Translation of "Países" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Países" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Qué países has visitado?
- ¿Qué países han visitado ustedes?

Hangi ülkeleri ziyaret ettiniz?

Los países grandes no deberían abusar de los países pequeños.

Büyük ülkeler küçük ülkelere karışmamalıdır.

Viajamos por 48 países.

48 ülkeye yolculuk ettik.

Como países miembros igualitarios,

eşit üye ülkeler olarak,

Y los países europeos

Avrupa ülkeleri...

Fui a muchos países.

Birçok ülkeye gittim.

- ¡Trabajadores de todos los países, uníos!
- ¡Proletarios de todos los países, uníos!

Dünyanın bütün işçileri, birleşin!

- Muchos países están experimentando problemas similares.
- Muchos países deben enfrentar problemas similares.
- Muchos países tienen que enfrentarse a problemas parecidos.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

Algunos países, mucho menos dañar

bazı ülkeler ise bırakın zarar vermeyi

Argelia limita con siete países.

Cezayir'in yedi tane ülkeyle sınırları vardır.

¿Vas a visitar otros países?

Diğer ülkeleri ziyaret edecek misin?

Japón comercia con muchos países.

Japonya birçok yabancı ülkeyle ticaret yapar.

Tú, John, conoces muchos países.

Sen John, birçok ülke biliyorsun.

Países que se ahogarán en el océano, incluidos los países que más amenazan con

milyonlarca aile , okyanusta boğulacak ülkelerden

- El inglés se habla en muchos países.
- El inglés se habla en varios países.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

Las conversaciones ponen en marcha países,

konuşarak ülke kurulur,

Esos países solían pertenecer a Francia.

Bu ülkeler Fransa'ya aitti.

Los países terminaron las relaciones amistosas.

Ülkeler dostça ilişkileri sonlandırdı.

El arroz crece en países cálidos.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Muchos países están experimentando problemas similares.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

Él visitó muchos países en Asia.

O, Asya'da birçok ülkeyi ziyaret etti.

Ambos países están en paz ahora.

Her iki ülke şimdi barış içindeler.

Yo colecciono muñecas de diferentes países.

Farklı ülkelerden oyuncak bebekler toplarım.

Los dos países negociaron un tratado.

İki ülke bir antlaşmayı görüştü.

Se habla español en veinte países.

- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.

¿Cuántos países hay en el mundo?

Dünyada kaç tane ülke var.

¿Cuándo vendrás a los Países Bajos?

Ne zaman Hollanda'ya geliyorsun?

Muchos países dependen de la agricultura.

- Çok sayıda ülke tarıma dayalıdır.
- Birçok ülke tarıma bağımlıdır.

Un mapamundi muestra todos los países.

Bir Dünya haritası tüm ülkeleri gösterir.

Estas flores crecen en países cálidos.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

Las naranjas crecen en países cálidos.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

Muchos países participaron en las Olimpiadas.

Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.

¡Proletarios de todos los países, uníos!

Bütün ülkelerin emekçileri, birleşiniz!

Estos países le pertenecían a Francia.

Bu ülkeler fransaya aitti.

También hay desiertos alimentarios en muchos países

Birçok ülkede besleyici gıda yetiştirmeye çok az imkân veren veya hiç imkân vermeyen

En 11 países, desde Ruanda hasta Uganda.

Ruanda'dan Uganda'ya kadar dağıttı.

Proviene de los países con pobreza extrema.

aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

Los dos países no tienen relaciones diplomáticas.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

Estalló una guerra entre los dos países.

İki ülke arasında bir savaş patlak verdi.

Muchos países tienen leyes que prohíben fumar.

Birçok ülkenin sigara içilmesini yasaklayan yasaları var.

Muchos países han abolido la pena capital.

Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

Existen diferencias significativas entre esos dos países.

Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.

Una guerra estalló entre los dos países.

İki ülke arasında savaş patlak verdi.

En otros países, todos nosotros somos extranjeros.

Biz hepimiz diğer ülkelerde yabancıyız.

Muchos países participaron en los Juegos Olímpicos.

Birçok ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı

Tienen buenas relaciones con los países vecinos.

Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.

El español es hablado en muchos países.

İspanyolca birçok ülkede konuşulur.

El inglés se habla en muchos países.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

Su nieto vive en los Países Bajos.

Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.

El aborto está prohibido en numerosos países.

Kürtaj birçok ülkede yasaktır.

Trabajaba en países donde la polio era habitual

Çocuk felcinin yaygın olduğu ülkelerde çalışıyordum,

Otros países no lo han hecho tan bien.

Diğer ülkeler iyi durumda değildi.

Sino en otros países como Tunisia y Cambodia,

Tunus ve Kamboçya gibi ülkeler

Y esto está ocurriendo en muchos países africanos.

