Translation of "Volar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Volar" in a sentence and their turkish translations:

- Odio volar.
- Detesto volar.

Uçmaktan nefret ediyorum.

Puedo volar.

Uçabilirim.

- Él es capaz de volar.
- Él puede volar.

O uçabilir.

- ¿Estáis listos para volar?
- ¿Estás listo para volar?

Uçmak için hazır mısınız?

- Un pájaro puede volar.
- Un ave puede volar.

Bir kuş uçabilir.

¡Ojalá pudiera volar!

Keşke uçabilsem!

Además, puedo volar.

Dahası, ben uçabilirim.

¿Te gusta volar?

Uçmayı sever misin?

- ¿Puedes enseñarme a volar?
- ¿Me puedes enseñar a volar?

- Bana nasıl uçacağımı öğretebilir misin?
- Bana uçmayı öğretir misin?

- Este pájaro no puede volar.
- Este pájaro no sabe volar.
- Ese pájaro no puede volar.

Bu kuş uçamaz.

- Las avestruces no pueden volar.
- Los avestruces no pueden volar.

Devekuşları uçamazlar.

Siento mis alas volar

Kanatlarımın uçuşa geçtiğini hissediyorum

Básicamente, es como volar.

Resmen uçuyorsun.

Yo no sé volar.

Uçamam.

Este pájaro puede volar.

Bu kuş uçabilir.

Mi abuela sabe volar.

Anneannem uçabiliyor.

¡Si sólo pudiera volar!

Keşke uçabilsem!

Un pájaro puede volar.

Bir kuş uçabilir.

- Este pájaro no puede volar.
- Este pájaro no sabe volar.
- Ese pájaro no puede volar.
- Ese pájaro no vuela.

Bu kuş uçamaz.

Tenemos la capacidad de volar.

Uçma kapasitemiz var

Es dejar volar la imaginación.

hayal gücünüzü serbest bırakmak.

¿Todos los pájaros pueden volar?

Bütün kuşlar uçabilir mi?

Las avestruces no pueden volar.

Devekuşları uçamaz.

Los avestruces no pueden volar.

Devekuşları uçamaz.

Las aves suelen volar juntas.

- Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
- Kuşlar genellikle birlikte uçar.

Este pájaro no puede volar.

Bu kuş uçamaz.

Algunos pájaros no pueden volar.

Bazı tür kuşlar uçamaz.

Ojalá tuviera alas para volar.

Keşke uçmak için kanatlarım olsa.

No tengo miedo de volar.

Benim uçma korkum yok.

- Ese cormorán perdió la capacidad de volar.
- Ese cormorán perdió la capacidad para volar.

O karabatak uçma yeteneğini kaybetmiş.

Nadie ha visto volar al pájaro.

Kimse kuş sineği görmedi.

No todos los pájaros pueden volar.

Tüm kuşlar uçamaz.

Voy a volar hacia la luna.

Ben aya uçacağım.

Ojalá pudiera volar como un pájaro.

Keşke bir kuş gibi uçabilsem.

Las gaviotas pueden volar grandes distancias.

Martılar büyük mesafeler katedebilirler.

Me gustaría volar como un pájaro.

Keşke bir kuş gibi uçabilsem.

¿Por qué los ángeles pueden volar?

Melekler neden uçabilirler?

¿Quieren intentar volar la puerta con pólvora?

Kapıyı barutla patlatmak mı istiyorsunuz?

Los pájaros aprenden a volar por instinto.

Kuşlar içgüdüyle uçmayı öğrenirler.

Quiero volar por encima de las nubes.

Ben bulutların üzerinde uçmak istiyorum.

Voy a volar mi papalote esta tarde.

Bu öğleden sonra uçurtmamı uçuracağım.

Los murciélagos suelen volar en la oscuridad.

- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.

Algunas clases de aves no pueden volar.

- Bazı kuş türleri uçamaz.
- Bazı tür kuşlar uçamaz.

Me gustaría volar a Boston el lunes.

Pazartesi günü Boston'a uçmak istiyorum.

¿Alguna vez soñaste con volar por el cielo?

