Translation of "Aves" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Aves" in a sentence and their turkish translations:

Las aves ponen huevos.

Kuşlar yumurtlar.

Son aves volando en círculo.

Daire çizen kuşlar var.

Las aves suelen volar juntas.

- Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
- Kuşlar genellikle birlikte uçar.

Las aves tienen sangre caliente.

Kuşlar sıcak kanlıdır.

¿Son aves zancudas los flamencos?

Flamingolar dalıcı kuşlar mıdır?

Las gaviotas son aves principalmente costeras.

Martılar esas olarak kıyı kuşlarıdır.

Vi cinco aviones volando como aves.

Ben kuş gibi uçan beş uçak gördüm.

Los halcones son aves de presa.

- Doğanlar avcı kuşlardır.
- Doğanlar yırtıcı kuşlardır.

A Tom le gusta observar aves.

Tom kuşları gözlemlemeyi sever.

Los loros son aves muy inteligentes.

Papağanlar çok akıllı kuşlardır.

Y a las aves rapaces que esperan.

Bekleyen yırtıcı kuşlara da.

Las plumas son características de las aves.

Tüyler kuşlara özgüdür.

Ella escribió un libro sobre las aves.

- O, kuşlar hakkında bir kitap yazdı.
- O, kuşlarla ilgili bir kitap yazdı.

Las aves vuelan alto por el cielo.

Kuşlar gökyüzünde yüksek uçarlar.

Algunas clases de aves no pueden volar.

- Bazı kuş türleri uçamaz.
- Bazı tür kuşlar uçamaz.

El águila es el rey de las aves.

Kartal kuşların kralıdır.

Hombres, perros, peces y aves, todos son animales.

İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.

Las aves pusieron un nido en una rama.

Kuşlar dalın üzerine bir yuva yerleştirdiler.

Las aves comenzaron a cantar por la mañana.

Kuşlar sabah şarkı söylemeye başladı.

Las aves están cantando alegremente en la jaula.

Kafesteki kuşlar neşeyle şarkı söylüyor.

La niña liberó a las aves de la jaula.

Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.

Estas aves emigran al norte de África en invierno.

Bu kuşlar kışın Kuzey Afrika'ya göç ederler.

Las palomas son aves muy molestas en las ciudades.

Güvercinler şehirlerde çok rahatsız edici kuşlardır.

Muchas aves europeas invernan en el norte de África.

Birçok Avrupa kuşu kışı Afrika'nın kuzeyinde geçirir.

Él estudiaba la manera en que vuelan las aves.

O kuşların uçma şekli üzerine eğitim yaptı.

Pero no hay aves ni abejas para esparcir su polen.

...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.

Tener aves de corral, tener un vuelo, tener una termita

kanatlısı var uçanı var termiti var

La mayoría de las aves sólo pueden ver de día.

Çoğu kuşlar yalnızca gündüz görebilir.

- Las aves volaban haciendo formaciones.
- Los pájaros volaban en bandada.

Kuşlar grup halinde uçuyorlardı.

Se trata de un fenómeno que ya es conocido por algunas aves.

Bir takım kuşlarda gerçekleştiği bilinmekte olan bir olgu söz konusudur.

A diferencia de las aves, las cuales alimentan y dan refugio a sus polluelos, los peces abandonan sus huevos.

- Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

¿A qué es semejante el reino de Dios, y con qué lo compararé? Es semejante al grano de mostaza, que un hombre tomó y sembró en su huerto; y creció, y se hizo árbol grande, y las aves del cielo anidaron en sus ramas.

Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.