Bu durum birçok Afrika ülkesinde böyle.

En 2009, una encuesta Gallup en 114 países

2009'da 114 ülkede gerçekleşen bir Gallup anketi,

Algunos países cuando los murciélagos se dañan naturalmente

bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

Hay más de 150 países en el mundo.

Dünyada 150 ulustan daha fazlası var.

Estudiar las culturas de otros países es divertido.

Yabancı kültürler hakkında öğrenmek eğlencelidir.

Está prohibido en la mayoría de los países.

Bu çoğu ülkede yasaklanmıştır.

Varios países tienen leyes estrictas contra las drogas.

Birçok ülkenin uyuşturuculara karşı sıkı yasaları vardır.

¿Cuántos países son miembros de las Naciones Unidas?

Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?

Hay muchos países en Europa que quisiera visitar.

Avrupa'da, ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.

Primero, generalmente preserva la forma de los países.

İlk olarak, genellikle ülkelerin şeklini korur.

Brasil es uno de los países del BRIC.

Brezilya BRIC ülkelerinden biridir.

Delegados de muchos países participaron en la conferencia.

Konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.

Japón y Corea del Sur son países limítrofes.

Japonya ve Güney Kore komşudur.

¿Aún se usan las guillotinas en ciertos países?

Giyotin belirli ülkeler tarafından hâlâ kullanılıyor mu?

Me gusta tener amigos en todos los países.

Her ülkeden arkadaş sahibi olmaktan hoşlanıyorum.

Hay una alianza importante entre esos dos países.

Bu iki ülke arasında önemli bir ittifak vardır.

Así encontrarás amigos nuevos en muchos países distintos.

Böylece birçok farklı ülkeden yeni arkadaşlar bulacaksın.

Algunos países hacen obligatorio votar en las elecciones.

Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.

- He visitado más de diez países extranjeros hasta ahora.
- Hasta ahora he estado en más de diez países extranjeros.

Şimdiye kadar ondan fazla yabancı ülkeye gittim.

Y países tan diversos como Chile, Malasia o Estonia

ve Şili, Malezya ve Estonya gibi çeşitli ülkeler

En el nuevo orden mundial, estos países deben preguntarse

Yeni dünya düzeninde bu ülkelerin sorusu şu olacak:

Publicamos un informe en 20 países alrededor del mundo,

Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını

Alguna vez conocidos como "los países balcánicos de Asia",

Eskiden "Asya'nın Balkanları'' olarak bilinen Güneydoğu Asya

Y para lograrlo, estos dos países, estos poderosos gigantes

Bunun için, bu iki güçlü dev ülkenin

Muchos países del mundo están utilizando este sistema ahora

dünyada da bir çok ülke şu anda bu sistemi kullanıyor

Los países involucrados resolvieron la disputa por medios pacíficos.

İlgili ülkeler anlaşmazlığı barışçıl yollarla çözdü.

El río transcurre en medio de los dos países.

Nehir iki ülke arasındaki akmaktadır.

Los dos países negociarán una solución a la crisis.

İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.

El esperanto es hablado en 120 países del mundo.

Esperanto dünyanın 120 ülkesinde konuşulur.

Las peleas de gallos están prohibidas en muchos países.

Horoz dövüşü birçok ülkede yasaklanmıştır.

He visitado más de diez países extranjeros hasta ahora.

Şimdiye kadar ondan fazla yabancı ülkeye gittim.

Todos los países tienen sus embajadas en la capital.

Bütün ülkelerin başkentte elçilikleri var.

El español se habla en un montón de países.

Birçok ülkede İspanyolca konuşulur.

Japón depende de los países árabes para el petróleo.

Japonya, petrol için Arap ülkelerine güvenir.

Los activistas intentan prevenir enfermedades en los países pobres.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Los países industriales requieren mucha mano de obra calificada.

Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.

Los países luchan por OPD: oro, petróleo y drogas.

Ülkeler altın,petrol ve uyuşturucu için mücadele ediyorlar.

Políticos de muchos países peregrinaron a la Casa Blanca.

Birçok ülkeden politikacılar Beyaz Saray'a hac yaptılar.

En los países ricos, poca gente sufre de hambre.

Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.

Muchos países firmaron en 1997 el Protocolo de Kioto.

Birçok ülke Kyoto, Japonya'da 1997 yılında antlaşma imzaladı.

Las peleas de gallos son ilegales en muchos países.

Horoz dövüşü birçok ülkede yasa dışıdır.

Tanto en países del primer mundo como del tercer mundo.

aynı kalite ve etkinlikte olacaktır.

Bueno, empezaré con el ejemplo de estos tres países pequeños:

Üç küçük ülke örnekleriyle başlayacağım: