Translation of "Ponen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Ponen" in a sentence and their turkish translations:

- Ellas se ponen nerviosas.
- Ellos se ponen nerviosos.

Onlar sinir oluyorlar.

Lo ponen sobre ustedes.

Böyle takıyorsunuz.

Las aves ponen huevos.

Kuşlar yumurtlar.

¿Los cocodrilos ponen huevos?

Timsahlar yumurtlar mı?

Las tortugas ponen huevos.

Kaplumbağalar yumurtlar.

Cuidado dónde ponen las manos.

Ellerinizi koyduğunuz yere dikkat etmelisiniz.

Entonces lo ponen ante el juez.

Onu hâkim karşısına çıkarırlar.

Las conversaciones ponen en marcha países,

konuşarak ülke kurulur,

Las gallinas negras ponen huevos blancos.

Siyah tavuklar beyaz yumurtalar yumurtlar.

Los días lluviosos me ponen triste.

- Yağmurlu günler beni mutsuz eder.
- Yağmurlu günler beni mutsuz ediyor.

Si le ponen un electrodo ahí,

oraya bir elektrot yerleştirirseniz,

ponen esta épica al lado del terrorismo

işte bu destanımızı terörle yan yana koydular

Muchos artistas ponen sus sentimientos en su arte.

Birçok sanatçı duygularını sanatına koyar.

Esas gallinas ponen huevos casi todos los días.

Bu tavuklar neredeyse her gün yumurtlar.

En verano, los huevos se ponen malos enseguida.

Yazın yumurtalar çok çabuk bozulur.

La ponen por debajo y la usan como serrucho.

Bunu altına koyup bir testere gibi kullanacaksınız.

Se ponen muy mal al verse ante los tribunales.

mahkemeye çıktıklarında çok kötü hissediyorlar.

Facebook, Twitter, YouTube y Blogger ponen en peligro nuestra vida.

Facebook, Twitter, YouTube ve Blogger hayatımızı tehdit ediyor.

Las hojas de los árboles se ponen rojas en otoño.

Ağaçların yaprakları sonbaharda kırmızılaşır.

¿Por qué los fabricantes siempre le ponen tanto azúcar al yogur?

Neden üreticiler her zaman yoğurda bu kadar şeker koyar?

¿Se ponen tus hijos el casco siempre que montan en bicicleta?

- Çocuklarınız bisikletlerini sürerken daima kask takıyor mu?
- Çocuklarınız bisikletlerini kullanırken her zaman kask takıyorlar mı?

Si los conejos no ponen huevos, ¿por qué son el símbolo de pascua?

Eğer tavşanlar yumurtlamıyorlarsa neden Paskalya'nın simgesiler?

Cuando uso lentes de contacto, se me secan los ojos y se ponen rojos.

Kontakt kullandığımda gözlerim kuruyor ve kızarıyor.

- En otoño las hojas se vuelven amarillas.
- En otoño las hojas se ponen amarillas.

Sonbaharda yapraklar sararır.

- Las personas que no están apuradas se ponen al lado derecho de las escaleras mecánicas.
- La gente que no tiene prisa se sitúa en el lado derecho de las escaleras mecánicas.

Acelesi olmayan insanlar yürüyen merdivenin sağ tarafında durur.