Gökyüzünde uçmayı hiç hayal eder misin?

Volar contra un viento fuerte es muy difícil.

Güçlü bir rüzgara karşı uçmak çok zordur.

¿Podríamos volar a la luna si tuviéramos alas?

Kanatlarımız olsaydı, aya uçabilir miydik?

Volar es la manera más rápida de viajar.

Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.

Él fue mandado a volar por un camión.

O bir kamyon tarafından yere serildi.

Vi a un pájaro volar por el cielo.

Bir kuşun gökyüzünde uçuşunu gördüm.

¿Has visto a un elefante volar alguna vez?

Hiç filin uçtuğunu gördün mü?

Los aviones no pueden volar con este tiempo.

Uçaklar bu havada uçamaz.

- Prefiero viajar en avión.
- Prefiero volar en avión.

Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.

¡Conducir en la oscuridad se siente como volar!

Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.

- Ojalá tuviera alas para volar, y poder ir a rescatarla.
- Si tuviera alas para volar, habría ido a salvarla.

Uçmak için kanatlarım olsaydı, onu kurtarmaya giderdim.

Saltando de una ventana creyendo que iban a volar.

uçabileceğini sanıp pencereden atlayanlar gelebilir.

Si yo fuera un pájaro, podría volar hasta ti.

Bir kuş olsam sana uçabilirim.

El pingüino es un ave que no puede volar.

Penguen uçamayan bir kuştur.

Este gorrión no puede volar. Sus alas están rotas.

Bu serçe uçamaz. Onun kanatları kırık.

- La grúa, a diferencia del perro, nunca ha soñado con volar.
- La grulla, a diferencia del perro, nunca ha soñado con volar.

Turna, köpeğin aksine, uçmayı hiç hayal etmemiş.

Vamos a lanzar esta cosa y a volar a salvo.

Bu şeyi güvenli şekilde uçurup öyle inmek istiyoruz.

Hagamos una declaración para él también. Los murciélagos pueden volar

ona da şöyle bir açıklama yapalım. Yarasalar uçabiliyor

Me gustaría volar para una compañía petrolera de alta mar.

Denizaşırı bir petrol şirketi için uçmak istiyorum.

Los vientos fuertes pueden hacer volar los objetos sin fijar.

Güçlü rüzgarlar güvensiz öğeleri uçurabilir.

- Quiero viajar a la luna.
- Quiero volar a la Luna.

Ben aya seyahat etmek istiyorum.

El águila extendió las alas, preparado para echar a volar.

Kartal kanatlarını açmış, uçmaya hazırdı.

En poco más de siete semanas, todos estos polluelos podrán volar.

Bu yavrular, yedi haftadan biraz uzun bir süre sonra uçabilecek.

- Yo quiero ir a la luna.
- Quiero volar a la Luna.

Aya gitmek istiyorum.

Las grandes alas de este pájaro le permiten volar muy rápido.

Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

Volar desde el hombre no podía sobrevivir, ya que no podía sobrevivir

Adamdan uçan kurtulamadığı gibi dalanda kurtulamamış

El deseo de volar como un pájaro inspiró la invención del avión.

Gökyüzünde bir kuş gibi uçma arzusu uçağın icadına ilham oldu.

Los hermanos Wright lograron hacer volar un aeroplano impulsado por un motor.

Wright kardeşler, bir motor ile çalışan bir uçağı uçurmayı başardılar.

Puede mover fácilmente la enfermedad por millas más adelante ya que puede volar

uçabildiği için kilometrelerce ilerideki bir yere kolayca hastalığı taşıyabiliyor

¿Dónde está María? Ella acaba de volar en su escoba ¡La echaste de menos!

"Maria nerede?" "O süpürgesiyle uçtu. Onu kaçırdın."

La paloma y el avestruz son ambos pájaros; uno puede volar y el otro no.

Güvercin ve deve kuşu her ikisi de kuştur; biri uçabilir ve diğeri uçamaz.

- Prefiero viajar en tren a volar en avión.
- Prefiero ir en tren a ir en avión.
- Prefiero viajar en tren que en avión.

Trenle gitmeyi, uçakla gitmeye tercih ederim.