Translation of "Juez" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Juez" in a sentence and their turkish translations:

Designaron a un juez.

- Onlar bir hakim atadılar.
- Bir yargıç atadılar.

Con los fallos del juez,

hakim aleyhlerine karar vermiş olsa bile

No me gustaría ser juez.

Bir yargıç olmak istemiyorum.

Entonces lo ponen ante el juez.

Onu hâkim karşısına çıkarırlar.

El juez se rió sin querer.

Hâkim istemeden güldü.

El juez lo condenó a muerte.

Yargıç onu ölüme mahkûm etti.

La decisión del juez es definitiva.

Hakimin kararı nihaidir.

El juez golpeó con su martillo.

Yargıç tokmağını vurdu.

Los testigos comparecieron ante el juez.

Tanıklar hakim karşısına çıktı.

- Le multó el juez con cinco dólares.
- El juez le puso una multa de cinco dólares.

Yargıç onu beş dolar para cezasına çarptırdı.

No se puede sobornar a ese juez.

O hakimi satın alamazsın.

El juez empezó a leer la sentencia.

Hakim mahkeme kararını okumaya başladı.

- El juez le sentenció a cinco años de cárcel.
- El juez le condenó a cinco años de prisión.

Hakim onu beş yıllık bir hapis cezasına çarptırdı.

Donde un juez estableció USD 500 de fianza.

bir hakim 500 dolar kefalet belirledi.

Su vida depende de la decisión del juez.

Onun hayatı hakimin kararına bağlı.

El reo fue declarado culpable por el juez.

Sanık, yargıç tarafından suçlu bulundu.

Tom fue juez en un concurso de arte.

Tom bir sanat yarışmasında bir hakemdi.

Tiene que ir a un juez, conseguir una orden,

bir hakime gitmeli, izin almalı,

Incluso cuando el juez fallara en contra de ellos,

kendilerine onur ve saygıyla

"No, juez, no tomo medicamentos para aclarar mi mente.

"Hayır, aklımı toplamak için ilaç almıyorum.

Cuando se acercó, dijo: "Juez, volví a la corte

Ayağa kalktığında "Hakim hanım, mahkemeye döndüm

"Juez, me di cuenta de que era mi culpa,

"Hakim hanım benim suçum olduğunu anladım,

El juez lo sentenció a un año de prisión.

Hakim onu bir yıl hapis cezasına çarptırdı.

Tom le dijo al juez que quería otro abogado.

Tom yargıca farklı bir avukat istediğini söyledi.

Tom le dijo al juez que él era inocente.

Tom suçsuz olduğunu hakime söyledi.

Un juez debe obedecer la ley, no al rey.

Bir yargıç krala değil, hukuka uymak zorundadır.

Un gran ejemplo de esto fue cuando era una juez joven:

Buna çok iyi bir örnek anım var; genç bir hakimken

Pero cómo un gobernador de distrito y un juez cambiaron todo

ama bir kaymakam ve bir hakim her şeyi nasıl değiştirmişti

Lo concebíamos como una versión de "El juez Dredd" o "Blade Runner".

''Judge Dredd'' veya ''Bıçak Sırtı''nın bir versiyonu olacaktı.

Cuando el juez habla, todos los que están en la sala escuchan.

Hakim konuştuğunda, mahkeme salonundaki herkes dinler.

Ella se paró en la corte en frente del juez y del jurado.

O, mahkemede yargıç ve jüri önünde durdu.

El descargo que hace ante los jueces Mackie El Navaja es decirle: "Señor Juez,

Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,

El abogado le pidió al juez que sea indulgente por la edad del acusado.

Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.

No era un juez real y un gobernador de distrito, solo todos pensaban que sí

gerçek hakim ve kaymakam değildi sadece herkes öyle zannediyordu

El estudiante tomó a pecho los comentarios críticos que el juez hizo sobre su discurso.

Öğrenci, yargıcın, konuşması üzerindeki kritik yorumlarıyla cesaretlendi.

Si no puedes conseguir un abogado que conozca la ley, consigue uno que conozca al juez.

Eğer yasayı bilen bir avukat alamıyorsanız, yargıyı bilen bir avukat alın.