.

Está bajo la silla.

O, sandalyenin altında.

Es un golpe bajo.

O düşük bir rüzgar.

Lo tenemos bajo control.

Biz onu kontrol altına aldık.

Mantené un perfil bajo.

Dikkat çekmemeye çalış.

Tenía todo bajo control.

Her şey kontrolüm altındaydı.

Él toca el bajo.

O, bas gitar çalar.

Avanzábamos bajo la lluvia.

Biz yağmurda ilerliyorduk.

Marchamos bajo la lluvia.

Biz yağmurda yürüdük.

Ellos están bajo arresto.

Onlar tutuklu.

Yo me bajo aquí.

Burada iniyorum.

Dormimos bajo las estrellas.

Yıldızların altında uyuduk.

Siempre estoy bajo estrés.

Her zaman stres altındayım.

Tom está bajo sospecha.

Tom zan altında.

Aquí me bajo yo.

Ben burada iniyorum.

- El helicóptero vuela muy bajo.
- El helicóptero está volando muy bajo.

Helikopter şimdi çok alçaktan uçuyor.

- Hace seis grados bajo cero.
- Estamos a seis grados bajo cero.

Sıfırın altında altı derece.

- Tiene un bolso bajo su brazo.
- Lleva un bolso bajo el brazo.

Onun kolunun altında bir çanta vardır.

- El gato está bajo la silla.
- La gata está bajo la silla.

Kedi sandalyenin altındadır.

Estuvieron bien. Decidieron bajo presión.

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

Los comentarios por lo bajo.

fısıltılı yorumlar.

Nunca ha sido tan bajo.

tüm zamanların en düşük seviyesinde.

Miren, hay algo bajo esto.

Bakın, bunun altında bir şey var.

Río pasa bajo el pramit

pramit'in altından nehir geçiyor

Bailamos bajo la tenue luz.

Loş ışıkta dans ettik.

Él es bajo pero fuerte.

Kısa ama güçlüdür.

Él es bajo, pero fuerte.

O kısa, ama güçlüdür.

El avión voló muy bajo.

Uçak çok alçaktan uçuyordu.

Estaba trabajando bajo la nieve.

Karın altında çalışıyordu.

¡Hay cadáveres bajo los cerezos!

Kiraz ağaçlarının altında ölü bedenler var.

Me escondí bajo la cama.

Yatağın altına saklandım.

Soy más bajo que ella.

Ondan daha kısayım.

Tom es bajo y gordo.

Tom kısa ve şişmandır.

Soy más bajo que tú.

- Ben senden daha kısayım.
- Senden daha kısayım.

La temperatura cayó bajo cero.

Sıcaklık sıfırın altına düştü.

Hace treinta grados bajo cero.

Hava sıfırın altında otuz derecedir.

Lo tienen todo bajo control.

Onlar her şeyi kontrol altına aldı.

Las gaviotas están volando bajo.

Deniz martıları alçaktan uçuyor.

Estaba durmiendo bajo el árbol.

O, ağacın altında uyuyordu.

Lo tengo todo bajo control.

Her şeyim denetim altında.

- ¿Estoy bajo arresto?
- ¿Estoy detenido?

Ben tutuklu muyum?

Nada nuevo bajo el sol.

Güneşin altında yeni bir şey yok.

Mi salario es muy bajo.

Benim maaşım çok düşük.

Lo tenemos todo bajo control.

Her şey kontrolümüz altında.

- Quisiera recordarle que está bajo juramento.
- Me gustaría recordarte que estás bajo juramento.

Sana yeminli olduğunu hatırlatmak istiyorum.

- Mi hijo juega bajo la lluvia.
- Mi hijo está jugando bajo la lluvia.

Oğlum yağmurda oynuyor.

(Canción Cameron Ernst - Bajo este cielo)

(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)

Todo es dorado bajo este cielo

Bu gökyüzü altında her şey altından

Ahora nos dirigiremos bajo la superficie,

şimdi biraz derine iniyoruz,

Puedo ver un bosque bajo nosotros.

Altımızda bir orman görebiliyorum.

Pero las tarántulas andan bajo tierra.

ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

Veamos qué hay bajo esta. No.

Bakalım altında ne var? Yok.

Realmente Moscú es un poco bajo

gerçekten moskova biraz alçakta

El cielo está bajo sus pies

Cennet onların ayağının altındadır

Haber sido puesto bajo su mando.

derinden içerlemişti .

Hay un gato bajo el escritorio.

Masanın altında bir kedi var.

Un anciano descansaba bajo el árbol.

Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.

Es placentero dormir bajo el árbol.

Ağacın altında uyumak hoştur.

Mi hijo juega bajo la lluvia.

Oğlum yağmurda oynuyor.

Estoy bajo un montón de presión.

Ben çok baskı altındayım.

Tom se sentó bajo un árbol.

Tom ağacın altına oturdu.