Examples of using "Preocupar" in a sentence and their turkish translations:
Tom'u endişelendirmek istemedim.
Endişe edeceğim en son şey bu.
İleriye dönük gidişat hakkındaki her şey için endişelenmek istemedim.
Tom, Mary'ye artık John hakkında endişelenmek zorunda olmadığını söyledi.
Tom oğlunun eğitimi için nasıl ödeme yapacağı hakkında endişelenmeye başladı.